Bertan Erman

Bertan Erman


Miami Heat kültürü

05 Şubat 2022 - 14:30

“Basketbolda bir kültür oluşturmak hiç ama hiç kolay olmuyor. Önce o kültürün temelini yıllar boyunca atmak, daha sonra oluşturulan bu kültürü sürdürmek için doğru değişiklikleri yapmak gerekir. Bu da gelen başarıların tesadüf olmadığının kanıtı olur. Miami Heat gibi…”
 
NBA 75 yıldır basketbolseverlerin hayatında... Tabii ki, basketbolun en iyi liginin tüm dünyanın hayatında olması ise 1984’te başladı diyebiliriz; bunu rahmetli eski patronu David Stern’e borçluyuz. Ligin daha da büyüyüp gelişmesi için, ABD’nin birçok önemli yerine NBA’i getirdi. Florida gibi büyük bir eyaletin takımı yoktu. 1980’lerin sonlarında bu eyaletin iki takımı oldu. Bu iki takım arasında Miami Heat, Orlando Magic’in önüne geçmeyi başardı. Kendisinden önce kurulan birçok köklü kulübü de geride bıraktı. Peki bu işin temelinde ne yatıyor?
 
KÜLTÜRÜN MİMARI: PAT RILEY

 
Los Angeles Lakers ve New York Knicks’te yapmış olduğu işlerle NBA’e damga vuran Pat Riley, 1995 yılında Miami’ye geldiğinde yepyeni bir kültür oluşturmaya ve istikrarlı bir yapı kurmaya olan isteğinin izlerini günümüze kadar taşıdı. Tecrübesini ilk geldiği zamanda hissettiren Riley, Heat’in 1997’de Doğu Konferansı Finali yapmasıyla bunu gösterdi. Ancak Heat, sakatlıklardan ötürü oluşan talihsizliklerin haricinde, kuvvetli kadro yapılanması sayesinde istikrarlı bir yapı kurdu. Heat bunu birçok dönemde izlettirdi, hissettirdi.
 
Pat Riley, zamanında verdiği bir röportajda, Miami Heat’in felsefesini şu cümlelerle açıklamıştı: “Kazanmak var. Bir de acı çekmek…” Riley’in bu cümlelerini açtığımız zaman, Miami Heat’in her döneminde aynı aura'ya sahip olduğunu görebilirsiniz. Bunun başında iş disiplini geliyor. 2006 yılında kazanılan ilk şampiyonluğun en önemli iki parçasından biri olan Shaquille O’Neal, Riley’in oyunculardaki fiziksel durumlarına verdiği önemi açıklamıştı.
 
Tüm oyuncularının yağ yüzdelerini kontrol etmesi, buna uymayan oyunculara yaptırımları… Bir takım her ne kadar teknik açıdan iyi olursa olsun, diri olmayan bir takım 48 dakikayı ne kadar iyi çıkarabilir? Sezon öncesi antrenmanlarına verilen önem olsun, oradaki rekabet ve mücadele olsun; bunlar ilerleyen dönemlerde sezona yansıyor. Bu da Miami Heat kültürünü oluşturuyor. Hem 1990’larda hem de kariyerinin son dönemlerinde Heat için mücadele veren Alonzo Mourning’i burada bir NBA efsanesi olmasını sağlayan unsur da, Pat Riley’in felsefesiydi.
 
1990’ların unutulmaz pivotlarını saydığımızda, aralarında en kısa boylu olan Mourning (2.08 metre), rakiplerine fiziksel gücüyle meydan okuyordu. Şimdi farklı bir pozisyondan bir oyuncuyu ele alalım; LeBron James… Kral’ın yükselişi Miami’de oldu desek yalan olmaz. Hem fiziksel gelişimi ve bir forvet için inanılmaz bir makineye dönüşmesini, şu an 37 yaşında karşısında direnmenin güç bir isim olması, LeBron’un Heat’teki sürecinden izlerdir denilebilir.
 
İş disiplini ve sıkı çalışmanın oluşturduğu kültürün en yakın zamandaki sonucu ise 2020’de birçok kişinin sürpriz olarak gördüğü 'Doğu Konferansı Şampiyonluğu'ydu. O dönem takımın öne çıkan ismi Jimmy Butler ve Goran Dragic idi. Şimdi sıklıkla konuşulan isimler de sistem içinde uyumlu ve denileni yapan potansiyel yıldızlardı. Duncan Robinson, Bam Adebayo, Tyler Herro… Böyle bir kadronun başarısını hiçbir zaman tesadüfe bağlayamazsınız. İşte Miami Heat böyle bir takım.
 
DEVAMLILIĞIN SAĞLAYICISI 
ERIK SPOLESTRA

 
Miami Heat Kültürü diyoruz. Bir basketbol kültüründen bahsedilmesi için devamlılık önemlidir. Bunun için de bu devamlılığı sağlayacak, mirası sürdürecek yeni isimlerdir. Anadolu Efes’te belli aralıklar olsa  da, Aydan Siyavuş’un gelişiyle başlayan, Aydın Örs ile sağlamlaşan ve Ergin Ataman ile en üst seviyeye çıkan bir basketbol kültürü, yapılanması var.
 
