Battal Durusel

Battal Durusel


Eva'nın gözleri

10 Haziran 2018 - 10:15

2018 basketbol hayatımızın bir dolu çınarını zamana yenik bırakarak önümüzden aldı. Önce yaşam ve basketbol koçlarımızdan Mehmet Baturalp, ardından Cavit Altunay, Haydarpaşa'dan takım arkadaşım Nadir Akalın ve son olarak Beşiktaş'tan sevgili kaptanım Ünal Büyükaycan'ı sonsuzluğa uğurladık. Zaman akıp gidiyor, uçurumun kenarında fırtına ve heyelanlara direnen ağaçlar gibiyiz... Yapraklar ve dallar kopup giderken elimizde kalanlar sadece birkaç dost ve geçmişteki anılar. Kum saati çalışıyor, ters çevirsen de kum ve zaman akıp gidiyor. Nereye kadar bilinmez. 'Beyin kötü anıları zaman içerisinde siler, iyi anıları belleğinde tutar' demişti bir düşünür. 
 
Şimdi tutun elimi, buyrun Budapeşte'ye, Tuna Nehri'ne ve güzel Macar insanlarının yanına... 45 sene evvel 1973'te 18. Avrupa Şampiyonası elemelerini oynadığımız Macaristan Szombathely'e gidelim...

Polonya maçı öncesi ısınma için turnike atıyorduk. Pası verdim, başımı kaldırdım ve tribünde onu gördüm. Upuzun sarı saçları, uzun boyu, mini eteği ile gerçekten çok güzeldi. Yanında bir kızla tribünün ortasında bir yere oturdu. Baktığımı gördü ve uzun zamandır tanıyormuş gibi bana gülümsedi. Maç oynanırken bir molada yine göz göze geldik. Maçtan sonra bizden sonraki maçın devre arasında tanıştık. Beraber büfeden kola içtik. Szombathely'de grubumuzda ikinci olarak Avrupa 8'incisi olacağımız Barcelona'ya gitme hakkını kazandık. 

Son maçın akşamı koç Baturalp bütün takıma izin verdi. Ve Eva ile Tuna Nehri'nde yürüyerek Buda Tepesi'ne çıktık. Bana Küçük Ayı ve Büyük Ayı yıldız gruplarının bu tepeden ne kadar yakın gözüktüğünü anlattı. Benim az İngilizcem ve onun az İngilizcesi; belki de birbirimizi daha iyi anlamamıza yardım ediyordu. Bana isminin Adem ile Havva'dan geldiğini anlattı. Annesinin Amerika'da olduğunu, yakında kendisini de oraya aldıracağını söyledi. Beraberce şehrin en büyük restaurantına gittik. Kadınlı, erkekli en az 15 kişilik yuvarlak bir masaya oturduk. Hiç kimseyi tanımıyordum., konuşulanlardan hiçbir şey anlamıyordum. Ancak kendimi hiçbir zaman hissetmediğim derecede güçlü hissediyordum. Çünkü Eva'nın gözleri, gözlerimde ve sıcak yumuşak eli, ellerimdeydi. Gece ve muhabbet uzadı. Macarların  ünlü gulaş yemeği ve Tokai Şarabı herkesi rahatlattı. Sabahın ayazında Eva'yı evine gitmesi için otobüse bindirdim. Otobüs ve Eva gözden kayboldu ama gözleri ve sıcak yumuşak eli içimde kaldı.   

Şimdi geçkin yaşımda; belki de basketboldan tek kazancımızın, duyguların yoğun ve içten yaşandığı o günler ve o anlar olduğunu düşünüyorum. Bazen maddeleşen, kirlenen zamanımızda kendimi yenik ve yolumu kaybetmiş hissettiğimde Eva'nın gözleri, sıcak yumuşak elleri bana yıldızları gösterir ve yolumu buldurur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum