Yanlış yapa yapa doğruyu bulan, hizmet içinde doğruya evrilen, sezon sürecinde basketbolunu geliştiren bir takım olarak Fenerbahçe’yi; geçmişten bugüne taşıyan süreci ve yakın geleceğini, yani Final Four’da iki maça indirgenen kaderini değerlendirmeye çalışacağım.
Nasıl ki bugünkü başarıdan kredi alıyorlarsa; Sportif Direktör Maurizio Gherardini, şube CEO’su Derya Yelken, yönetim kurulu temsilcisi Sertaç Komşuoğlu ve başantrenör Sarunas Jasikevicius da, geçmişte yapılan hatalardan ve yanlış oyuncu seçimlerinden (casting yapbozları) paylarını almalıdır.
Hatalar zincirinin üzerinden Ribaund Dergisi’nde yazdıklarımdan alıntılayarak ilerleyelim. Itoudis dönemi için yazmıştım: "Koç iş yapmaktan çok konuştuğu için, o sene bu sene değil Fenerbahçe için. Un var, şeker var, iyi takım var; ama helvayı Itoudis’in yapabilmesi kaydıyla."
Fenerbahçe daha yukarıya uçabilir miydi? Bunu sorgulamak gerek. Eğri oturalım, doğru konuşalım: Papagiannis, Sertaç Şanlı, Motley ve Sestina gibi 3.5 iyi uzun oyuncusu olan biri, çift gard tek uzun oynamayı mı seçer? Itoudis’in yaptığı buydu. Koç, rotasyon türbülansı yaratmaktan muzdaripti. Altı gard (Wilbekin, Guduric, Calathes, Madar, Şehmus ve Melih Mahmutoğlu) arasında sürekli değişen eşleşmeler nedeniyle hiçbir zaman uyumlu bir ikili yakalayamadı.
Kısalar tempolu oynamak isterken, uzunlar boyalı alana yerleşmek istiyordu. Sahada ise genellikle yay gerisinden savrulan zorlama üçlükler ve pota altı boş olduğundan alınamayan ribauntlar görülüyordu. Sürekli kaçan ikinci top fırsatları, topu elinde bulunduran oyuncunun bireysel inisiyatifiyle sayı bulmaya çalıştığı, plansız bir basketbola dönüşüyordu.
Peki, gelen gideni arattı mı? Dimitris Itoudis’in nesi eksikti, Jasikevicius’un nesi fazla? Yanıtımı kendim verdim.
Sarunas Jasikevicius da selefi gibi oyunculara yukarıdan bakan, zaman zaman azarlayan bir koç. Ancak Barcelona’daki güçlü kadrosuna rağmen yaşattığı hayal kırıklığı sonrası gönderilen Saras, geçmişinde 2016’da Zalgiris ile büyük işler başarmış bir koçtu. Ancak Barcelona gibi büyük bir camianın şampiyonluk beklentisinin ağırlığını taşıyamamıştı.
Fenerbahçe Yönetimi, Jasikevicius’a kariyerini yeniden inşa edebilmesi için şans verdi. Takımın kolay bir fikstürden geçiyor olması da bu toparlanma sürecini kolaylaştırdı. Evet, cefayı Itoudis çekti ama sefasını Saras sürdü.
Monaco maçında dersine çalışmış bir görüntü çizen Litvanyalı koç, Sertaç, Hayes-Davis ve Calathes’li beşle başlamayarak, geçmişte Barcelona’da sorun yaşadığı oyuncularla “barış çubuğu” uzattı. Oyuncular da bu jesti sahaya verimlilik olarak yansıttı.
Jasikevicius’un en büyük dokunuşlarından biri, sezon boyu kronikleşen ribaunt sorununa çözüm bulmak oldu. Kısacası, aralarında büyük farklar olmasa da Saras daha sempatik, daha "gıcık", ama bu gıcık özelliğini maç kazanmak için iyi kullanıyor.
Zamanında Avrupa’nın en iyi oyun kurucularından biri olan Jasikevicius, basketbolu okumada teorisyen Itoudis’e fark atıyor. Geldiğinden beri az konuştu, çok iş yaptı. Savunmadan başlayan hücum akışıyla takımın potansiyelini ortaya çıkardı. İlk 15 dakikada sert savunma yapan, ribauntları toplayan, hücumda neredeyse kusursuz oynayan bir Fenerbahçe izledik.
Jasikevicius, 2019’dan sonra Fenerbahçe’yi yeniden Final Four’a taşıdı. Bunu hep yapıyor zaten. Sporculuk kariyeri başarılarla dolu olan Litvanyalı koç, antrenörlük kariyerinde de üst üste 4. kez Final Four’a kalmayı başardı. Barcelona ile bir ikincilik, bir üçüncülük, bir dördüncülük; Zalgiris ile bir üçüncülük yaşadı.
Bugüne geldiğimizde Saras, koçluk kariyerinde üst üste beşinci, Fenerbahçe ile ise ilk sezonunda Final Four’a kalmayı başardı. Ay sonuna doğru Abu Dabi’de bir kez daha Panathinaikos-Fenerbahçe kapışması izleyeceğiz. Ancak bu kez karşılarında çok daha dirençli, takım kimliği daha olgun, kazanma alışkanlığı gelişmiş bir Fenerbahçe Beko olacak.
Diğer yarı finalde Olympiakos-Monaco galibiyle final oynarken görmek istiyoruz temsilcimizi. Rakipten bağımsız olarak, Fenerbahçe’nin basketboluna baktığımızda; oyuncudan koça, yönetime kadar “bir bütün” olmayı başarmış bir yapı görüyoruz.
Kadrosunda Sertaç Şanlı, Nicolo Melli, Khem Birch ve Jilson Bango gibi uzunlar olsa da, "sırtı dönük oynayan pivot" eksikliğini Hayes-Davis ve Dyshawn Pierre gibi forvetlerle ters eşleşmeler yaratarak kapatıyor. Bunun yanında Wade Baldwin, Devon Hall, Errick McCollum gibi skorer özellikleri olan ve savunma sertliği getiren oyuncular; Marko Guduric gibi güvenilir veteranlar ve Tarık Biberovic gibi çıkış yapan gençlerle Fenerbahçe, gerçekten de şampiyonluk potansiyeline sahip.
YORUMLAR