Koçların koçu Shane Larkin

"Cool görüntüsü bunu kenarın algılamasına engel oldu ama zaten takımın her şeyi hâline gelmiş yıldız oyuncuyu dizginleyecek, sakinleştirecek, kenarda biraz dinlendirecek koç kalmamıştı ki. Molaları dikkatle izleyenler bütün konuşmaları Shane Larkin’in yaptığına tanık oldular. Küçük dev adam parkede tek başına kaldı. Peki Larkin Efes'ten başka bir kulüpte 'koçların koçu' olabilir miydi? İhtimali dahi yok..."
  
Meşhur hikâyedir… Her türlü yarışmanın yapıldığı Roma İmparatorluğu günlerinde hınca hınç dolu 'Kolezyum'da aslanlara yem olmaktan sıyırarak canını kurtarmak için '100 kere üst üste cinsel temasta bulunabileceğini' iddia eden köle Gonzales yarışmaya başlamış. Kan ter içerisinde gerçekleştirdiği her başarısının ardından 'Hurraa Gonzales' diye inliyormuş Kolezyum. 80, 90 derken iyice takati düşmüş Gonzales'in ve 99'da tıkanmış. Bitap düşüp kalan Gonzales'e bütün Kolezyum hep birlikte 'Yuh Homozales' diye bağırmışlar... Birazdan anlatacağım, yıllar boyu yere göğe sığdıramadığımız Shane Larkin'in öyküsü de ona benzeyecek.
 
Yarışma sporlarının acımasız kuralıdır bu... 'Kaybedenler Kulübü'ne düşmeye gör. Tüm sevapların anında dayanılmaz günahlara dönüşüverir.. Eskiden Beyoğlu sinemalarında araya Aydemir Akbaş'ın başrol oynadığı kısa pornografik parçalar atarak, yerli filmleri ergenlik yaşında çocuklar için cazip hâle getirirlerdi.
 
Efes de parçadan bütüne varım yöntemiyle, araya attığı perdele devril oyunlarıyla hücumlarını akıcı ve etkin hâle getiriyor. Oranın başrol oyuncusu ve rejisörü Shane (Şahane) Larkin... Kurtarıcılık sever Larkin, Çaktırmadan Ataman’a koçluk yapan Shane Larkin, Tomislav Mijatovic koçluğunda molaları açıktan alanı, o anlarda akıl ve taktik veren oldu ve en son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Anadolu Efes’teki kişisel performansı mükemmele yakın olsa da kabak tadı verdi.
 
Efes geçen 14 yılında 5 koç değiştirmiş, görev başına geldiğinden beri Anadolu Efes’in basketbol aklını yücelten Tomislav ise bundan hiç gocunmadan işini yaptı ve maksimum faydayı sağladı Lakin’den... Kelimenin tam anlamıyla limon gibi suyunu sıktı. Önceki Can dostumuz gibi kendini ispat etme kompleksi olmadığından, oyuncularla kurduğu mükemmel iletişim ve ahenkle Anadolu Efes'in oyun düzenini mükemmel senkronize ederek takım ruhuna geri dönüşü sağladı. Geç kalınmış akıl yolunu bulma, sezonu kurtarmaya yetmedi.
 
Oyuncu takımının kazandığı görülmedi, özgüveni tavanlarda dolaşanlar Larkin yanında Micic gibi top getirecek, rakip kısanın ayakkabıları içine girecek cinsten savunma yapacak combo gard olmayınca bütün rolleri kendisi üstlendi. Kaptan olarak maçta kalma süresi artınca dolgun zamanlarında kenarda kalmayı tercih etti. Rakipler de bu aralıklarda maçı kendi lehlerine çevirecek farkları yarattılar. Daha sonra maçı kurtarmak için sonlarda, üzerindeki savunmanın sertliği ve yorulmanın getirdiği tükenmişlik içerisinde kurtarıcı hareketlerini anaerobik dediğimiz oksijen borçlanmalı panik ortamda gelişigüzel sergilemek zorunda kaldı.
 
Cool görüntüsü bunu kenarın algılamasına engel oldu ama zaten takımın her şeyi hâline gelmiş yıldız oyuncuyu dizginleyecek, sakinleştirecek, kenarda biraz dinlendirecek koç kalmamıştı ki! Molaları dikkatle izleyenler bütün konuşmaları Larkin’in yaptığına tanık oldular. Küçük dev adam parkede tek başına kaldı. Peki Larkin Anadolu Efes'ten başka bir kulüpte 'koçların koçu' olabilir miydi? İhtimali dahi yok...
 
Bunu başka kulüplerde deneyen yıldız oyuncuların akıbeti ortada bakınız Mark James, Nando de Colo vb... Şampiyon yaptıkları takımlarda dahi sezon sonunda kupalarını alıp evlerinin yolunu tuttular. Ben size bundan sonra neler olacağını söyleyeyim... Patron keyfi takım Anadolu Efes 'Böyle Gelmiş Böyle Gider!' 'Godot'yu pardon, Larkin'in keyfinin gelmesini, fabrika ayarlarına dönmeyi daha çok beklerler…