Bertan Erman

Bertan Erman


Fiyasko

05 Mayıs 2022 - 12:32

Bu sezon öncesinde, NBA'de 'en büyük heyecanı yaratan takım' için birçok kişinin cevabı Los Angeles Lakers idi. Yapılan transferler, kadronun derinliği, kağıt üzerindeki gücü ve tecrübesi, tüm basketbolseverlerde bir heyecan uyandırmıştı ama bazı şeyler ters gitti; Lakers için hüsranla sonuçlanan bir sezon geride kaldı.

Bu yazıyı kaleme alırken halen daha şaşkınım. "Bu Los Angeles Lakers nasıl play-off yapamaz?" diye düşünüyorum. Çocukluğunun ve gençliğinin en önemli isimleri, tecrübeleri bir takıma toplanmış ve en kötü 'Konferans Finali' yapacak bir takım ortaya çıkmış. Sezon başında şampiyonluk sözü veren Los Angeles Lakers, büyük bir sorumluluğun altında mı kaldı? Yoksa ellerinde olmayan başka şeylerden dolayı mı hayal kırıklığı oldu?

Bu sezon Lakers'a katılmasıyla bende heyecan uyandıran tecrübeli forvet Carmelo Anthony, 121-110'luk Phoenix Suns yenilgisinin ardından play-off şanslarının kalmadığı bu maç sonrasında şu ifadeleri kullandı: "Bazı şeyler kontrolümüzün dışındaydı. Bazı şeyleri kontrol edebilirdik, bazılarını da edemezdik. Bahane üretmemeliyiz. Başaramadık."

Carmelo Anthony'nin bu sözünden sonra cevap çok net değil mi? Aslında Los Angeles Lakers, Doğu'da Brooklyn Nets'in yaşadığına benzer bir şey ile karşılaştı. Hatırlarsınız ki, Brooklyn'de Kevin Durant-Kyrie Irving-James Harden üçlüsü, bir arada doğru düzgün oynayamamıştı. Aynı şey Lakers'ta da oldu; LeBron James-Anthony Davis-Russell Westbrook üçlüsü, bu sezon bir arada sadece 21 karşılaşmada oynadı. 

Lakers'ın bu büyük üçlüsünün bir arada olduğu karşılaşmalarda 11 galibiyet ve 10 mağlubiyet alındı. Gerek LeBron'ın, gerekse Davis'in sakatlıkları, Lakers'ın gidişatını olumsuz yönde etkileyen faktörlerdi. Şüphesiz...

Benim Lakers ile ilgili bir tezim vardır; dikkatli bakınca da pek şaşmaz. Bu takım en iyi forvete veya en iyi guard'a sahip olsun; dominant bir pivota sahip olmadığı sürece mutlu sona ulaşamıyor. Ben bunu defalarca yazdım, söyledim. Lakers'ın 2020 yılındaki şampiyonluğu, belki de kulüp tarihinin en duygusal şampiyonluğuydu. 

Bir sezon önce LeBron James önderliğinde ama Kral'ın yanında ikinci bir süperstar olmadığı için play-off yapamayan Lakers, Anthony Davis'in gelmesi ile çıkışa geçmişti. Tabii ki Kobe Bryant'ın aynı yıl içinde trajik bir kazada hayatını kaybetmesi, Lakers'ın hikâyesini ve hedefini de manevi açıdan güçlendirmişti. 

Sonucunda eze eze şampiyon olan bir Lakers... Fakat daha sonra Anthony Davis'in sakatlık sıkıntısı, geçen sezon ilk turda Phoenix Suns'a elenmelerine neden oldu. Kesinlikle en önemli faktör buydu. İşte, bu hayal kırıklığını unutturmak için sezona iddialı bir giriş yapan Lakers, daha da kötü bir netice elde etti. Bir maç fark ile San Antonio Spurs'ün gerisinde kalarak, bırakın play-off'u, play-in'in de dışında kaldı.
 
LEBRON FAYDA MI VERİYOR YOKSA ZARAR MI?

Bazı cümleleri kurmak istemiyorum; ama yaşanan durumları anlatabilmek için yine yazıya dökmek gerekecek... Son 35 yılda bazı NBA süperstarları, takım yöneticilerinden daha üst noktada, takım yönetiyor durumu var. LeBron James de bunlardan biri. LeBron’un Miami hamlesi ile kendini orada parlatması ve Cleveland’a geri döndüğünde her şeyin başı havasını herkese hissettirmesi. 

Memleket borcunu 2007’deki gibi bir kadro ile ödeyemeyeceği de aşikardı. Kendi çevresinde oluşan kadrolar, sözünü geçirebileceği baş antrenörler gibi... 

4 finalde 1 şampiyonluk ve Golden State ile başa çıkmak için Batı’ya; Los Angeles Lakers’a geldi. Bahsettiğim kronolojik durumu göz önüne alınca, Los Angeles Lakers’ta işlerin pek de iyi yönetilmediği, birçok şeyin LeBron’a göre yapıldığı anlaşılıyor. Bir kulüp daha sağlam başarılara imza atmak istiyorsa, bu bir projeye dayandırılmalıdır. Ancak bu, kısa değil; orta ve uzun vadeli projelerle olur.

Örnek 1: 2008 NBA Şampiyonu Boston Celtics, yaşlanan süperstarları Brooklyn Nets’e gönderdi, biraz kabuğuna çekilip draft haklarını alarak yeni bir yapılanma ile alt sıralarda sürünmeyen, sürdürülebilir bir istikrara kavuştu. Şu ana kadar final göremeseler de play-off’un daimi takımı olmayı başardı.

Örnek 2: Milwaukee Bucks, “Sabrın sonu selamettir” mantığı ile Giannis’in yanında kendi yıldızlarını (Khris Middleton vs.) oluşturdu.  Neticesinde geçen sezon şampiyon oldu.

Örnek 3: Genç isimlere yatırım yapan Memphis Grizzlies, Ja Morant merkezli bir çevrede güzel bir genç, dinamik, pozitif yapılanma sağladı. Sağlam bir kimya oluştu ve “Benim!” diyen takımların üzerinde, Batı Konferansı’nı 2. sırada tamamlayarak play-off’a girdi.

Los Angeles Lakers mı?
Kısa vadede düşündüler. LeBron’un çevresinde birçok tecrübeli oyuncu takıma geldi. Bu isimlerin bir kısmı benim 10 yıl önce ortaokul ve lise çağımdaki süperstarlardı, kahramanlardı. Bir devir geçiyor. Hayal kırıklığı yaratan Lakers Old Boys, bu sezon tek bir şeyi kanıtladı: SAĞLIKLI BİR YAPILANMA OLMADIKLARINI!!!

Lakers, önümüzdeki 10 yıllık süreçte dominant yapıya yeninden kavuşmak istiyorsa, yukarıdaki örneklere bakabilir. Celtics gibi draft hakları alıp doğru seçimler yapabilir veya o seçimleri görüp takas ile kadrosuna katabilir. (Tabii ki bunun için zamanında Kobe Bryant’ı Charlotte’tan Vlade Divac karşılığında alan Jerry West gibi bir vizyoner lazım) 
Bucks gibi kendi yıldızlarını oluşturabilir; ama bu sadece Austin Reaves ile olacak bir şey değil. Grizzlies gibi bir kimya yakalamak için de sil baştan demeleri lazım. Yoksa LeBron’un oğlu Bronny’yi beklemeleri lazım. O zamana kadar da ne ola yâr ola…

YORUMLAR

  • 0 Yorum