Tankut Turnaoğlu: ABD'nin sırrı okullu çocuklar

P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Tokyo'da hem erkekler hem de kadınlarda altın madalya kazanan Amerika Birleşik Devletleri'nin istikrarını şöyle özetledi:  "ABD’nin basketboldaki başarısı çok eski yıllara dayanıyor, dolayısıyla oturmuş bir sistemleri olduğunu söyleyebiliriz. Öğrenim ve spor yaşamının bir arada yürütüldüğü, profesyonel kariyerlere atılmadan önce kazanılan tecrübelerin ileriki yıllarda büyük önemi bulunuyor. Başka bir deyişle sistemin önemli bir paya sahip olduğunu söyleyebilirim" diyor.

Tankut Turnaoğlu: ABD'nin sırrı okullu çocuklar
02 Eylül 2021 - 11:22
RÖPORTAJ: TOLGA YENİGÜN
 
Olimpiyat heyecanını geride bırakmamızın ardından, hem Olimpiyat Oyunları'na hem de milli sporcularımıza büyük destek veren Procter & Gamble Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu ile bir araya gelerek, başta tutkuyla bağlı olduğu basketbol olmak üzere, spora verdikleri katkı ve milli sporcularımızın başarısını konuştuk. 
 
Özellikle Olimpiyat Oyunları'na katılan kadın sporcu sayımızın artmasına sevindiğini söyleyen Turnaoğlu, ABD'nin hem kadınlar hem de erkeklerdeki altın dominasyonunu, eğitim ve sporu birlikte yürüten sağlıklı sistemlerine bağlarken, 92 Barcelona Olimpiyatları'ndaki Dream Team'in performansını da hâlâ unutamadığını söyledi. Tokyo'da özellikle Luka Doncic ve Patty Mills'i ilgiyle takip ettiğini belirten Tankut Turnaoğlu'nun keyifle okuyacağınız röportajı şöyle...
 
Tolga Yenigün: Pandemi gölgesi altında 1 yıl rötarlı gerçekleşen 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nın nasıl geçtiğine ilişkin görüşünüz ve bu önemli organizasyona Procter & Gamble'in verdiği önemli destek ile başlasak...
 
Tankut Turnaoğlu: Procter & Gamble olarak günümüz dünyasında, insanı veya çevreyi olumsuz etkileyebilen sorunlara şirketlerin artık tepkisiz kalamayacağına, markaların da kurumsal vatandaş olarak sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Bugün markalarımızla yaşamlarına dokunduğumuz 5 milyar insan da dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek istiyor, dolayısıyla tüketicilerimizin bizden de bu yönde bir beklentisi bulunuyor. 
 
Bu nedenle biz de “Marka/Şirket Amacı” kelimelerini dile getirip geri çekilmiyor, markalarımız ve ürünlerimizle tüketicilerin yaşamlarına dokunuyor, faaliyet gösterdiğimiz ülkede insanlar ve dünya için üstün kalite ve değere sahip inovatif ürünler yaratarak, yaşamları iyileştirerek gerçekleştiriyoruz. Tabii ki ama bunu yalnızca ürünlerimizle değil, kurumsal vatandaşlık vizyonumuz çerçevesinde topluma katkı sağlayan programlarımızla da gerçekleştiriyoruz.
 
P&G olarak bizim “amacımız” kurumsal vatandaşlık başlıklarımız ile büyümek; böylece yarınlara daha yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz. Bu alanında özellikle eğitim, sağlık ve spor odaklı projelerimizle çocukların ve gençlerin özgüven gelişimine destek olma konusunda etkin bir rol oynuyoruz.
 
Projelerimizin odağında bulunan bir diğer konu ise projelerimizin sadece o günü değil, geleceği de iyileştirebilecek etkilere sahip olması. Spor ise bu amacımız doğrultusunda araçlarımızın başında geliyor. Çünkü P&G olarak sporun sadece bedensel değil aynı zamanda ruhsal ve zihinsel gelişimi de desteklediğine gönülden inanıyor ve daha sağlıklı ve mutlu bir toplumun spor yapmakla yakından ilişkili olduğunun altını çizmek istiyoruz.
 
Bu nedenlerle biz, Türkiye’de ve dünyada uzun soluklu projelerimiz ve sponsorluklarımızla spora destek vermeyi sürdürüyoruz. Bugün Orkid, Gillette, Head&Shoulders, Ariel gibi markalarımızla birlikte iyi bir takımız ve markalarımızdan aldığımız güçle spora, sporculara ve çocuklarını spora yönlendirmelerini istediğimiz ailelere destekte birbirimizi tamamlıyor ve sporun yaygınlaştırılmasını sağlıyoruz. 


 
BASKETBOLDAN ALTERNATİF SPORLARA KADAR DESTEK VERİYORUZ
 
Türkiye’de basketboldan futbola ve alternatif spor dallarına kadar her alanda sporu destekliyoruz. Hatta spora desteğini bu kadar geniş bir alana yayan ve sporun yaygınlaştırılması için çabalayan Türkiye’de belki de tek şirketiz. Bundan da çok büyük bir mutluluk duyuyoruz. İşte bu anlayışımız nedeniyle spora destek oluyor, teşvik ediyor, örnek olacak sporcuları topluma tanıtarak rol modelleri sunuyoruz.
 
Tabii P&G birçok spora dalına, sporcuya veya organizasyona sponsor; fakat biz sporun sadece belirli branşlardan ibaret olmadığını biliyoruz. Yani çizginin dışına çıkarak sporun her dalında olmaya da özen gösteriyoruz. Bu anlayışımız doğrultusunda global Olimpiyat sponsorluğumuz 2012 yılında Londra Olimpiyatları ile başladı. 
 
Türkiye’de ise 2014 yılında değerli paydaşımız Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile birlikte Olimpik Anneler projemizi hayata geçirdik. 2014, çünkü o yıllarda 2020 Olimpiyat Oyunları’nın ev sahipliği için Türkiye de kısa listedeydi ve biz de bu oyunları hedefleyerek harekete geçtik. Tabii ki Olimpik Anneler ile her ne kadar Olimpik sporculara destek olsak da projemizin kalbine sporcularımızın annelerini yerleştirdik. 
 
Çünkü çocuğun hayatındaki en önemli figür anne ve eğer annelerimizi desteklersek, önyargılarını kırmalarına katkıda bulunur ve yüreklendirirsek, çocuklara ve gençlere en büyük desteği sağlayacağımızı biliyorduk. 
 
Buradan hareketle “Çocuğuna spor yaptıran her anne Olimpik Annedir” dedik ve çalışmalarımıza başladık. Bu kapsamda 2014 yılında Türkiye’nin ilk 'Spor Kültürü Araştırması'nı düzenledik, ilerleyen yıllarda bunu tekrarlardık ve gelişimi gözlemledik. 
 
Örneğin düzenli spor yapma oranı 10 çocukta 2’den 3’e çıktı. Burada devlet ve sivil toplum alanındaki eforların yanı sıra bizim P&G olarak katkımızın çok büyük olduğunu düşünüyor ve bundan da gurur duyuyoruz. Yine düzenli olarak spora başlamadan önce ebeveynlerin yaptığı araştırmalarda ciddi oranda artış gözlemliyoruz. 
 
Branş bazında değişim olmakla birlikte yüzde 7’den 71’e giden geniş bir aralıkta ebeveynler çocukları spora başlamadan araştırma yapmaktalar. Bir diğer örnekse, 2014’te de 2019’da da erkek çocuklarımızın spor denilince akıllarına ilk gelen veya en çok yaptıkları sporun futbol olurken 2019 araştırmamızda futbolun ardından gelen diğer branşlarımızın oranında artış görülüyor. Veya 2014 yılında kız çocuklarımız sırasıyla yüzde 6 yüzme, yüzde 4 bisiklet, yüzde 3 voleybol ve yüzde 3 koşuyla ilgilendiğini söylemiş. 
 
2019 yılında ise çocuklarımızın yüzde 14’i yürüyüş, yüzde 11’i su sporları, yüzde 7’si bisiklet, yüzde 6’sı basketbol, yüzde 5’i koşu, voleybol ve jimnastik yaptığını belirtmiş. Dolayısıyla sonuçlara baktığımızda sadece spor yapan çocukların oranının arttığını değil, aynı zamanda yapılan branşlarda da çeşitlenme görüyoruz. Artan bu branşlar ise Olimpik branşlar.
 
