Efsaneler Anlatıyor: Birtan Saka

"Mutlu sona ulaştığımız 1986-87 sezonunda tamamı altyapıdan gelmiş oyunculardan kurulu olduğu için beklenenden yüksek bir performans sergiledik. Biz de 7-8 senedir beraber oynayan oyuncular olduğumuz için, final serisinde bu çok fark etti."

Efsaneler Anlatıyor: Birtan Saka
01 Mayıs 2021 - 11:37
BERTAN ERMAN
 
1980’li yıllarda, İstanbul’da Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın kurduğu güçlü takımlar mutlu sona ulaşamadı. Eczacıbaşı, iki farklı jenerasyon ile bu dönemin başlarında ve sonlarında toplam 5 kupa kazanarak adından söz ettirdi. Galatasaray zirveleri hedefleyen ve 1989-1990 sezonunu da dahil edersek, toplam 3 kez mutlu sona ulaştı. Efes, adından yavaş yavaş söz ettirmeye başlamıştı. İşte o zamanlarda, kendi altyapısından çıkan isimler ve 2 yabancı oyuncu ile mücadele veren, İstanbul takımlarına kafa tutan bir Karşıyaka vardı.
 
O Karşıyaka, 1986-1987 sezonunda, Galatasaray’ın Three-Peat yapmasına izin vermemiş ve tarihinde ilk kez 1 Lig (Şu an Basketbol Süper Ligi) şampiyonu olmuştu. O kadronun gardlarından Birtan Saka ile 1980’lere bir yolculuk yaptık.
 
BİRLİKTE UZUN SÜRE OYNAMANIN AVANTAJI
 
1972 yılında, Karşıyaka Yıldız Takımı ile Türkiye şampiyonluğu yaşayan Birtan Saka, daha sonra yeşil kırmızılıların genç takımında forma giydi. 1979-1980 sezonunda A takıma yükselen Birtan Ağabey ile birlikte birçok isim, 1986-1987 sezonundaki şampiyon kadronun temelini oluşturuyordu.
 
Karşıyaka’da tüm Türk oyuncular, kendi altyapısından çıkmış ve onlarla birlikte Kaf Kaf’ta 5. sezonunu geçiren Melvin Lee ‘Baba’ Davis ile o sezon gelen John Wiley var; yani iki yabancı oyuncu. Birtan Ağabey, şampiyonlukta bu faktörün önemine dikkat çekti.
 
“O zaman yabancı sayısı 2 ile sınırlıydı. O yüzden Türk oyuncuları iyi olan takımların iyi yerlerde olma ihtimali çok yüksekti. Bir tek Galatasaray’da devşirme oyuncu vardı; Nihat İziç. Onunla birlikte Calvin Roberts ve Paul Dawkins ile 2+1 yabancı oyuncu olduklarını söyleyebiliriz. Bizde de Davis ve Wiley vardı.
 
Bizim Karşıyaka takımı da, tamamı altyapıdan gelmiş oyunculardan kurulu olduğu için beklenenden yüksek bir performans sergiledik. Biz de 7-8 senedir beraber oynayan oyuncular olduğumuz için, final serisinde bu çok fark etti. Şimdi diyeceksin; 'Normal sezonu kaçıncı bitirdiniz?' diye. Biz normal sezonu 2. sırada bitirdik. Beşiktaş 1. sırada bitirdi ama ilk turda Galatasaray’a elendi. Biz İTÜ ve Efes’i geçtik. Efes’i geçtiğimizde takımın özgüveni de arttı.
 
Galatasaray serisinde saha avantajını kullandık ve şampiyon olduk. O takımda sadece Türk oyuncular değil, Davis de bizimle beraber 5. sezonunu oynuyordu. Bizim takım uzun süredir bir arada oynayan oyunculardan kuruluydu. Taraftar faktörüydü vs. derken şampiyon olduk. Ondan sonra da lig birincisini; Beşiktaş’ı Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda neredeyse 20 sayı farkla yendik ve kupayı kazandık. O arada da Türk basketbolunda yıldız oyuncular sahneye çıkmaya başladı. Suat Olca ve Cihangir Başaran gibi isimler vardı bizde.”


 
AVANTAJ BİZDE OLSAYDI, EFES’İ YENERDİK
 
1986-1987 sezonu, Karşıyaka için ilk final deneyimi değildi. Türkiye’ye play-off sistemi ilk kez 1983-1984 sezonunda geldi ve o sezon Efes ile Karşıyaka finale kaldı. Bu sistemde ilk şampiyon Efes olmuştu. Kaf Kaf bu fırsatı kaçırmıştı. Birtan Saka, saha avantajının önemine burada da vurguda bulundu.
 
