Costas Rigas

Costas Rigas


Koçlar ve hakemler

10 Nisan 2018 - 20:18

Bir önceki yazımda, EuroLeague hakem direktörüyken, koçlarla kurduğum ilişkilere
dair bazı şeyler yazmıştım. Göreve geldiğimde biri sezon başında, diğeri de normal sezonla
play-off’lar arasında olmak üzere iki farklı toplantı yapıyorduk.

İkinci toplantıda elimizdeki sonuçları değerlendiriyor ve sezonun kritik ve belirleyici kısmına hazırlanıyorduk. Şahsen, koçlarla olan diyaloğun basketbolun gelişmesinin temelinde
yatan faktör olduğuna inanıyorum.

Bu iki basketbol taktisyeni grup arasındaki bir fikir alışverişi. Koçlar ve hakemler, her iki grup da mükemmel değiller. Hakem kararlarının yüzde yüzü doğru olmadığı gibi, koç tercihlerinin tamamı da doğru değil. Bununla beraber, sahadaki farklı görevlerimiz; parkede oluşan
aynı olaya karşı farklı yaklaşımlar geliştirmemize sebep olabiliyor. İki insan arasında gerçekleşen bu diyalogda kimse kimseden üstün değil.

Bu diyalog; karşılıklı saygı, güven ve dürüstlüğe dayanıyor. Elbette oyuna saygı, her şeyden önce gelir. Hakemler ve koçlar, profesyonel insanlar ve benzer durumdalar.

KOÇ, HAKEMİ NASIL BASKI ALTINA ALACAĞINI BİLİR

Bir koç, parkedeki hakemi nasıl baskı altına alacağını iyi bilir. Onun hedefi takımını galibiyete götürmek. Oyuncusuna ve seyircisine örnek oluyor. Hangi hakemin daha
‘zayıf’ olduğunu iyi biliyor. Elbette saha dışında daha objektif bir insan olabilir. Ancak hakemler; aileler (altyapı maçlarında), taraftarlar, kulüp sahipleri ve kulüp sahipleri tarafından fonlanan medya tarafından baskı altına alınıyor.

Özellikle bu sonuncusuyla alakalı benim de tecrübelerim var. Kulübe yakın bir gazetenin
baş sayfasında “Aranıyor!” başlıklı bir yazıyla; özel hayatımın ve ailemin olaya dahil edilmesi hayatımın en çirkin tecrübesi olmuştu.

Aleyhlerinde çaldığım düdükleri içeren video derlemesi yaptıkları işlerin en basitiydi. Neyse ki böyle olaylar istisnai olarak kalıyor. Zira gerek kulüpler, özellikle de koçlar bunu onaylamıyor. Açıkçası insanlar, modern basketbolda yeri olmayan ayrıcalıklar ve kayrılmalar istediği için bu tip sıkıntılar oluşuyor. Biz, daha önceki yazımda da belirttiğim gibi; hakemlerin adil ve güçlü olmasını istiyoruz.

GELİŞİM İÇİN KARŞILIKLI SAYGI ŞART

Koçlarla iyi ilişkiler kurduğumuz dönemden önce, parkede oyuncular, koçlar ve hakemler arasında resmen bir savaş vardı. İzleyicilerin görmek istediği bu değildi; ancak oyuncular işi buraya çekiyordu. Bizler, bunun artık durması gerektiğine karar verdik. Gelişim için karşılıklı
saygıya ihtiyaç vardı. Ve çalışmalar neticesinde bugün gördüğünüz pozitif sonuçları elde ettik.

Elbette her şey tamamen harika değil. Antalya’da yaptığımız bir hakem kliniğinde en üst düzey hakemlerin dahi; koçlar, oyuncular ve kulüplerden ciddi anlamda etkilendiğine dair bulgular elde ettik. Hakemlere bu konuda tekrar tekrar telkinde bulunduk. Bununla
beraber bir noktaya daha değinmek istiyorum.

Koçların “Hakemler basketboldan iyi anlamıyor” söylemine... Bu kesinlikle doğru değil. Bana kalırsa, hakemler günden güne gelişerek basketbolun genel gelişimine ayak uyduruyor. Eskiden, hakemler basketbolun gelişim hızının bir adım arkasında kalmıştı evet bu doğru. Ancak bugün benzer bir durumdan bahsetmek mümkün değil.

OYUN HER ŞEYİN ÜZERİNDE...

Sonuç olarak, inandığım şey şu; oyun her şeyin üstündedir. Biz hakem dünyası da olaya böyle bakmalıyız. Herkesin saha içinde görevleri var. 1992’de Dream Team maçı yönetirken; bençteki o yıldızlar bana ismimle sesleniyordu. Bu bir saygısızlık mı?Hayır, bu basketbol kültürü. Oyun, her şeyin üstünde. Hiçbir koç, hakem, oyuncu veya kulüp sahibi oyunun üstünde değil.

Oyuncular şovunu, koçlar öğreticiliğini, hakemler de yöneticiliğini yapmalı. Herkesin yapması gerekeni bildiği bir ortamda spor mutlaka gelişecektir. Çok teşekkürler.

YORUMLAR

  • 0 Yorum