Tabii ki projeye başladığımız zaman annelere ulaşmak gerektiğini biliyorduk. Bu nedenle çeşitli seminerler gerçekleştirdik ve burada 24 binden fazla anneye ulaştık. Onları, çocuklarını nasıl “doğru spora” yönlendirebilecekleri konusunda bilinçlendirmeye çalıştık. 
 
Hatta ‘Nasıl Olimpik Anne Olurum’ diyen anneler için de bir video hazırladık. Tüm bunların ardından da 2017 yılında 30 sporcuya ve annesine desteğimizi açıkladık.
 
Yola 30 sporcuyla başladık çünkü 2017, P&G’nin Türkiye’deki 30’uncu yılına denk geliyordu. Biz de bunu böylesine önemli bir destekle kutlamak istedik. Bugün ise Türkiye’deki 34’üncü yılımızda 34 sporcu ve annesine maddi ve manevi destek oluyoruz.
 
Bu sporcularımız arasından 29’u Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları için vize almaya hak kazanmıştı. Bu çok yüksek bir istatistik olmasına rağmen bize mutluluk veren diğer bir gelişme de kafilemizin 14’ü yani yarısının kadın olmasıydı. Biz hayatın her alanında eşitliği önemseyen ve bunun için önemli çalışmalar yapan bir şirketiz. 
 
Aslında Olimpiyat Oyunları’na verdiğimiz gururlu desteğimizin bir nedeni de bu, çünkü farklılığınız ne olursa olsun, Olimpiyat Oyunlarında bunun hiçbir önemi yok ve siz ancak yeteneğinizle ön plana çıkabilirsiniz.
 
Bu nedenle P&G, globalde Olimpiyat Oyunları’nın en büyük 8 sponsorundan biri ve bu kapsamda biz de P&G Türkiye olarak ülkemizde Olimpik Anneler projemizi gururla sürdürüyoruz. Tabii ki tüm bunların üstüne Tokyo 2020’de sporcularımızın elde ettiği başarılar ise bizleri bir kez daha gururlandı.
 
Olimpiyatlara katılmak çok önemli bir başarıyken sporcularımız 2 Altın, 2 Gümüş ve 9 Bronz madalya ile döndü. Aynı şekilde ülkemiz adına da çok önemli başarılar elde ettik, daha önce alınmamış kategorilerde madalyalar elde ettik, tarihin en fazla madalyasını bu Oyunlar’da kazandık.

 
KADINLAR SPORCULARIMIZIN ARTMASINDAN GURUR DUYUYORUZ
 
T.Y.: Sizin de belirttiğiniz gibi 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz madalya ile tamamlayan Türkiye'nin, madalya rekoru kırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
T.T: Olimpiyat kafilemiz bu Oyunları’da çok çeşitli başarılar elde etti. Hatta aldığımız madalya sayısıyla, çok üstün performanslar sergilediğimiz 1948 Olimpiyat Oyunları’nı dahi geride bıraktık. Aynı şekilde aldığımız madalya kategorileriyle de bu yıl pek çok ilklere imza attık. 
 
Tabii ki madalyaları veya sıralamaları konuşsak da bizi Tokyo 2020’de memnun eden diğer bir gelişme kafilemizdeki kadın - erkek dağılımı oldu, kota almaya hak kazanan toplam 108 sporcumuzun 50’si kadındı. Dolayısıyla Tokyo 2020, Türkiye’nin hem büyük başarılara imza attığı hem de eşitlik adına önemli atılımlar sergilediği bir Olimpiyat Oyunları oldu. Biz de bundan gurur duyuyoruz.


 
VOLEYBOLCULARIMIZI EMEKLERİ İÇİN KUTLARIM
 
T.Y.:
Erkek Basketbol Milli Takımımız, Kanada'daki elemeleri geçemeyince takım sporlarında sadece Voleybol Milli Takımımız Olimpiyatlar'da yer aldı... İlk kez gruptan başarıyla çıkmayı başaran ay yıldızlı kızlarımızın, Türk halkından alkış alan mücadelesi için neler söylersiniz?
 
T.T.: A Milli Kadın Voleybol Takımımıza olan desteğimizi Orkid markamızla 2003 yılında başlattık, yani P&G olarak voleybolun çok uzun yıllardır destekçisi olduğumuzu söyleyebilirim. 
 
Takımımızın Tokyo 2020’de elde ettiği başarılar kadar başarı yolculuğu da tüm Türkiye’ye büyük heyecan yaşattı, mücadeleleri gurur verdi. Dolayısıyla tüm takımımızı verdikleri mücadele ve emekleri için tebrik ediyorum.


 
RÜYA TAKIM'IN PERFORMANSINI UNUTAMIYORUM

 
T.Y.: Basketbola olan sevginiz ve ilginiz tüm camia tarafından biliniyor... Bugüne kadar gerçekleşen Olimpiyatlar arasında sizin için en özel olanlar hangileriydi ve bu organizasyonlara damga vuran yıldız isimler kimlerdi?
 
T.T: Aslında buna çok farklı örnekler verebilirim; ama yakın zamanda Chicago Bulls’un efsane koçu Phil Jackson’un Kutsal Çemberler kitabını okudum. Ve bana 90’ları hatırlatan bu kitap aklıma geldikçe de ABD’nin Rüya Takımını heyecanla anımsıyorum. Jordan, Bird, Pippen, Malone, Magic Johnson, Drexler, Barkley, Ewing ve şu an aklıma gelmeyen diğer isimler… Yani basketbol özelinde en unutulmaz Olimpiyat anılarımdan biri, bu Rüya Takımı bir arada görebilmekti. 
 
ABD'DE ÖĞRENİM VE SPOR BİRLİKTE YÜRÜYOR 
 
T.Y.: Tokyo'da basketbolda ABD, hem kadın hem de erkeklerde şampiyonluğa ulaştı. Bu önemli ama beklenen başarı için neler söylersiniz? Bu büyük başarılarda en büyük pay kimin ya da kimlerindi?
 
T.T.: ABD’nin basketboldaki başarısı çok eski yıllara dayanıyor, dolayısıyla oturmuş bir sistemleri olduğunu söyleyebiliriz. Başarılarını ise tek bir paya bağlamak pek mümkün olmasa da üniversite düzeyindeki turnuvalara verilen özen ve değerin bunda önemli bir payı olduğu su götürmez bir gerçek. 
 
Bugün baktığınızda NBA’da mücadele eden birçok sporcu, daha üniversite yıllarında mücadele ederken kendini göstermiş, önemli tecrübeler kazanmış ve fiziki bir kondisyonu sağlamış oluyor. Bu da gelecek profesyonel kariyerleri için kendilerine çok büyük avantaj sağlıyor. 
 
Dolayısıyla öğrenim ve spor yaşamının bir arada yürütüldüğü, profesyonel kariyerlere atılmadan önce kazanılan tecrübelerin ileriki yıllarda büyük önemi bulunuyor. Başka bir deyişle sistemin önemli bir paya sahip olduğunu söyleyebilirim.


 
JAPONYA BÜYÜK BİR BAŞARIYA İMZA ATTI

 
T.Y.: Kadınlarda ev sahibi Japonya'nın finale yükselmesini nasıl yorumlarsınız? Japonya'dan böyle bir başarı bekliyor muydunuz?
 
T.T.: Aslında Japonya sadece finale yükselmedi, aynı zamanda ilk defa bu dalda madalya kazandı. Bu kendileri için çok önemli bir başarı. Tüm maçları doğrudan takip edemesem de çeyrek final maçını son saniyede attıkları sayıyla kazandıklarını biliyorum. Yani başarı yolculuklarındaki vazgeçmeme azmini görüyorsunuz.
 
Bununla birlikte finalde karşılarına çıkan ABD takımının ise bu alandaki başarısı ve takım tecrübesi çok bilinen bir gerçek. Büyük bir başarıya imza attıklarını düşünüyorum.
 
DONCIC İÇİN SÖYLENECEK ÇOK SÖZ YOK!
 
T.Y.: Tokyo'da çok önemli işler yapan Luka Doncic, Brezilyalı Oscar Schmidt'in 55 sayı rekoruna da Arjantin potasına bıraktığı 48 sayı ile yaklaştı. NBA'de de inanılmaz işlere imza atan Doncic'in Olimpiyatlar'daki üstün performansı hakkındaki düşünceleriniz?
 
