Tamer Oyguç

Tamer Oyguç


Rahat olamıyorum

02 Eylül 2022 - 15:44

"Ergin Ataman'ın koçluğunda Cedi, Furkan, Alperen, Sertaç, Larkin, Şehmuz ve Melih gibi önemli isimlerin yer aldığı A Milli Takım uzun zamandır gördüğüm en iyileri... Ama Letonya ve Sırbistan karşısında oynanan oyunu görünce rahat olamıyorum..."
 
Her zaman iddia ediyorum. A Milli Takımımız hem bireysel hem de takım olarak uzun zamandır gördüğüm en iyi milli takım! Başantrenörümüz Ergin Ataman üst üste iki defa EuroLeague Kupası'nı kazanmış, tecrübesi ve olgunluğun en üst dönemini yaşıyor. Sahada ise şöhretler karması; Cleveland’dan Cedi, Sixers’dan Furkan, Houston’dan Alperen, Barcelona’dan Sertaç, NBA patentli Anadolu Efes’in gardı Larkin, ve bu şahane kadroda yer alamayacak olan Ömer, takımımızın en iyi savunmacısı Fenerbahçe’den Şehmus ve şutör tabir edilen Melih…
 
Sahada bu isimleri görünce insan ister istemez puro yakıp  bacak bacak üstüne de atıp (mecazi anlamda) 'keyifle maç izlerim' diyor. Ama gel gör ki; Riga’da kazın ayağı öyle olmuyor. Yıldızlar topluluğunu seyretmek için ülkece televizyon başına kitleniyoruz. Letonya maçının başında gelen 3/3 üçlük, kamp ve hazırlık turnuvası yaramış deyip arkama yaslandım. 25 sene basketbol oynasam da gene rahat olamıyorum. 
 
Litvanya maçın başında o üç tane şutu yedikten sonra kendine geldi ve bir anda skorda öne fırladı. Dışarıda baskı yapmaya çalıştıkça Porzingis, hem içeriden hem de dışarıdan bizi bitirdi. Bertans ise savunmamızı darmadağın etti. Neredeyse tüm oyuncular ellerini kollarını sallayarak içeri girdiler, dışarıda baskı yaparak bizi geçip penetre ettiler desek %57 üç sayı ve %64 iki sayılık yüzde ile oynamışlar. Dışarıdan ve içeriden çok rahat sayı attılar, bu kadar basit sayı yememeliyiz. Kısacası bu savunma ile geleceğimizi görebilmek çok mümkün görünmüyor.  
 
Baktığımızda rakip sahada 85 sayı atmak bir takım için gayet iyi bir skor görünüyor; ancak deplasmanda ev sahibi takımın temposuna uyarak hızlı oyuna kapılırsanız mağlubiyet kaçınılmazdır! Nitekim de öyle oldu. Hiç birimiz Litvanya takımından 111 sayı yemeyi beklemiyordu. Kendi sahamızda oynayacağımız 'Sırbistan maçını düşünelim' diyerek bitse de gitsek nidaları arasında son düdük çalınca kâbustan uyandık, işimiz çok zor Sırbistan iyi bir takım ve biz evimizdeki her maçı kazanmak zorundayız diye düşündük.
 
Letonya sonrası bu kez evimizde şampiyonaya gidecek güçlü rakiplerden, 2010'da Avrupa Şampiyonası'nda yendiğimiz Sırbistan ile karşılaştık. Maça gene bireysel başladık, topu alanın direkt penetre ederek zorladığı hücumlar bizi felakete zorladı. 
 
Jokic 5 dakikada 10 sayı atınca Pesic onu kenara aldı. Jokic kenarda olmasına rağmen ilk periyodu 25-11 geride bitirdik. 3. çeyrekte beklediğimize yakın bir takım karakterini izledik.  27-18’lik skor da maçı ne kadar çok istediğimizi açıkça ortaya koydu. Cedi, Furkan ve Alperen üçlüsü oyunda ağırlıklarını hissettirince skoru 72-72’ye getirdik. Bu kadar iyi oynayarak geriden gelip rakibi yakalamak için olağanüstü çaba sarf ettik. 
 
Son 1.30 boyunca gereksiz ve erken atışlarla sayı bulamadık, iddiamızı devam ettireceğimiz karşılaşmayı da kaybettik. Letonya maçını kaybetmenin bize nelere mâl olduğunu da Sırbistan mağlubiyetiyle gördük. 
 
Evet üst üste iki mağlubiyet Dünya Kupası yolunda ay yıldızlıları yaraladı ve bileti zora soktu. Takım şimdi bu iki karşılaşmadan gereken dersleri çıkarıp EuroBasket'e odaklanmalı...

YORUMLAR

  • 0 Yorum