Coşkun Teziç

Coşkun Teziç


Bizim takımın bütçesi derken

14 Eylül 2018 - 10:49

"Basketbol Süper Ligi ve Türkiye Basketbol Ligi'nde yer alan çoğu kulüplerimiz bütçeleri ile ilgili açıklamalar yaparken sadece sporcular için ayrılan bütçe rakamını telaffuz ederek, gerçekte olması gereken bütçenin sadece yüzde 30-40 oranında bir rakamdan söz ederler..."

Uluslararası alanda söz sahibi olabilmenin en temel kuralı; uluslararası rekabet kriterlerine uygun yönetim esaslarına uyumdur. Bu kriterlerin başında da bütçe yönetimi yer alır.
Bugünün şartlarında BSL'de yüksek hedefleri olmayan bir basketbol takımı/kulübü için 2 milyon dolar sporcu bütçesi yeterli bir bütçe olarak düşünülebilir. Bu rakam 2018-2019 sezonu bütçe çalışmalarının yapıldığı (veya yapılması gerektiği) Haziran 2018 de, o dönemin dolar kuru ile 9 milyon TL, dolar kuru artış varsayımı ile 9.9 milyon TL olarak düşünülmelidir.

Şimdi olması gereken tüm kriterleri yerine getiren veya getirmesi gereken bir kulübün 2 milyon dolarlık sporcu bütçesi ile gerçek bütçesinin ne olması gerektiğine…
Çok basit, detaylarda boğulmadan, anlaşılabilir bir şekilde ele aldığımızda; (aksi durumda en az 5 excel sayfası gerekir)

Sporcu bütçesi 9.900.000
Menajer ödemeleri (yüzde 10) 990.000
Vergi ve SGK ödemeleri 1.500.000
Teknik ekip 1.000.000
Teknik ekip SGK + vergi yükü 380.000
Sigorta giderleri 100.000
İdari personel (4 kişi) 400.000
İdari personel SGK + vergi yükü 152.000 (Teknik ve İdari personel SGK ve vergi yükü bugünkü şartlarda her 100 TL için maliyetin yaklaşık 138 TL olduğu varsayımına göre hesaplanmıştır)

TBF için Ödenecek Katılım-Lisans Bedelleri 550.000 (6 yabancıya ve TBF’nin geçen sezon rakamlarına göre)
Sezon öncesi kamp ve turnuva giderleri 300.000
Sağlık sarf malzemeleri (artan döviz kuruna göre) 150.000 (Sağlık Sponsoru var olduğu düşünülerek)
İç saha maçları giderleri (15 maç) 80.000 (Özel güvenlik, salon personel, ambulans, vb)Deplasman giderleri (15 maç) 150.000 (Uçak,otobüs,otel,yemek,vb)
Alt Yapı Organizasyonu 750.000
Alt Yapı Antrenör Maaşları 200.000
SGK ve Vergi Yükü 75.000
Genel Giderler (*yedek akçe dahil) 500.000 (*öngörülemeyen sakatlık, yabancı sporcu değişimi, ilave transfer, lojman,araç ve kontratlardan doğan extra yükümlülükler, vb.
TOPLAM 17.027.000TL (Play-off hariç)
(Bu takımın Avrupa kupalarına da katıldığını varsayarsak, bu rakam 19 milyon TL olur)

İşin gelirler kısmını ele aldığımızda, geçen sezon TBF tarafından sağlanan gelir kalemleri; Lig isim Hakkı, naklen yayın ve İddaa kalemlerinden 4 milyon TL ile 5 milyon TL bandında bir gelir kalemi söz konusudur. Bunu 4 milyon olarak varsaymamız sağlıklı olacaktır.
Seyirci bilet ve kombine satış gelirlerini maç başına 1500 seyirci olarak ve 20TL/kişi bilet bedeli olarak hesaplarsak, gişe gelirine 450 bin TL öngörebiliriz.

Bu sayede toplam gelirimizi 4.5 milyon varsayımı ile hedeflememiz yanlış olmaz.
Bu durumda gelirlerimiz dışında en az 12,5 milyon TL‘nin Haziran 2018 sonu itibarıyla kullanıma hazır olması gerekmektedir.

Bugün itibarıyla yaşanan ekonomik gelişmeler sonucu Amerikan Doları kur farkı ilgili bütçeyi 18 Ağustos 2018 itibarıyla öngörülen dışında yaklaşık yüzde 20 oranında etkilemiş ve ilave yük + 3.4 milyon TL olmuştur. Yani ilgili yük TBF gelirlerini sezon başlamadan eritmiş, külüp tarafından karşılanması gereken rakam 17 milyon TL olmuştur.

Bugüne kadar, plansız ve vizyonsuz yönetimler nedeniyle ve göz göre, göre borç yükünün altından kalkılamaz seviyelere ulaşması sonucu; sorumsuzca kapanan kulüplere her gün bir yenisi de -ne yazık ki- eklenmektedir. Benim bütçem 10 milyon TL deyip de sezon sonunda 17 milyon borç yükü altında sorumsuzca ezilen yönetimlerin Türk basketbolunun 'marka değeri'ne verdikleri büyük hasar da hepimizin altında ezildiği bir durumdur.

“Nasıl olsa bir sponsor buluruz...” edebiyatı Ağustos 2018 itibarıyla artık rafa kalkmıştır. Yıllardır her ekonomik kriz döneminde şirketler ve firmaların ilk tasarruf tedbiri “eğitim harcamaları” ve “SPONSORULUK”tur…

REÇETENİN ACISI NASIL OLMALI ?...

Yabancı antrenör sevda ve furyasının 1-2 takım dışında sağlıklı bir fayda sağlamadığı belli olmuş ve de ekonomik önlemler fazlasıyla önem kazanmışken takımların teknik ekiplerini tamamen Türk antrenörlerden oluşturması gerekir.

Avrupa kupalarında yüksek hedefleri olan takımlar dışında kalan takımların illaki 6 yabancı sporcuyu kadrolarında bulundurmaları diye bir şart söz konusu olmadığına göre, geriye kalan takımların kadrolarını Türk sporcu ağırlıklı oluşturmaları söz konusu olmalıdır.

Mevcut durumda gelirlerin arttırılmasına yönelik ilk hedef seyirciyi salonlara çekmek olmalıdır. Bunun için mücadele gücü seyirciyi oldukça tatmin edecek maçların “ürün” olarak sunulması gerekir ki, bu durumda başta Türk sporcuların ve antrenörlerin bu ürünü üretmeleri gerekmektedir. Hedef günü kurtarmak değil, geleceği yaratmak olmalıdır. Aksi durumda 2019-2020 sezonunun 4-5 takım arasında oynanacağını tahmin etmek kehanet olmayacaktır.

TBF Yönetimi'nin var olan gücünün, bir sezona yönelik kulüplere vergi muafiyetini sağlayacak ve katılım, lisans bedellerinde minimum seviyede ücretler belirleyerek, kulüplerin bütçelerine +%10-15 seviyesinde katkıyı sağlayacak seviyede olduğunu da düşünmeliyiz. Ancak bunu önerirken TBF bütçesinde kulüplerden elde edilen gelirlerin öneminin farkında olarak, “eğer mümkün ise” ibaresini de buraya koymamız gerekir.

Türk sporcu menajerlerinin de bu sezona mahsus menajerlik ücretlerini yüzde 5 seviyesine çekmeleri söz konusu olmalıdır.

Yöneticilik becerisi isteyen bir diğer husus ise yabancı sporcuların “iyi iş yapacak çaylak” sınıfından seçilmeleri olmalıdır. Bu husus özellikle Avrupa kupalarında yer almayan takımların yabancı sporcu seçimlerinde uygulayabilecekleri bir çözüm olmalıdır.

İşin sponsor bulmak kısmı bu sezonun en zor beceri isteyen bölümü olacaktır. Bunun için kulüp yöneticilerinin sponsorluk almak istedikleri şirket veya firmaların kurumsal iletişim ve reklam departmanı ile kazan-kazan prensibinin firma lehine daha fazla çalışacağı şekilde ilişkide olmaları gerekir ki; mevcut durumda birlikte gerçekleşecek organizasyon ve işbirlikleri sonucunda firma verdiği bedelin karşılığını gerçekten alabilsin. Aksi durumda birkaç sponsorluk anlaşmaları dışında sadece ikili ilişkiler veya ricalar ile elde edilen sponsorluklara bu sezon ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Türk sporcular ellerini taşın altına koyabilecek mi?
Mevcut durumda “kulüp-sporcu-menajer” üçgeninde kazan-kazan formülünün kulüpler adına olan kısmının önemi tartışılmayacak boyuttadır.
Kulüp-sporcu-menajer üçgeninin kazan-kazan formülü bugüne kadar sporcu-menajer tarafı ağırlıklı çalıştı. Garip olan buna çoğu kulüplerin bugüne kadar rıza göstermesi idi!..
Bu konuda görevin etkin bölümü menajerlere düşmekte. Sporcuların mevcut kontratlarında makul ve “kazan-kazan” formülünü de göz önüne alarak yapacakları indirimlerin gündeme gelmesi de oldukça önem taşımaktadır.

Bu sezonun kulüpler adına finansal olarak en az hasarla atlatılması, gelecek sezonların bir şekilde garantisi olacaktır. Saha içinde ve dışında da hepimizin %110 performansına ihtiyaç duyulacak bir sezon bizi beklemekte. Hayırlı bir sezon olsun hepimiz adına...

YORUMLAR

  • 0 Yorum