Aydın Örs

Aydın Örs


Yılın takımı Efes, yılın koçu Ataman

06 Haziran 2020 - 14:41

"Türkiye Ligi'nin ardından EuroLeague'in de tescil kararı alması ve şampiyonun çıkmaması
her iki kulvarda da lider olan ve sezona damga vuran Anadolu Efes'in sezonu kupasız
kapatmasına neden oldu. Benim gözümde EL Şampiyonu Efes, yılın koçu da Ataman'dır."

- Federasyonun aldığı Beyaz Sezon kararı ile başlasak... Sağlık, ekonomik ve basketbolumuzun geleceği açısından sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? TBF bundan sonrası için ne gibi önlemler almalı, 'Yeni basketbolumuz' nasıl yapılanmalı?

- Federasyon mevcut şartlarda alınabilecek en iyi kararı verdi. Çünkü gerçekten bir belirsizlik ortamı var. Ne olacağı belli değil. Futbola bakıyoruz, antrenmana başlayan kulüplerde salgına yakalanan yönetici ve sporcuları duyuyoruz. Artı kulüplerin yabancı oyuncularının önemli bir kısmı ülkelerine gitti, belirsizlik var. Bugün dönseler bile 14 gün karantinada kalacaklar. Sağlıklı bir çalışma ortamı olmayacağını öngören TBF doğru bir karar verdi. Artık kimsenin geriye dönüp bakmaması lazım.

Bizim hep birlikte, sadece federasyonun değil; kulüplerin, menajerlerin, antrenörlerin, oyuncuların ve oyuncu menajerlerinin üzerine düşen sorumluluklar var. Şimdi oturup bizim hep beraber önümüzdeki yılları düşünmemiz lazım. Temmuz ayına kadar önümüzdeki sezon liglere hangi kulüplerle devam edileceğinin belirlenmesi lazım.

Kulüpler ona göre hazırlıklarını yapacak, transferlerini gerçekleştirecek, belki sponsor bulacak. Bunun yanında küçülen ekonomi nedeniyle kulüplerin çok da iyi durumda olmadığını varsayarsak, federasyonumuzun radikal kararlar uygulaması gerektiğini düşünüyorum. Bunu bir paket hâlinde açıklamalarında yarar var.

Bunların başında 3 yıldır devam eden Basketbol Gençler Ligi (BGL) projesinin yanında, altyapıya daha fazla yatırım yapılması gerektiğini, oyuncu yetiştiren kulüplere birtakım avantajlar sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Oyuncu yetiştikten sonra elini kolunu sallayarak kulübü terk etmemeli, yetiştirici kulüplerin hakkı düşünülmeli...

Yabancı oyuncu kuralı, yerli basketbolcular lehine esnetilmeli, kulüplerin mali kriterlerini gerçekleştirmesi adına destek paketlerinin üzerinde konuşulması gerektiği kanısındayım. Tabii ki bu süreçte kulüplere de ödevler düşüyor. Küçülen ekonomide özellikle altyapıyı elden geçirmesi gereken kulüpler, bireysel gelişim koçlarını istihdam ederek, oyuncuları bireysel olarak daha iyi yetiştirecek ortam yaratmalıdır.

Bu salgın döneminde ekonomik darboğazdayken antrenör ve oyuncuların bir konsessus sağlaması gerekir. Bu önümüzdeki döneme, fedakarlık ve dayanışma dönemi diyebiliriz. Oyuncu, 'Ben karışmam paramı isterim', kulüpler ise 'Salgın döneminde paranızı ödeyemem' dememeli. Mevcut dönem için bir konsessus oluşturulmalı. Oyuncu menajerlerinin de eskisi gibi kulüpleri birbirine düşürüp, oyuncuları yanlış pazarlamaması gerekir. Gençlerin desteklenmesi ve onların makul ücretlerle kulüplere pazarlanması lazım.

Beyaz sayfa açtıktan sonra herkese düşen sorumluluklar var. Bu kararın mayıs ayında verilmesi de avantajlı oldu. Önümüzdeki yılları planlamak adına bir zaman kazanıldı. 'Önümüzdeki ay maçlar oynanacak mı?' diye bakmayacağız. Fazla da gecikmeden ileriye dönük radikal kararlar ile federasyonun, hem mali uygulamalar açısından bir plan yapıp, paket açıklamasında yarar görüyorum.

EFES ADINA ÜZGÜNÜM...

- ING Basketbol Süper Ligi'nin ardından EuroLegaue de sezonun geri kalanını oynamama kararı aldı. İki kulvarın lideri Efes açısından bu kararı nasıl değerlendirirsiniz?


- Özellikle EuroLegue'in iptal olmasına Efes adına üzüldüm. Çünkü baktığınız zaman son yıllarda hiçbir takımın yapamadığı kadar ligi domine ettiler. Yoluna dolu dizgin devam ederken, böyle bir iptal kararı, hem Türk basketbolsever hem de eski Efesli olarak beni üzdü. Tabii ki insan sağlığı her şeyden önemli, bu yüzden alınan karara saygı göstermemiz gerekiyor.

Normal sezonda en yakın rakibinden 2 galibiyet önde olan Efes, Final Four ve şampiyonluğun en büyük adayıydı. Ne olursa olsun, ben bu takımla gurur duyuyor ve onları 'EuroLeague Şampiyonu' olarak görüyorum. Oyuncusundan başkan Tuncay Özilhan'a; Ergin Ataman'dan takım malzemecisine kadar tüm ekibi bu sezonki performanslarından dolayı kutluyorum. Tartışmasız yılın şampiyonu Efes, antrenörü de Ergin Ataman'dır.

YABANCI OYUNCUYA DA KRİTER GETİRİLMELİ

- Dönemin Efes Pilsen altyapısında gösterdiğiniz başarıdan yola çıkarsak, salgın sonrası Türk basketbolunun yeniden yapılanma süreci sizce nasıl olmalı?


- Salgın olduktan sonra insanlar altyapı konusunu daha fazla gündeme getirdi. Ben eskiden beri altyapı konusuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Her zorlu dönemden bir fayda çıkar gibi düşünürsek; 'Salgın var, hastalık var diye ahlar, vahlar' veryansın etmeye gerek yok. Özellikle altyapıyı gündemde tutmalıyız. Yalçın Granit'in çok kullandığı, benim de katıldığım bir söylem var: Biz oyuncuları yetiştiriyoruz ama geliştiremiyoruz.

Bizim TBF Eğitim Kurulu'ndaki misyonumuz da bu tür oyuncuları yetiştirecek ve geliştirecek donanımlı bir antrenör grubu oluşturmak. Bu vesileyle geçen yıl yaptığımız bireysel oyuncu koçluğu ve kondisyoner sertifika programlarının hayata geçmesi, basketbolumuz için önemli adımlardı. Günümüz basketboluna baktığımız zaman, bireysel ve teknik anlamda donanımlı ve atletik oyuncular yetiştirmek, hem federasyon hem de kulüplerin önceliği olmalı.

MİLLİ TAKIM BİZİM GÖZ BEBEĞİMİZ

- Korona dönemi sonrası Türk basketbolunda birçok kulübün -zorunluluktan da olsa- yerli oyuncuya dönmesi, Türk Milli Takımlarına nasıl yansır? Sizce nasıl bir yol izlenmeli?


- Olimpiyatlar'ın 1 sene ertelenmesi, A Milli Takım açısından daha yararlı oldu. Elemelere katılacak olan A Milli Takımımızdaki genç oyuncuların, Avrupa Şampiyonası gruplarında ve kendi liglerinde oynayacağı maçlarda daha fazla deneyim ve özgüven kazanacağını düşünüyorum.

Türk Milli Takımı bizim göz bebeğimiz, her şey bu takım için. Tüm konuştuklarımız, TBF'nin, kulüplerin icraatları, oyuncuların ve antrenörlerin ve yöneticilerin ortaya koydukları performansları...

Sonuçta ülkelerin bir spor dalında başarılı olduğunu gösteren bazı kriterler vardır. Özellikle ülkelerin milli takımlarının büyük organizasyonlarda aldıkları başarılı sonuçlar, uluslararası seviyede yetiştiği antrenörler ve yetiştirdiği üst seviyede oyuncular gibi... Üst seviyede yetiştireceğimiz oyuncu, antrenörler sayesinde Avrupa'da başarılı ve güçlü bir milli takımımız olmasıyla Türk basketbolu çok daha iyi yerlere gelebilir.

O SEZON TOPLUMA ÖRNEK OLDU

- Son olarak kapak konumuz rekorlar ve Efes'in namağlup olduğu 92-93 sezonunun mimarı olarak siz o dönemi nasıl anlatırsınız? Ve o dönemki Aris finalini...


- O sezon Larry Richard ve Petar Naumoski'nin geldiği ilk seneydi. Tamer'in (Oyguç) dışında tüm oyuncular altyapıdan öğrencilerimizdi. Ben Efes'te yıllarca altyapı sorumlusu olarak çalıştım. O yüzden A takımda antrenörlük yapmak benim için daha kolay oldu. Çoğu oyuncu ile altyapılarda beraber çalıştığım için onlarla diyalog kurmak, onları yönetmek fazla zor olmadı.

Sezon başı Naumoski ve Larry'nin gelmesiyle takım daha da güçlendi ve alışma dönemini İtalya'daki hazırlık kampında aştık. O takım Türkiye Ligi'nde hakikaten müthiş bir performans ortaya koydu.

Bizim özellikle savunmamız çok iyiydi, rakiplerin bize hücum etmesi gerçekten zordu. Hem bireysel savunma hem de takım savunmasını üst seviyede yapıyorduk. Hücumda da paylaşımcı bir takımdık, ama burada Naumoski ile Ufuk (Sarıca) hücumda bizim en önemli skorerlerimizdi. Takım savunmasında yardımlaşıyor, hücumda ise paylaşımcıydık.

O sezon Türkiye'de 37'de 37 yaptık. O dönemde adı Avrupa Kupa Galipleri, sonrasında Saporta oldu. Orada da finale gelinceye kadar müthiş performanslar ortaya koyduk. Yarı finalde Hapoel'i her iki maçta da son saniyelerde mağlup ettik. Aris maçını nasıl kaybettiğimizi herkes biliyor! O maç Aris çok tecrübeliydi ve Yannakis ile Tarpley gibi dünya çapında oyuncuları vardı. Son ana kadar maçı kazanma noktasına getirdik; ama son topu kullanamadık ne yazık ki.

O süreçte çok büyük sempati topladık. Biz sanki milli takımmışız gibi bir hava oluştu. Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi gelip bize, "Futbol bir yana basketbolda Efesliyiz" diyorlardı. Böyle bir süreç başladı... Onun devamında Final Fourları son saniyede kaçırdık, Koraç Kupası'nı kazandık. Sonuç olarak o Efes'teki oyuncu grubu, müthiş bir iş başardı. Sadece oyuncu değil, teknik ekipteki Ergin Ataman, Oktay Mahmuti olsun, Fikret Doğan olsun...

Yöneticilerimiz Pano Natof, Özcan Mutlugil de çok önemli isimlerdi. Sonra da Doğan Hakyemez ekibimize katıldı. Rahmetli Hakyemez, Koraç Kupası'nı kazandığımız ekipteydi. O grup gerçekten önemli bir iş başardı, kulüp başkanı Tuncay Özilhan'dan malzemecisine kadar herkesin o başarıda büyük emeği var.

YORUMLAR

  • 0 Yorum