“Sırbistan bir basketbol ekolüdür, Avrupa’da zirvelerden biridir. NBA’e damga vuran Sırp oyuncular da oldu; Ama hiçbirisi Nikola Jokic’in yaptığını yapamadı."
Biz bu hikâyeye 'nereden başlayalım?' diye bir düşündüm. Farklı açılardan birçok başlangıcı var bu hikâyenin. Yugoslav ve Yugoslavya’nın acı bir şekilde parçalanmasının ardından Sırp basketbolunun tarihi üzerinden başlarsak, hikâye Vlade Divac’ın, Peja Stojakovic’in takımlarında belli bir noktaya gelmeleri, ilk 5 içinde önemli roller ve sorumluluklar üstlenmeleri diyebiliriz. Divac, Lakers ile final gördü, Peja da gittiği takımlarda üçlüklerini konuşturuyordu. İkisi bir dönem Sacramento’da bir aradaydı; ama Chris Webber’ın merkezde olduğu bu takımda, ilk 5 içinde aldıkları sorumlulukları yerine getiriyorlardı.
İşte, NBA’de Divac ve Peja ile gururlanan Sırbistan-Karadağ’da (Karadağ 2006’da bağımsızlığını ilan etti) basketbol tutkunu bir ailenin kilolu küçük çocuğu Nikola Jokic, uzayan boyu ile bu mükemmel spora adım atıyordu. Ağabeyleri Strahinja ve Nemanja da eskiden basketbol oynamış isimlerdi. Jokic bu ortamda hiç atletik olmayan çocukluk döneminden sonra kendini basketbola verdi ve 2012 yılında, Sırbistan’ın genç yetenekleri bir araya toplayan takımı Mega Basket’e geçti. 2015 yılına kadar burada oynayan Jokic, son sezonunda çıktığı 38 maçta 16.5 sayı ve 9.7 ribaund ortalamalarıyla dikkat çekti.
İşte burada zamanı geriye doğru alalım. Jokic bu istatistikleri 2014’te NBA’e seçildikten sonra yaptı. Ama nasıl bir seçilme… Nikola Jokic, 2014 NBA Draftı’nda, 2. tur 41. sıradan seçildi. Bu sırada Jokic’i mi ekranlarda görüyordu insanlar? Cevap: Hayır.
Jokic Denver Nuggets tarafından seçildiğinde, televizyonlarda taco reklamı vardı. Draft olduğu da altta yazıyordu. Kendisinden 23 sıra evvel seçilen Tyler Ennis, bu sezon Türk Telekom ve Tofaş formalarını giydi. O sezon ikinci sırada seçilen Jabari Parker’ın da pek esamesi okunmuyor.
Denver Nuggets, Carmelo Anthony ve Chauncey Billups’ın New York’a takası sonrasında ciddi anlamda sendeledi. Bu köklü takımı sırtlayacak yeni bir isim gerekiyordu.
Nuggets’tan David Thompson, Alex English, Dikembe Mutombo, Carmelo Anthony gibi liderler geldi ve geçti. Eğer Thompson’lı Nuggets’ın 1976’daki ABA Finali’ni bir kenara koyacak olursak, sadece Carmelo Anthony önderliğindeki takımın 2008-2009 sezonunda elde ettiği konferans finali başarısı haricinde net bir başarı yok.
İşte Nikola Jokic, son 3-4 sezondur kendini göstermeye başladı. Nuggets, Sırp süperstarı sayesinde 2020 yılında Batı Konferansı Finalleri’ne kaldı; ama kaderleri 2009’daki gibi oldu; güçlü bir Los Angeles Lakers’a karşı direnemediler. Bu süreçte Nikola Jokic’te de önemli değişiklikler oldu.
2020 yılı, şubat-mart ayları içindeki malum koronavirüs pandemisi nedeniyle tüm dünyada kâbus gibi günlerle doldu. Ortada aşı ve ilaç yokken, bunlar bulunmaya çalışırken, insanlar karantinadaydı. Dışarıya zorunlu olmadıkça çıkmak yasak ve pozitif vaka olmak ayrı bir endişe veriyordu.
NBA’e ara verilip Orlando’daki bubble’ın başlamasına kadar Nikola Jokic Sırbistan’da idi. Başarılı oyuncu burada hastalığa yakalandı ve uzun bir süre iyileşememişti. Fiziksel açıdan atletik olmayan Jokic zayıflamıştı. Ancak hastalığı atlattıktan sonra kendi fiziğini de düzene oturttu.
Fazla kilolarından kurtulan Jokic, Nuggets’ı bu zorlu süreçte sırtlayıp konferans finallerine çıkarma başarısını göstermişti. Ancak bu sadece bir başlangıçtı. Çalışmalar, yeteneklerini doğru kullanması, zaten takımın merkezinde olan Nikola Jokic’i daha da sağlam bir konuma getirdi. Aslında Jokic için, Yugoslav ekolünün modernize edilmiş ve bu disiplinde kendini ilerleten bir oyuncusu desek yalan olmaz.
Sosyal medya kullanmıyor, basketboluna konsantre, kendini geliştirmek ve oynadığı oyunla takımını daha iyi noktalara getirebilmek için tüm mücadelesini veriyor. Bunun ilk meyvesini de 2020-2021 sezonunda ilk kez en değerli oyuncu ödülü ile aldı.
NUGGETS JOKIC’E DESTEK OLMALI
Bu sezona gelince…
Nikola Jokic, Arvydas Sabonis gibi bir tarza sahip dersek pek de yalan olmaz. Saha görüşü olan, oyun kurucu bir uzun. Takım arkadaşlarına paslar veriyor, üçlük atıyor, pota altından bitiriyor. Bu sezon Joel Embiid ile MVP mücadelesi veren Jokic, geçen yıl olduğu gibi yine bu ödüle layık görüldü. Fakat Jokic’in sırtladığı Nuggets, play-off’ta, ilk turda Golden State Warriors gibi sert bir kayaya çarptı.
Şimdi Jokic ve Sabonis dedik; ancak ikisinin NBA kariyeri arasında çok farklar ve farklı faktörler var. Sabonis, 1995-1996 sezonunda, 31 yaşında Portland Trail Blazers’a geldi ve geldiğinde aşil tendonundan sakatlık yaşamıştı. NBA, hiçbir zaman %100 bir Sabonis izleyemedi ve zirve döneminde (benim için zirve dönem bireysel olarak yüksek istatistikler değildir sadece. Takımını nereye kadar taşıdığı da önemli) Jokic gibi istatistikler yapamadı. Ama her şey rakamlardan ibaret değil ve 2000 Batı Konferansı Finalleri’nde Shaquille O’Neal’a “İllallah!” dedirtmişti.
Jokic için takım bazında 2020 Konferans Finali önemli bir başarı. Ancak şunu da unutmamak lazım; Sabonis’in yanında Blazers’ta Rahseed Wallace ve Scottie Pippen gibi süperstarlar vardı. Nikola Jokic, konumu gereği Sabonis’ten daha iyi bir durumda; ama Denver Nuggets’ın da Jokic’in yanına bir Rasheed Wallace ve Scottie Pippen getirmesi gerekir. Joker de bireysel başarılarını takım başarılarıyla taçlandırması gerektiğinin farkında. Fakat ne Jamal Murray ne de Michael Porter Jr; Jokic’in Wallace’ı veya Pippen’ı olabilir.
İşte bu takım başarısı durumu “MVP ödülü Embiid’in olmalıydı?” tartışmalarına neden oldu. Çünkü Embiid’in yanında James Harden var. Jokic’in yanında böyle biri yok. Embiid Sixers’ı daha canlı gösteriyor. Nuggets ve Jokic’ten o Sixers havasını aldığımı söyleyemeyeceğim. Tekrar edeceğim; Nuggets kurmayları, Jokic’in yanına, ona destek olacak en az ikinci bir süperstar almalı. Aksi takdirde üst üste 2 kez MVP olmuş Jokic, Denver’dan kaçar, ona daha güzel fırsatlar sunan bir takıma gider ve NBA şampiyonu da olur.
YORUMLAR