NBA’de belli dönemlerde oyun tarzı değişiyor. Bu da belli takımların öne çıkmasını sağlıyor. Görünüşe göre, 2020’li yılların NBA’i, çok yönlü pivotların hakimiyetinde bir lig olacak…
Modern NBA’i 1980’lerden itibaren başlatırsak, ilk zamanlarda farklı tekniklerin bir takım olgusunda birleştirerek, başarılı olunduğunu görürüz. Bunu Magic ve Kareem’li Lakers ile Larry Bird önderliğindeki Celtics’i dikkatlice izlediğimizde anlarız.
1990’larda Michael Jordan vardı ve NBA onun önderliğindeki Bulls hakimiyetindeydi. Ama Jordan ve Bulls’u bir kenara koyarsak, başarılı takımların çoğu, sırtı dönük ve boyalı alanda etkili olan, fizikli, sert, kırıp geçen ve atletik pivotlara sahip takımlardı.
Houston’da Hakeem Olajuwon, Orlando’da Shaq, San Antonio’da David Robinson, New York’ta Patrick Ewing vs. 2000’ler, oyun kurucu ve pivotlardan ziyade Kobe Bryant, Allen Iverson, Dwyane Wade gibi combo gardlar ve farklı mevkilerde de oynayabilen forvetler; Kevin Garnett, Tim Duncan, LeBron James gibi isimler öne çıktı.
2010’larda Steve Kerr yönetimindeki Golden State, Stephen Curry ve Klay Thompson ile NBA’in oyun felsefesini değiştirdi. Gardlar en değerli parçalar oldu. Üçlükler öne çıktı. Ancak bu devrin de sonu geldi. Artık Nikola Jokic gibi teknik seviyesi yüksek ve çok yönlü, eski kalıpların dışına çıkan pivotlar ön planda. İlerleyen yıllarda bu tarz oyunculara sahip olan takımların ismini NBA’de sıkça duyacağız.
DEĞİŞEN PİVOT MODELİ
2023 NBA Finaller MVP’si olan Nikola Jokic, 21 yıl sonra bu ödülü kazanan ilk pivot oldu. En son 2002 yılında Shaquille O’Neal bu ödülü kazanmıştı. Hatta Shaq, bu ödülü üst üste 3 kez kazanmıştı; 2000-2002 yıllarında Lakers’ın three-peat yaptığı sezonlarda Kobe’nin hep önündeydi. Zaten 2000’lerin ortalarına doğru pivotlar, NBA’in dominant pozisyonu olmaktan çıkmıştı. Öyle olmasaydı, Dwight Howard Tayvan’a gitmez, ligin büyük bir efsanesi olurdu.
Orası ayrı bir mesele. Biz Finaller MVP’si olan son iki pivota bakalım. Shaq ve Jokic. Birbirinden farklı iki pivot modeli. Shaq’in şutu yoktu ve içeri girip fiziksel gücüyle kıvraklığını birleştirip pozisyonları smaçlarla tamamlayan bir dominanttı. Savunmada da hakikaten bir duvardı. İçeri girip onun üzerine doğru hücum etmek, o zamanlar hiç akıl kârı değildi. Shaq’ten yenilen bir blok, deyim yerindeyse bir Osmanlı Tokadı etkisi yaratıyordu. Shaq’in oyun anlayışında boyalı alanda topu potaya göndermek vardı. Her yere pas dağıtayım, uzaktan veya orta mesafeden şut göndereyim gibi bir oyun anlayışı yoktu.
Bugün Nikola Jokic’e baktığımızda bir oyun kurucu gibi dışarıdan takımını yönlendiren, içeride topu alınca, setlerde doğru pasları görüp bunları sıklıkla tercih eden, bölgesi neresi olursa olsun, doğru zamanı hissettiği anda boyalı alandan, orta mesafeden ya da 3 sayı çizgisinin gerisinden şut gönderen pivot modelini izliyoruz. Bunu merkezine oturtan Denver Nuggets da, Jokic’in çevresine doğru parçaları kadrosuna kattı ve yıllardır bir türlü gelemediği noktaya gelip kupayı kaldırdı.
Tabii ki her pivot Nikola Jokic’in prototipi değil. Her pivot farklı özellikler gösteriyor ama hangi takımın temelinde çok yönlü ve teknik kapasitesinde bir büyüklük varsa, o takımın o pivotu merkeze koyup çevresine doğru parçaları ekleyerek NBA’de mutlu sona varılabilir. Kimi yakın zamanda, kiminin daha uzun süreli, bu şekilde başarılı olabilecek NBA takımlarına ve pivotlarına göz atalım.
ÖNCÜ
NIKOLA JOKIC (SIRBİSTAN) – DENVER NUGGETS
Aslında son aylarda Nikola Jokic'ten çok bahsettik... Ama yenilenen ve değişen NBA’in temelini oluşturan isim olunca, bir kez daha bahsetmek lazım. Oyun değiştiren kavramını her süperstar için kullanamazsınız. Mesela Kevin Durant asla bir oyun değiştiren süperstar değil ve olamayacak. Onu yüksek seviyede tutan, dönemin güçlü takımlarına giden bir yancı olması. 2010’ların ikinci yarısında oyunun seyrini değiştiren Curry’nin yancısı olması gibi…
Ancak Jokic öyle değil. Oynadığı topla NBA’in gidişatına yön veren bir isim. Denver’da yaptığı işlerle San Antonio Spurs’ün 1. sıra draft tercihine de yön veren, Boston Celtics’in Kristaps Porzingis’i takasla kadrosuna katmasına da sebep olan Denver’ın Nikola Jokic merkezli oyun anlayışı ve Jokic’in performansı... Denver bu yeni NBA anlayışının öncüsü oldu.
Nikola Jokic de bu anlayışın bir numaralı oyuncusu. Çok ciddi sakatlıklar yaşanmazsa, Jokic merkezli Denver’ın en az 2 NBA şampiyonluğu daha olur. Fazla da söze gerek yok.
ADAPTASYON
ALPEREN ŞENGÜN (TÜRKİYE) – HOUSTON ROCKETS
Geçen sezon Houston Rockets’ın takasla Christian Wood’u Dallas’a göndermesinde tek bir sebep vardı. O da yenilenen NBA’de Rockets’ın iyi bir konumda olmak için Alperen Şengün’ü takımın değişilmez pivotu yapmak. Çünkü Alperen de Jokic’in oyun tarzına benzer bir anlayışa sahip.
Alperen’in Nikola Jokic’e göre artısı, daha iyi bir smaç opsiyonu ve geçmişin izleri. Bandırma’da Ahmet Gürgen’in onu 2000’lerin başı pivotu mantalitesinde yetiştirdiğini Beşiktaş’ta oynadığı zamanda görmüştük. NBA’de bu biraz değişime uğradı. Rockets’ı 1994 ve 1995 yıllarında NBA şampiyonu yapan Hakeem Olajuwon ile çalışmaları, geçmiş oyun anlayışını günümüze adapte etmesi, hem milli yıldızımıza hem de Rockets’a büyük artı katacak. Ancak Alperen’in şutlarını biraz daha geliştirmesi ve fiziksel olarak daha da güçlenmesi gerekiyor. Bunları da tamamladı mı, günümüz NBA’inde parmakla gösterilen bir süperstar olacak.