T.T.: Luka Doncic’in başarısına ve performansına söyleyebilecek fazla bir şeyimiz yok sanırım. Kendisi sadece Olimpiyatlarda değil son NBA Play-Off’larında da üstün bir performans sergiledi, çok güzel istatistikler elde etti. Zaten baktığınızda da onun tüm bu başarıları, takımı Mavericks’te üst seviye bir kontratla takdir edildi.
 
PATTY MILLS'İ HEYECANLA TAKİP ETTİM

 
T.Y.: Olimpiyatlar'ın basketboldaki önemli ülkelerinden Avustralya'nın sonunda kazandığı bronz madalya için neler söylersiniz?
 
T.T.: Avustralya büyük bir iş başardı. Tarihte ilk kez bu dalda madalya kazandılar ve bunu da Slovenya gibi, Doncic’li bir takıma karşı elde ettiler. Tabii Luka Doncic’i anmışken Avustralya için de Patty Mills’ın üstün performansını kesinlikle es geçemeyiz. 42 sayı. Sergilediği başarılı performansı heyecanla takip ettim. 



DE COLO ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENDİ
 
T.Y.: Bu arada Fenerbahçe Beko'da Fransız Nando De Colo, Alman Danilo Barthel, Çek Jan Vesely ve İtalyan Achille Polonara'nın Olimpiyatlar'da boy göstermesi için düşünceleriniz nelerdir? Burada finalist Fransa'da önemli işler yapan De Colo'ya da ayrı bir parantez açmanızı istesek...
 
T.T.: Olimpiyatlar birçok spor dalında olduğu gibi basketbol için de çok kaliteli bir turnuva niteliği taşıyor. Normal şartlarda karşı karşıya gelmesi çok zor olan oyuncular, böylesine büyük bir organizasyon sayesinde birbirlerine karşı mücadele edebiliyorlar. 
 
Bu da farklı sistemlerin ve kültürlerin bir arada nasıl işleyebileceğine güzel bir temsil oluyor. Aynı zamanda onlar için de önemli bir tecrübe tabii ki. De Colo için de rahatlıkla söyleyebilirim ki Fransa’nın başarı yolculuğunda kendisi önemli roller üstlendi. Özellikle yarı final maçında attığı 25 sayıyla ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Kendisiyle ve tüm oyuncularımızla gurur duyuyoruz.
 
YENİ PROJELERİ DE HAYATA GEÇİRECEĞİZ
 
T.Y.: P&G olarak 2024 Paris Olimpiyatları'nda da sponsorluğunuz devam edecek mi? Uzun vadeli planlarınızdan da bahseder misiniz?
 
T.T.: P&G, yılın başında Olimpiyat Oyunları’na olan global desteğini 2028 yılına kadar uzatacağını duyurdu. Yani sadece 2024 Paris değil; 2022 Pekin, 2026 Milano ve 2028 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nın da sponsorları arasında yer alacağız. 
 
Türkiye’de ise Olimpik Anneler gibi projelerimizle sporcularımıza desteğimizi sunmaya devam edeceğiz. Tabii ki her ne kadar şu an açıklayamasam da sadece bununla kalmayacağımızı, yeni projeleri de hayata geçireceğimizi söyleyebilirim.


 
PANDEMİ DÖNEMİNDE OLD SPICE İLE ANADOLU EFES'E SPONSOR OLDUK
 
T.T.: Son olarak basketbol özelindeki sponsorluklarınızla ve planlamalarınıza ilişkin bilgi alabilir miyiz?
 
T.Y.: Basketbol, P&G’nin farklı markalarıyla destek olduğu bir spor branşı. Örneğin bugün Head & Shoulders ile Türk basketboluna destek veriyoruz. Tabii basketbola desteğimiz sadece Head & Shoulders’la sınırlı değil. 1997 yılında Türkiye pazarından çıktıktan sonra bu yıl ülkemize tekrar getirdiğimiz Old Spice markamızla Anadolu Efes Spor Kulübü’ne sponsorluğumuzu açıkladık, üstelik bunu pandemi döneminde hayata geçirdik.

YORUMLAR

  • 0 Yorum