“1984’te, Efes’e finalde kaybetmiştik. Bir bakıma onun rövanşı oldu 1986-1987 sezonundaki yarı final serisi. 1984’te şöyle değişik bir durum vardı. Efes Pilsen acayip bir takımdı. Saha avantajı onlardaydı. Eğer saha avantajı bizde olsaydı, biz kazanırdık. Son maç İstanbul’da idi. Yoksa yenerdik. O zaman rövanşı almak güzel oldu tabii…”
 
Daha sonra Birtan Ağabey’e o dönem takımın en çalışkan ve en neşeli isimlerini sordum. “Bence, o dönem bizde en çalışkan, en iyi oyuncular Cihangir ve Suat idi Gerçekten ikisi de iyiydi. Cihangir bütün sezon iyiydi. Suat sezonun ortasında devreye girdi. İkisi de bizde Amerikalılardan önce parlayan oyunculardı. Davis’in zaten bir standardı vardı. Wiley de öyleydi ama Cihangir ve Suat hem gençti hem de ikisi de o sezon parladı. Herhalde o dönem takımda neşe saçan isimler Tuğrul (Taşkıngenç) ile bendim. (Bir gülümseme) İkimizi sayabilirsin” dedi. Keyifli bir an oldu.
 
UNDERRATED İKİLİ: DAVIS-WILEY
 
1980’li yıllarda, Türk basketbolundan önemli yabancı isimler geldi geçti. Calvin Roberts, Ron Haigler, Micheal Scearce, Billy Lewis, Paul Dawkins; 80’lerin sonlarında Pete Williams, Larry Richard, Larry Spriggs… Ama Karşıyaka’da 6 sezon forma giymiş Baba Davis ile şampiyonluk sezonunda gelen John Wiley’i de bu kervana katmak gerek. Birtan Ağabey de bu ikilinin hem Karşıyaka için hem de Türk basketbolu için ne kadar önemli olduğunu anlattı.
 
“Davis çok büyük bir karakterdi. O zaman 5 numara pozisyonunda en iyi oyunculardan biriydi. Birçok takım onu transfer etmek istedi; ama o bizde kalmıştı. Davis 6 sezon bizde oynadı. Bizden biri olmuştu. Çok iyi bir 5 numaraydı, tam bir 5 numaraydı. Fazla hareketli olmayan; ama pota altında çok güçlü bir oyuncuydu.
 
Wiley de o sezon bize geldi. Dışarıdan şutu olan, fundamentali iyi olan, tam bir 4 numaraydı, bazı maçları tek başına aldı diyebiliriz. Türkiye’de onlardan çok daha ünlü yabancı oyuncular vardı; ama onlar hem iyi oyunculardı hem de takım oyuncularıydı. Çok büyük katkıları oldu.”
 
Birtan Saka, daha önce birlikte oynadığı ve daha sonra antrenörlüğünü yapan, yeşil kırmızılı ekibin efsane isimlerinden Nadir Vekiloğlu hakkında da açıklamalarda bulundu. “Nadir Vekiloğlu iyi bir antrenördü ve oyuncuları çok sıkmazdı” diyen Birtan Ağabey, “Biz genç oyuncular olmamıza rağmen, stres altına girmezdik. Oyun sırasında oyunculara o serbestliği, rahatlığı verirdi. Zaten o da takıma büyük etki yaptı. Başarılı bir sezon geçirdi ve takımı şampiyon yaptı” şeklinde konuştu.


 
ŞARTLAR ŞİMDİ ÇOK DEĞİŞTİ

 
Karşıyaka, ikinci şampiyonluk için 28 yıl bekledi. 1986-1987’deki şampiyonluktan sonra ikinci peri masalı, 2014-2015 sezonunda yazıldı. Yüksek bütçelerle kurulan İstanbul takımlarına kafa tutan Kaf Kaf, bir kez daha zoru başarmıştı; ama arada uzun bir süre vardı. 1980’lerin sonlarından itibaren bütçelerin, harcanan paraların artması, bu ortamda İstanbul dışında, kendi çıkardığı isimlerle başarılar elde eden Karşıyaka’yı bir hayli zorladı. Birtan Saka da bu durumlar hakkında önemli
değerlendirmelerde bulundu.
 
“Basketbolda bütçeler çok büyüdü. İşin parasal kısmı büyüyünce, Karşıyaka yetiştirdiği genç oyuncuları kısa sürede sattı. Uzun süre elinde bulunduramadı. Kaya Peker gibi oyuncuları elinde tutamadı. Şampiyonluk geldikten sonra o yapı bozuldu. 2014-2015 sezonunda Karşıyaka, bütçesini makul seviyede yükseltti, Ufuk Sarıca’nın patlama dönemiydi. İyi oyuncular transfer etti. O dönemle Sarıca zamanı arasında geçen süreçte Karşıyaka, elindeki oyuncuları tutamadı. Bunun sebebi de piyasada bütçelerin çok yükselmesi diyebiliriz.”
 
Ve en çok merak ettiğim soruyu sordum. 1986-1987 Karşıyaka ile 2014-2015 Pınar Karşıyaka’ın karşı karşıya gelmesi durumunda kimin kazanacağını… İşte Birtan Saka’nın cevabı:
 
“Vallahi iki takım karşı karşıya gelse… Bir kere karşı karşıya gelemez. O takımda 5 tane yabancı oyuncu vardı. 5 yabancıya 2 yabancı tutmaz. Her dönemi ayrı değerlendirmek lazım. Bizim zamanımızda basketbol çok ağır oynanıyordu ve sertti. Çok ayrı dünyaların takımları. Futbolda Pele ile Messi gibi... Pele nasıl topu göğsü ile düzeltir, dizi ile indirir ve topa vururdu; biz de öyleydik. Şimdikiler çok farklı.
 
Bir kere daha çabuk oynansın diye 30 saniye yerine 24 saniye oldu şut süresi. Bizim zamanımızda 30 saniyeydi. Bu soruya şöyle cevap vermek lazım; böyle bir soruya cevap veremeyiz. Çünkü şartlar çok değişik, yabancı sayıları fazla…”
 
Birtan Ağabey sohbetin kapanışında tekrar şampiyon oldukları 1986-87 sezonuna değindi... “Netice itibariyle, aslında o şampiyonluğun geleceği 1984’teki finalden sonra belli oldu. Tabii ki, şampiyonluktan bir sene sonra bizden 1-2 oyuncu gitti. Düzen bozuldu. Paralar çok yüksekti. Bana da kaç tane transfer teklifi geldi ama gitmedim. Aşağı yukarı herkes gidebilirdi yani.
 
O sene ligde garip garip yenilgilerimiz vardı. Ankara’da Şekerspor’a kaybetmiştik. Biz o havayı play-off ile beraber yakaladık. 2015’te de öyle oldu. O havayı yakalayınca, bir de Karşıyaka’yı taraftarla birleştirdiğin zaman, alıp başını gidiyorsun. Bir de 2015 yılından daha mükemmeldi o şampiyonluk kutlaması. Hiç unutamam. Naldöken’den Karşıyaka’ya girememiştik yani. O kadar muhteşem bir coşku vardı.” 
 
Duygulanmamak elde değil. Her iki dönem çok farklı; ama temeline bakınca, Karşıyaka’nın hem 1980’lerde hem de son yıllarda vermiş olduğu mücadele birbirine benzer. Türkiye’de birçok şeyin merkezi İstanbul ve yatırımların büyük bir çoğunluğu da İstanbul’da yapılıyor. Ben, Anadolu’nun da İstanbul seviyesine gelmesini isteyenlerden biriyim. Karşıyaka, açık ve net bir şekilde bunun mücadelesini veriyor ve Birtan Saka da 1980’lerde Kaf Kaf’ın verdiği bu mücadelenin önemli isimlerinden biriydi. Bir Karşıyaka tezahüratında denildiği gibi: “Başkaldırdı, boyun eğmedi Karşıyaka’nın gençleri.”
 
TİPLEME
- En beğendiğiniz koç?

- Nadir Vekiloğlu
- En beğendiğiniz oyuncu?
- Levent Topsakal
- En iyi 5'iniz?
- Levent Topsakal, İbrahim Kutluay, Erman Kunter, Mehmet Okur, Efe Aydan
- En zorlu deplasman? 
- Beşiktaş
- Tek kelime ile Karşıyaka...
- Hayatım
 
BİRTAN SAKA

Doğum tarihi: 9 Ocak 1963
Boy: 1.88m.
Pozisyon: Oyun kurucu
 
KARİYERİ

Karşıyaka (1980-1990)

YORUMLAR

  • 0 Yorum