Ahmet Kurt

Ahmet Kurt


Alkış

10 Şubat 2018 - 09:45

Biliyorum! Bugün bir Aydan Siyavuş yazısı yazmam gerekiyor. Hüzünlü, abartılı ve biraz da riyakar... Siyavuş’un basketbola neler verdiğini; hiçbir şey almadan nasıl uçup gittiğini anlatıp, ‘haydi bakalım’ demeyelim, ‘anısını yaşatmak ve geride kalan ailesine destek olmak için görev başına...’

Tamam! Diyeyim... Ama içim öyle söylemiyor ki. Kızgınım ona! Kadıköyspor’da yerime oyuncu transfer edip, bütün bir yaz bana işkence ettiği günlerdeki gibi kızgınım...

A Milli Takım kadrosunu açıklarken adımı okumadan gittiği; son anda omzumun üzerinden, “Şey. Onüçüncü olarak bir de Ahmet var” diyerek aşağıladığı an kadar kızgınım ona... Nasıl kızmayayım? Tam barışmışken çekip gitti yine.

Hep böyle yapardı zaten. Bir kelimeyi sorun edip, yıllarca küserdi bize. Aramaz, sormaz, konuşmazdı. Darüşşafaka’dan ayrılışından sonra da aylarca görüşmemiştik eski antrenörümle. Bu karşılıklı alınganlıklar o kadar çoğalmıştı ki neredeyse unutmak üzereydim Aydan Siyavuş ile dost olduğumu.

Keşke öyle kalsaydı. Şu Moskova seyahatinde bir araya gelip, yinelemeseydik anılarımızı. Daha kolay olacaktı onu son yolculuğuna uğurlamak...

Son yolculuk!.. Doğru ya, bu bir veda yazısı idi. Burada kavgaları değil, hoş anıları anlatmalı. Siyavuş’un antrenörlüğünü göklere çıkarmalıydım. Yapamadım! Haksız da sayılmam. Çünkü öldüğüne inanamıyorum Aydan Siyavuş’un. Sanki birazdan çıkıp gelecek ve Galatasaray’ın başındaki yerini alacakmış gibi geliyor bana.

Yalnız ben mi? Sanıyorum cenaze törenine katılan kimse inanmıyordu Aydan Siyavuş’un öldüğüne, ‘Kokteyl parti’ gibiydi cami avlusu. Birbirini çoktandır görmemiş eski dostların buluşma yeriydi sanki. Sağlık sorunları tartışılıyor, basketbol kurtarılıyor(!) iş görüşmeleri
yapılıyordu. Yani her cenaze törenindeki tablo tekrarlanıyordu.

“Keşke” dediğimi anımsıyorum kendi kendime, sanatçılardaki gelenek sporcularda da yerleşse; alkışlarla yolcu etsek birbirimizi. Bir jübile törenindeki gibi... Ne farkı var ki? Omuzlar üzerindesin; gidiyorsun, bitiyorsun.
Bir alkışın eksik...

Alkış! Biz spor adamları da en az sanatçılar kadar severiz alkış sesini. Neden birbirimizden esirgeyelim ki bu güzel jesti? Bir önerim var. Biz de bundan böyle alkışlarla uğurlayalım ve analım eski sporcularımızı, eski spor adamlarımızı...

Deneyelim isterseniz! Bir maçta Aydan Siyavuş için saygı duruşu yerine kuvvetli bir alkış isteyelim tribünlerden... Brrr! Tüylerim diken diken oldu. Duyar gibi oluyorum sesi: “Şimdi aramızdan ayrılan değerli basketbol adamı Aydan Siyavuş için bir alkış istiyoruz...”
Ve... Salon inliyor alkış sesiyle...

Eğer dua sesi duyuluyorsa diğer taraftan, bu ses de huzura kavuşturacaktır gidenleri...

NOT: 16 Ocak 1998 - Cumhuriyet Gazetesi - Ahmet Kurt’un ‘Basketbol Yorum’ köşesinden...

YORUMLAR

  • 0 Yorum