"Babasını kaybetmesinin ardından serinin 3. maçında parkeye çıkan Kostas Sloukas, Efes'e karşı isyan bayrağını çeken, son ana kadar savaşan en önemli oyuncuydu. Sonunda şampiyonluk gelmedi; ancak Sloukas'ın niye özel bir oyuncu olduğu bir kez daha anlaşıldı."
Bazen hepimiz sporculara haksızlık yapıyoruz. Özellikle ayrı şehirde, ayrı ülkede yaşayan sporcuların neredeyse yılın 8-9 ayı ailelerinden ayrı kaldıklarını unutuyoruz. Ligdeki final serisinin 2. maçının hemen ardından soyunma odasında babasını kaybettiğini öğrenen Sloukas’ın, Yunanistan’a cenazeye gittikten sonra serinin 3. maçında parkeye çıkması, içinde yer aldığı takımın Kostas için ne kadar önemli olduğunun büyük bir göstergesi.
Annesinin vefatının ardından 2014’de final serisinde maça çıkan Oğuz Savaş’ın, kız kardeşini kaybettikten sonra play-off karşılaşmasına çıkan Isaiah Thomas’ın, bu sene TBL final serisi oynanırken babasını acı bir olayla kaybettikten sonra burada kalıp takımı için
mücadele etmeyi sürdüren Chad Frazier’ın ve aylardır kanserle mücadele eden babasını kaybeden Kostas Sloukas’ın nasıl savaşçılar olduklarını unutuyoruz.
Kostas Sloukas, Olympiakos’ta kazandığı büyük başarıların ardından Fenerbahçe’ye imza atarken aklındaki tek şey liderlik rolüne soyunmaktı. Olympiakos’ta kurulu düzenini sürdürüp, hiç riske girmeyebilirdi Sloukas. Ancak savaşçı karakteri, Kostas’ı yeni bir meydan okumaya itti onu. 2015/16 sezonunun başından beri Fenerbahçe Beko forması giyen Kostas Sloukas, bu süreçte tarihinin en iyi dönemini geçiren Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı’nın en kilit parçalarından biriydi.
Ancak Kostas hakkında Fenerbahçe taraftarlarının sitemleri ve eleştirileri, hiçbir zaman tam anlamıyla dinmedi. Teodosic ya da Sergio Rodriguez gibi estetik bir stile sahip olmayan Sloukas, Larkin ya da Mike James gibi bireysel anlamda skor patlaması da yapamıyor.
Genelde koçun talimatlarına tamamen bağlı kalmaya çalışan Sloukas, takım arkadaşlarına uygun pozisyonlar hazırlayacak herkesin oyunun içine girmesini sağlıyor. Ancak medya ve taraftar özelinde pek çok yenilgide ihale, kritik anlarda basit hatalar yapmaya yatkın olan Sloukas’a kalıyor. Kostas’ın esasında ne kadar istikrarlı ve düzene sadık bir oyuncu olduğu kolayca unutuluyor. Sloukas, yan parçalar işlediğinde büyüyen bir oyuncu. Ondan Larkin veya Teodosic gibi durma noktasına gelen bir çarkı döndürmesini beklemek, biraz hayalcilik olarak kalıyor.
Özellikle son üç sezondur büyük bir istikrar kazanan, genelde sezonda toplam 60-70 maç bandını bulan, istatistiklerini ve yüzdelerini iyi noktalarda tutan Kostas Sloukas, Zeljko Obradovic için sezon genelinde güvenli limanlardan bir tanesi. Sloukas’tan en yüksek oranda verimi alabilmek için yanına kritik anlarda kendi skorunu üretebilecek, düzen dışına çıkıldığı zaman bile fark yaratabilecek bir oyuncu lazım. Sloukas-Bogdan Bogdanovic örneğinde olduğu gibi…
Babası sezon boyunca hastalıkla mücadele ederken bunu parkeye hiç yansıtmayan Sloukas, baba acısı henüz çok tazeyken final serisinde Fenerbahçe Beko’ya liderlik yapmaya çalıştı.
Şampiyonluk maçında Anadolu Efes’e karşı isyan bayrağını çeken, son ana kadar savaşan en önemli oyuncuydu Kostas. Sonunda şampiyonluk gelmedi; ancak Sloukas’ın niye özel bir oyuncu olduğu bir kez daha anlaşıldı.
Şimdi Sloukas’ın önünde önemli bir karar var. Ya alıştığı düzende Fenerbahçe Beko’ya liderlik yapmaya devam edecek ya da yeni bir meydan okuma içine girmeye karar verip başka diyarlara yelken açacak…
Not: Bu yazı yazıldığında Sloukas’ın Fenerbahçe Beko’yla olan sözleşme durumu netleşmemişti.
YORUMLAR