KAYIP

Bu EuroLeague sezonu, EL Yönetimi'nin de katkısıyla bir Tyler Honeycutt sezonuna dönüştürülmeli ve ırkçılığın tetiklediği şiddete karşı sesimiz yükselmeli.

KAYIP
08 Ağustos 2018 - 09:49
ALİ KONAVİÇ
 
Ülkemizde Anadolu Efes forması da giyen, son olarak Khimki formasıyla EuroLeague'de mücadele eden Tyler Honeycutt'ı geçtiğimiz günlerde kaybettik. Bir nefeste okunabilen bu haber cümlesi, aklımızın ve kalbimizin filtresinden aynı hızla geçmiyor. Basketbol camiasının özellikle Honeycutt'la aynı havayı daha yakından teneffüs etmiş bizlerin resmen boğazında kalıyor.
 
ABD cephesinden gelen ilk haber, evinde garip davranışlar sergileyen Honeycutt'ın annesini tedirgin ettiği; endişelenen annesinin de polisi çağırdığı yönündeydi. Hikâyeye göre olay buradan sonra şöyle gelişiyordu; polisi görünce sinirlenen Honeycutt havaya ateş açarak polislerden kaçtı ve akabinde bir barikat kurarak onlarla çatışmaya başladı. Bu çatışma neticesinde birkaç polisi yaraladı ve nihayetinde yakalanacağını anlayınca intihar etti.
Lafı fazla dolandırmadan, hepimizin aklına geldiğini düşündüğüm şeyi dillendirmek istiyorum; 'Biz bu filmi defalarca izledik.' Birleşik Devletler'de polis kurşunuyla öldürülen hemen her Afro-Amerikalı için bu hikâye veya varyasyonları zaten yazılıyor. Ya silah göstermiş oluyor ya da ilk kurşunu onun attığı iddia ediliyor. Her zaman yapılan bir şüpheli hareket ve 'kendi çevresi ihbar etti' vurgusu.
 
Neredeyse hiç değişmeyen bu senaryo, Tyler Honeycutt hadisesinde de karşımıza çıktı. Hoş buna hadiseden ziyade bir cinayet demek daha doğru olur zira annesi de üstüne basa basa oğlunun intihar etmediğini ifade etti. Kabul etmesi gerçekten çok güç ancak Honeycutt'ı böyle kaybettik. İşin kötü yanı en azından basketbol medyasının buna biraz eğilmesini beklerdim; ancak orada da bu işler fazlasıyla normalleştirilmiş olacak ki, 'Eski NBA oyuncusu öldü' başlığı altında 2-3 saat konuşulduktan sonra rafa kalktı.
 
Böyle bir kaybın arkasından neler söylenir, nasıl süslü konuşulur bilemiyorum ancak Honeycutt'ı medya günlerindeki ve maç sonu basın toplantılarındaki iyi enerjisi, sempatikliği ve alçakgönüllülüğüyle hatırlayacağım.
Annesi ciddi problemleri olduğunu ve Avrupa'ya dönmeyi istemediğini söylemiş; ancak biz Avrupa'da geçirdiği günlerde onu her zaman beğeniyle izledik ve bu basketbol ailesinin bir parçası olarak gördük. 
 
Bu sezon Khimki'de beraber oynadığı Stefan Markovic'in dediği gibi 'Keşke elimizden daha fazla şey gelseydi.' Onu yakından tanıyan Cedi Osman da 'Her zaman iyi bir takım arkadaşı ve onun ötesinde iyi bir adam' diyor Honeycutt için. Avrupa basketbol izleyicisi için gülen bir surat, oyuna renk katan bir atlet ve parkede olduğu her an formasının hakkını vermeye çalışan bir profesyoneldi.
 
Gerçekten böyle bir kaybın arkasından başsağlığı dileyip geçmek en doğrusu gibi; ancak bu kez bunu yapmak içimden gelmiyor. Öfke duygusu daha ağır basıyor ve bu işin toplumda doğru dürüst ses getirmemesi ağrıma gidiyor.
NBA oyuncularının önemli bir kısmının haberi olduğunu dahi düşünmüyorum; ancak kader birliği yaptıkları denizaşırı ABD'li basketbolcuların ve elbette hangi milletten olursa olsun tüm EuroLeague oyuncularının bu işe daha büyük tepki göstermesini bekliyorum. Bu EuroLeague sezonu, EL Yönetimi'nin de katkısıyla bir Tyler Honeycutt sezonuna dönüştürülmeli ve ırkçılığın tetiklediği şiddete karşı sesimiz yükselmeli. Tyler Honeycutt, huzur içinde uyu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum