Battal Durusel

Battal Durusel


Dün ve bugün...

10 Nisan 2018 - 19:45

Günümüzün her şeyi maddiyata bağlayan koşulları basketbolu da profesyonelliğe itti. Oyuncu olduğumuz zamanlardaki az maddi; çok manevi duygular tamamen gitti ve para her şeye hakim oldu. Çocukluğumuzda basketbol oynamak için sadece okumamızı düşünen babalarımızdan yediğimiz azarlar, günümüzde velilerin çocuklarını elinden tutarak basketbol okullarına getirmesine dönüştü.

Milli takım ve kulüp takımlarımızda yoğun arkadaşlıklar ve sevgiler yaşanırdı. Rahmetli Hüseyin Alp herkesin sevgilisi idi.İTÜ Kaptanı Kemal Erdenay'ın uçaktan son derece korkan Alp'e, bindikten sonra koltuğunda büzülmüş oturan 2.15'lik dev adama, "Hadi şimdi konuşsana Arap" diye şaka tokatlarla saldırıları unutulmazdı.Milli takım seyahatlerinde o zaman Türkiye'de olmayan televizyonlardan herkes birer adet getirirdi.

Rahmetli Koca Dev Hüseyin Alp 2. televizyonu getirdiğinde gümrük memurlarının "Bu üçüncü oldu, olmaz" demelerine Alp'in "Hayır beyler o ben değildim, beni birisi ile karıştırıyorsunuz" demesi hâlâ kulaklarımda.

İzmir Akdeniz Oyunları'nda 2. olduğumuz şampiyonada sahayı çok iyi motive eden Amigo Sarı Yaşar bir Bulgaristan seyahatine, Federasyon Başkanı Solakoğlu tarafından ödül olarak getirilmişti. Maçlardan bir gün evvel ev sahibi Bulgarlar bütün takımlara kokteyl vermişti. Ertesi gün Yunan maçı vardı.

Koç Baturalp'in "Bulgar erik rakısı mastika tatlıdır ama adamı çarpar" ikazlarına rağmen; çok miktarda mastika içip kendinden geçip kollarda otele giden Amigo Sarı Yaşar'ın Baturalp'e "Ağabey ne olur yarın beni ilk beşte çıkar Yunanlılara 30 sayı atacağım lütfen ağabey" deyişini unutamam.

Evet o günlerin yol parasına oynadığımız basketbolda maddi olanaklar çok azdı; ancak manevi duygular son derece zengindi. Geçmiş senelerde Nicholas Cage ve Meg Ryan'ın
başrollerde oynadığı Melekler Şehri filmi beni çok etkilemişti. Filmin erkek melek kahramanı sevdiği kadın için ölümsüz hayattan vazgeçiyor ve ölümlü, fani hayata geliyordu. Ancak geçirdiği çok güzel bir gecenin sonunda kadın bir trafik kazasında ölüyor ve adam öylesine kalıyordu.

Filmin final sahnesinde bir melek arkadaşı eski melek şimdi fani adama, "Böyle olacağını bilsen ölümlü hayata geçer miydin?" diye soruyordu. Eski melek Nicholas Cage, "O dokunuş, o gece, her şeye değerdi, hiç pişman değilim, yine aynı şeyi yapardım" diye cevap veriyordu.

Bana da günümüzün paralar, evler, arabalar ile süslü salt profesyonel basketbolu mu; yoksa dünün az maddi son derece manevi basketbolu mu diye sorarsanız? Sizlere her şeye rağmen Spor Sergi'nin taş soğuk merdivenlerinden yorgun sırtımda malzeme çantam ile yağmur altında Harbiye'ye otobüse binmek için yürümeyi, cebimdeki üç kuruş parayı bir dost muhabbettinde harcamayı ve lirik yaşamı hiçbir şeye değişmeyeceğimi söylerdim.

YORUMLAR

  • 0 Yorum