GEÇMİŞİN İZLERİ
DOMANTAS SABONIS (LİTVANYA) – SACRAMENTO KINGS
Eğer Domantas’ın babası Arvydas Sabonis, günümüzde oynayan bir basketbolcu olsaydı, hepsinden önce onun ismi yazılırdı. Çünkü 1996-2003 yılları arasında, yüzde 100 sağlıklı olmadığı bir dönemde Portland’ı sırtlayan ve kıl payı iki 'NBA Finalleri' kaçıran takımın çok yönlü pivotuydu. Yani, günümüzdeki pivotların atası diyeceğimiz bir isimdi. Arvydas’ın bu mirası Domantas’a geçti. Kendini Sacramento Kings’te buldu; bunu doğru takım açısından söylüyorum. De’Aaron Fox ile iyi bir ikili oldular.
Kings, geçen sezon kimsenin tahmin etmeyeceği bir şeye imza attı; Pasifik Grubu’nun birincisi olup normal sezonu üçüncü sırada tamamladı. Fakat Kings’te eksik parçaların çokluğu ve tecrübesizlik, ilk turda Golden State’e elenmelerine neden oldu.
Sacramento Kings, Domantas Sabonis merkezli bir takım kurmalı. Başarılı olmak istiyorsa da bir Denver’ın ne yaptığına bakmalı. Bunu becerebilirlerse, “Bak sen şu Sacramento’ya! Ne başarılı bir takım oldular” dedirtirler. Domantas Sabonis de bu başarıda kendini sivriltip babasının daha da gururlu olmasını sağlar.
ZAMANI GELDİ
JOEL EMBIID (FRANSA) – PHILADELPHIA 76ERS
Joel Embiid uzun bir süredir NBA’de rüştünü ispatlamış bir pivot olarak karşımızda. 1990’lar pivotlarının şut eklenmiş versiyonu gibi. Bu sezon 33.1 sayı ve 10.2 ribaund ortalamaları, tecrübeli pivotu NBA’de 2022-2023 sezonunun en değerli oyuncusu yaptı. Ancak Embiid, MVP olurken 66 maçta 4.2 asist ortalamasına sahipti. Embiid’in bu ortalamasını 7-8 arasında bir yere getirmesi lazım.
Zira Sixers’ta dışarıdan iyi isabetler bulan James Harden gibi bir şut tehdidi var. Phila gelecek sezon Toronto Raptors’ı şampiyon yapan Nick Nurse ile yeni bir sayfa açıyor. Nurse’ün Embiid merkezli, Harden’ı iyi kullandığı ve diğer oyunculardan iyi bir skor katkısı aldığı Sixers ile şampiyonluğa oynayacağına dair bir şüphe pek duyulmaz.
YENİLİK
VICTOR WEMBANYAMA (FRANSA) – SAN ANTONIO SPURS
19 yaşındaki 2.26 metrelik pivot Victor Wembanyama, Metropolitans 92’nin sadece Fransa’da değil, ABD’de ve tüm dünyada dikkatleri çeken bir basketbolcu oldu. Fiziği ve oyun tekniği herkesin gözüne çarptı. Wemby’nin bu sezon gösterdiği performans, kendisini Fransa Ligi’nin MVP’si yaptı ve takımının Fransa’da Finaller’e kalmasını sağladı.
NBA Draftı’na katılacağı belli olduğu zaman da ilk sıradan seçileceği aşikardı. Draft kurasında ilk sıra San Antonio Spurs’e çıktı ve Wemby Teksas ekibinin yolunu tuttu. 1999’dan 2014’e kadar olan süreçte Spurs, NBA’in çehresine yön veren uluslararası oyunculara; ABD Virginia Adalı Tim Duncan’a, Fransız Tony Parker’a, Arjantinli Manu Ginobili’ye sahipti. Daha Avrupai bir oyun anlayışına sahip Gregg Popovich’in Spurs’ü, bu 15 yıllık süreçte 5 şampiyonluk yaşadı.
Sonrasında günümüze adapte olamayan Spurs, son yıllarda Play-off’a hasret kaldı ve bir devrin sonuna geldiği anlaşıldı. Yenilik şarttı. Ne şanslılar ki draftta ilk seçim hakkını kazanıp bu yenilik için en doğru isim Victor Wembanyama’ya sahip oldular. Spurs ve Wemby için uzun bir süreç var. Tecrübeli bir koç ve potansiyelli bir gelecek, San Antonio Spurs’ü 2000’lerde yaşadığı eski güzel günlere geri döndürür.
SİSTEMDE
BAM ADEBAYO (ABD) – MIAMI HEAT
2020 ve 2023’te kaybedilen iki NBA şampiyonluğu… Miami Heat kemik kadrosunu kurmuş ve güçlendirmiş vaziyette. Şu an takımın ana beyni Jimmy Butler ama bu yıl Nuggets’a kaybedilen 'Finalller’de en büyük yük Bam Adebayo’nun üzerine düşmüş gibiydi. Belki de Jokic ile eşleşmesi Adebayo’yu bu noktaya getirdi. Spolestra yönetiminde her geçen gün daha da tecrübelenen Miami Heat’in belki de sistemde merkezin değişmesi gerekir.
Heat’te oyunun merkezi, atletik ve teknik pivot Bam Adebayo’ya kayıp Jimmy Butler’ın da sağlam bir destek olması gerekir. Tıpkı Sixers için Embiid-Harden arasında oturtulması gereken uyum gibi. Listede aralarında boy olarak en kısa kalan Adebayo,
güçlü bir atletizmle bunu kapatıyor. Teknik ve saha görüşü de var. Üzerine ekleyip Heat’in merkezinin yeni sahibi olması gerekir. Yoksa sadece Butler merkezli bir Miami, şampiyon olsa da bu güç bela olur, işleri çok zorlaşır.
Şimdi, bu listeyi tamamladıktan sonra gelelim diğer hususa… Kısa kısa inceleyip değerlendirdiğimiz isimler arasında bir Bam Adebayo ABD’li ama o da Nijerya kökenli. Diğer isimler hep ABD dışından. Bu listedeki isimlerin yanı sıra neredeyse her pozisyona adapte edilebilecek gard Luka Doncic Sloven, Bucks’ı sırtlayan ve 50 yıl sonra Milwaukee’ye mutlu sonu yaşatan atletik forvet Giannis Antetokounmpo Nijerya asıllı Yunan, her ne kadar liste dışında kalsa da Jayson Tatum’a çok önemli katkı ve destek sağlayacak pivot Kristaps Porzingis de Letonyalı.
Son 5 sezonun MVP’leri de Giannis, Jokic ve Embiid. Burada NBA’in yeni süperstarlarının ABD dışından çıktığını görüyoruz. Bunun iki sebebi var. Birincisi, Avrupa’nın zamanında NBA’den geri kalmamak, NBA’e yaklaşmak için göstermiş olduğu çaba. İkincisi de ABD Kolej Ligi NCAA’in eskisi gibi önemsenmemesi. Yıllar önce NBA’in ABD dominasyonlu bir lig olmasını sağlayan, kolejde pişip NBA’e gelen oyunculardı. (Kobe, LeBron, Garnett, T-Mac gibi istisnalar bir kenara) Hem oyunlarını hem de kişiliklerini geliştirip, olgunlaşıp NBA’e geliyorlardı.
Şimdi bir yetenek görülüyor, hemen bir para ve sponsorluklar yağıyor ve oyuncu 3-4 sezon tamamlamadan draft ediliyor. Tabii ki bu da o oyuncuyu geride bırakabiliyor. Ama işin birçok faktörü bir yana, NBA’de ABD dışı süperstarlar her geçen gün artıyor. Bu da hem ABD’nin hem organizasyonların hem de antrenörlerin oyuna bakış açısını değiştiriyor.
Günün sonunda, NBA’de bir çağ kapanıyor ve yeni bir çağ başlıyor. Bize de bu yeni çağın keyfini çıkarmak düşüyor. ABD’li süperstarların geride kalmasını de ABD’li basketbol uzmanları düşünsün…
YORUMLAR