İşte Heat’te de Pat Riley’in oluşturduğu ve sağlamlaştırdığı bu kültürü devam ettiren isim de saha içinde Erik Spolestra... Riley’in geldiği zaman, takımda video koordinatörlüğüne getirilen Spolestra, zamanla yardımcı antrenörlük ve bununla birlikte video koordinatörlüğü, sonra gözlemcilik işlerini yürüttü. Spolestra, basketbol bilgisi ve çalışma etiği ile Miami Heat’te zamanla üst seviyelere çıktı.
 
Bir Heat efsanesi olan Dwyane Wade’in 2004 Olimpiyatları’ndan sonra şut ve dengesini geliştiren Spolestra, Riley’in 2008 yılında yönetim kısmına geçmesiyle baş antrenörlüğe yükseldi. 14 yıldır takımın başında olan Spolestra, Türkiye’de hiç alışık olmadığımız bir antrenör sürekliliğine imza atıyor.
 
Spolestra, 2010’ların başlarında LeBron James, Dwyane Wade, Chris Bosh üçlüsünün yer aldığı takımla 4 final ve 2 şampiyonlukla zirveyi görmüştü; ama onun başantrenörlükte ne kadar iyi olduğunun kanıtı, süperstarı Jimmy Butler olan ve gençlerden oluşan bir takımı Milwaukee Bucks'le Boston Celtics’i geride bırakarak adını NBA Finali’ne yazdırmasıydı. Birçok oyuncunun yıldızını parlatması da yine bu 2020 Play-off’unda oldu.
 
İşte tam da bu noktada, Riley’in oluşturduğu kültürde, Spolestra’nın cevherleri çıkardığı Miami Heat’te oynayan bir isimden bahsetmek istiyorum…
 
KÜLTÜRÜN YENİ PARÇASI 
ÖMER FARUK YURTSEVEN

 
Cümlelerime kendi sözlerimle girmek istemiyorum. Ömer Faruk Yurtseven ile ilgili üç yorumu buraya bırakıyorum:
Shaquille O’Neal (Miami Heat Pivotu, 2004-2008): O çocuğu beğendim. Joel Embiid’in canına okuyor. (Philadelphia 76ers maçındaki performansı ile ilgili)
 
Monty Williams (Phoenix Suns Başantrenörü): Onu nereden bulduklarını çözmeye çalışıyorum… Kesinlikle Miami DNA’sına uygun bir oyuncu)
 
Doc Rivers (Philadelphia 76ers Başantrenörü): Miami’nin böyle oyuncuları nereden bulduğunu bilmiyorum. Şimdi gelelim, burada Williams ve Rivers’ın yorumlarına karşı bir açıklama getirelim.
 
Hem Pat Riley’den hem de Erik Spolestra’dan bahsederken yazdıklarım, Ömer Faruk Yurtseven’in Miami Heat’e nasıl entegre olduğunun ve dikkatleri üzerine çektiğinin kanıtıdır.
 
Spolestra’nın pivottaki öncelikleri Bam Adebayo ile Dewyane Dedmon’ın yokluklarında inanılmaz işler çıkarması, üst üste 14 maçta çift hanelerde ribaund istatistiklerine imza atması, double double yapması… Bunlar bir anda olacak şeyler değil. Ömer Faruk'un sıkı çalışmasının sonuçlarıdır.
 
Ömer Faruk, Heat’te önemli açıklıkları kapattı. Ancak Adebayo ve Dedmon’ın sakatlıktan döndüğü Toronto Raptors maçında süre alamadı. Koç Erik Spolestra, bu konuyla ilgili, “Ömer’i unutmuş değilim. Maç esnasında kullanmayı düşündüğüm zamanlar oldu. Çalışmaya devam edecek ve bir sonraki fırsatı için hazır olacak” sözleri, bu takım içindeki rekabetin ne kadar yüksek seviyede olduğunun bir göstergesi…
 
Daha önce de yazmıştım; Bam Adebayo tam bir pivot değil. Komple bir 4.5 numara. Teknik olarak birçok şeyi yapan ve sağlam bir atletizme sahip oyuncu. Dewyane Dedmon ise bir tecrübeye sahip, fiziksel ve teknik olarak Ömer Faruk Yurtseven’in takım içinde kıyaslanabileceği tek pivot.
 
Spolestra’nın dediklerini tekrardan bir düşünelim; Heat’teki kalıcılığın nereden geçtiğini bir kez daha anlıyorsunuz. Bu sadece pivotlar için geçerli değil, takımdaki tüm oyuncular için geçerli bir durum. Bu 1996’da da böyleydi, 2006’da da, şimdi de böyle… Böyle de olacak. Çünkü temeli sağlam bir yapı var. Buna da Miami Heat Kültürü deniyor.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum