Çetin Yılmaz

Çetin Yılmaz


Temel sorun

10 Şubat 2018 - 10:10

Türk basketbolunda önemli 5 ayak olduğunu düşünüyorum. Bunlar sırasıyla basketbolcular,
antrenörler, hakemler, basın ve yöneticiler... Basketbolun temel sorunlarından birinin yetersiz basketbol yöneticisi kaynaklı olduğunu düşünmekteyim.

Örnek olarak BASKETBOLCULARDAN Kerem Tunçeri’yi ele alalım. Kerem Tunçeri, basketbolcu olabilmek için kendini bildiği gün basketbol topuyla tanıştı. Bunu isterseniz 3, isterseniz 5, isterseniz 6 yaş olarak hayal edin. Size bırakıyorum.

Ve Kerem Tunçeri o günden itibaren basketbolcu bir ailenin ferdi olarak yaz tatili, resmi bayram, dini bayram, yılbaşı, sömestr tatilleri dahil; 1 gün bile o spor salonunda ayrılmadı. Kerem Tunçeri ve benzerleri basketbola başladığı günden itibaren, basketbolu bitirene kadar sadece ve sadece maç oynadı; koştu, ağırlık kaldırdı, antrenman yaptı ve toplantılara girdi. Ve sonunda Kerem Tunçeri adında bir yıldız oyuncu oldu.

ANTRENÖRLERE gelince... Basketbolda Aydın Örs gibi; yani başarılı bir kariyer çizdikten sonra, aynı Kerem Tunçeri’nin oyuncu formatından geçerek antrenörlüğe girdi ve en az 20-30 yıl o parkenin tozunu yuttu. Veya rahmetli Aydan Siyavuş gibi; yani basketbol
oynayacak potansiyeli olmasa da parkenin tozlarını 17-18 yaşından itibaren yutmaya başladı.

Bu insanların ömürleri sabahtan akşama basketbol sahalarında; kazanarak, kaybederek, düşünerek, araştırarak geçti. Yani bir ömrü basketbol uğruna tükettiler ve halen tüketmekteler.

Bir basketbol HAKEMİ düşünelim... Örneğin Necip Kapanlı olsun. Onu basketbol sahasına çıktığından itibaren tanımaktayım. 1. lig, 2. lig, yıldızlar ligi, kızlar ligi, milli maçlar ayırt etmeden her maça aynı ciddiyet ve disiplinle çıkıp, sürekli araştırıp kendini geliştirmeye
çalışırken, tartışmasız eleştiriye en açık hakem olarak koçlar arasında saygı kazandı. Ömrünü basketbol sahalarında geçirdi, hâlâ da basketbola hizmet ediyor.

Basını ele alalım. Genellikle Türk basketboluna basketbolcu olarak emek vermiş ya da basketbola olan sevgisiyle hepimizin doğru, detaylı haberi almasını sağlayan ömrünü Spor Sergilerde, Abdi İpekçilerde, Ankara Atatürk Spor Salonu ve ya Karşıyaka Salonu’nda geçirmiş birçok arkadaş sayabilirim. Ahmet Kurt gibi...

Ne demek istediğimi toparlayacak olursam... Basketbolda milli takım formasını giyen Kerem Tunçeri, milli takımda koçluk yapacak Aydın Örs, maçı yönetecek Necip Kapanlı ve
bu maçı yazacek Ahmet Kurt kolay yetişmiyor. Ve hepsi hayatın o acımasız süzgecinden geçerek bu konumlara ulaşıyor.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım; neyi yanlış söylediğime değil de neyi doğru söylediğime odaklanalım.

Bir camia kulübünde ya da bir müessese kulübünde ise hayatında belki ilk kez basketbolla
tanışmış insanlar, kulüp yöneticisi olarak o bahsettiğim emektarları yönetmeye soyunuyor veya soyunduruluyor...

Ömrünün en az 20-30-40 yılını basketbola vermiş insanları, birkaç saniye içerisinde;
tekrar ediyorum birkaç saniye içerisinde yönetici olan insanlar yönetmeye başlıyor. Antrenör olmak için 30 sene yönetici olmak için birkaç saniye.

İşte yanlış olan bu... Yani bir iş adamı veya hangi sektörde olursa olsun bir şirket profesyoneli; Aydın Örs’ün iyi koç olup olmadığına karar verip, Kerem Tunçeri transferiyle doruklara çıkıp, hakem Necip Kapanlı’nın kararlarına itiraz edip, basında Ahmet Kurt’un taraflı yazdığını söyleyebiliyor.

İşte adaletsiz olan, yanlış olan bu. Basketbolun temel sorunu da bu... Çünkü işler sıkışınca ne yapacağını bilecek, bagajında taşıdığı basketbol adına bir bilgi birikimi yok. Bu arada
kendini de bir anda ‘kurtarıcı’ olarak oyuncu menajerlerinin ağında buluyor.

Çetin Hocam eleştirmekle olmaz ne öneriyorsun diyorsanız? Genel menajerlik öneriyorum. Aynı NBA’de olduğu gibi. Ama buradaki gibi göstermelik olmayan... 1 yıllığına takımı emanet edip, geriye kalan her şeyi basketbolun içinden gelmiş bu insanlara teslim etmek.

Etik ve sportmenlik dışı herhangi bir durumla karşılaşmadan da onların işine karışmamak ve menajer diye koydukları adamı kendi sığ fikirlerinin ve tercihlerinin megafonu yapmamak...

İşte bütün mesele bu...

YORUMLAR

  • 0 Yorum