Efsaneler Anlatıyor: Murat Yosmaoğlu

"1930’larda doğanların dönemine baktığımızda, üç tane önemli isim göze çarpıyor. Ankara’da Armağan Asena, İstanbul’da Cavit Altunay ve Yalçın Granit, Türkiye’de oynanan modern basketbolun temellerini atan isimlerin başında geliyor..."

Efsaneler Anlatıyor: Murat Yosmaoğlu
02 Aralık 2020 - 16:20 - Güncelleme: 02 Aralık 2020 - 16:25
BERTAN ERMAN
 
Geçtiğimiz ay, Türk basketboluna önemli katkılarda bulunmuş, Darüşşafaka ve Galatasaray’ın sembol ismi olmuş efsane isim Yalçın Granit, 88 yaşında aramızdan ayrıldı. Bunun üzerine, o dönemleri iyi bilen, çeşitli basketbol takımlarında yöneticilik yapmış Murat Yosmaoğlu, bizlere modern Türk basketbolunun temelini atan isimlerini anlattı. Yalçın Granit, Cavit Altunay, Armağan Asena… Hepsi birbirinden değerli isimlerdi. Saydığımız isimlerin ne kadar önemli olduklarını şimdi daha iyi anlayacağız.
 
Murat Yosmaoğlu, Yalçın Granit’in oğlu Ali Granit’in babasını anlattığı, “Adanmak” adlı kitabının o dönemlere ışık tuttuğunu söylerken, “Orada benim ilave edeceğim şey şudur; Yalçın Ağabey ne kadar değerli ise, onun kadar değerli isimlerden de bahsetmek istiyorum.” dedi ve bizi geçmişte bir yolculuğa çıkardı:
 
“Basketbolun popülerliği, futbol kadar eski değil. Şöyle ki, 1944’te Fenerbahçe’nin basketbol takımının kurulduğunu düşünürsek (Daha önceki yıllarda açılmış ve kapanmış) İstanbul’da Fenerbahçe-Galatasaray; Ankara’da Mülkiye-Harbiye-TED Ankara Kolejliler rekabetleri basketbolun popülerliğini arttırıyor.”

 

KENDİLERİNİN USTALARIYDILAR
 
Modern Türk basketbolunun temellerini atan isimlerin özelliklerinden bahseden Murat Yosmaoğlu, “Yalçın Ağabey’in dönemlerine döndüğümüz zaman; 1930’larda doğanların dönemine baktığımızda, üç tane önemli isim göze çarpıyor. Samim Göreç’i ben daha önceye koyuyorum. (1924 doğumlu) Onu da ayrı tutup, hikâyesi yazılacak bir isim. Ama Yalçın Ağabey döneminde, Ankara’da Armağan Asena, İstanbul’da Cavit Altunay ve Yalçın Granit, Türkiye’de oynanan modern basketbolun temellerini atan isimlerin başında geliyor.
 
Daha sonra Mehmet Baturalp, Önder Seden, Rüştü Yüce gibi isimler geliyor. Bu işler usta-çırak ilişkisi ile gider. Aslında, bahsettiğim üç isim; Armağan Asena, Cavit Altunay ve Yalçın Granit, kendi ustalıklarını kendileri yarattı. Armağan Ağabey, ABD’ye gidip basketbolu öğreniyor. Cavit Ağabey de Galatasaray Lisesi mezunuydu. Tıbbiye’de okuyordu ve lakabı doktordu. Son döneminde iki dersini vermiyor ve basketbol antrenörü oluyor. Kendisine sorulduğu zaman, “Ben basketbolu seviyorum, basketboldan para kazanmak istiyorum” diye söylemişti.


 
Cavit Ağabey de dünya literatürünü takip eden bir kişiydi. Hatta gençliğinde, kendi biriktirdiği para ile Avrupa’ya çıkan, orada gazete satarak bütün Avrupa’yı dolaşan ve buradan yabancı literatürü takip eden, Amerika’dan kitaplar getirten çok önemli bir isimdi. Onun en önemli çırağı Aydan Siyavuş idi. Kendisi, Aydan Siyavuş’a çok el verdi; Siyavuş da Altunay’ın elini bırakmadı.
 
Cavit Ağabey’in bir önemli özelliği de, bireysel gelişmelere önem verirdi. Kendisi fizyoloji ve anatomiyi bildiği için, bu ikisini beraber yan yana getirmişti. Teknik ile oyuncunun kondisyon gelişimini de öne çıkartmıştı.” şeklinde konuştu.
 
BİRBİRLERİNİ HİÇ KIRMADILAR
 
Murat Yosmaoğlu’nun en çok dikkat çektiği konu ise, Granit, Altunay ve Asena’nın birbirlerine karşı hiç kötü söz söylemedikleri oldu:
 
“Yalçın Ağabey tek başına çok değerli; ama bu isimler birbirleriyle rekabete girdi. Örneğin, Armağan Ağabey’in, Ankara’da yetiştirdiği oyuncular, İstanbul’a geldiğinde Türk basketboluna yön verdi. Çok önemli basketbol isimleri oldu. Armağan Asena’nın yetiştirdiği basketbolcular, Türk basketbolunda çok önemli şahsiyetlerdi. Bu isimlerin en önemli yanı da, belki de birbirleriyle arkadaşlıkları çok yoktu; ama hiç birbirlerini kötülemediler. Ben bu tarz durumlara çok şahit olmuşumdur. Birbirleri için en ufak bir söz söylediklerini duymadım.
 
Bu isimler, sosyal hayatta da rol modellerdi. Şimdi herkes  şöyle zannediyor; son dönemde iyi basketbolcular var ve kendilerinin çok iyi olduklarını biliyorlar. Zannediyorlar ki, en iyileri kendileri ama onlardan daha iyileri vardı. Onlar daha o zaman doğmamıştı. Bu işler öyle bir takımla veya bir kişi ile başlamadı. Bu bir süreçtir. Hayat da bir süreçtir, devinim
içindedirler.
 
Bu isimler Samim Göreç’ten 'etkilenmişler midir?' bilmiyorum; ama modern basketbolun temellerini ilk kendileri çalışarak, araştırarak yaratmışlardır. Bu isimlerin hepsi çok zeki ve çalışkan insanlardı. Bunları unutmamak gerekiyor. Başarının altındaki en büyük temeli budur.”
 
İlk başta Samim Göreç, daha sonra Yalçın Granit, Cavit Altunay ve Armağan Asena, akabinde Mehmet Baturalp, Aydan Siyavuş, Önder Seden, Fehmi Sadıkoğlu, Rüştü Yüce, ilerleyen dönemlerde ise Aydın Örs, Murat Didin, Halil Üner, Çetin Yılmaz ve daha niceleri… Türk basketbolu, bu isimlerden bizlere büyük bir miras. Bize de düşen, bu mirası korumak, geliştirmek ve ilerletmek…
 
Bu vesile ile aramızda olmayan Türk basketbol efsanelerini bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyoruz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum