Space Jam: Larkin

Murat Murathanoğlu, "İnanılmaz bir ritim yakalayan Shane Larkin, Space Jam filmindeki gibi basketbol özellikleri olan bir hâl aldı, 'korona sonrası nasıl konsantre olacak?' o önemli" derken; Bilgin Gökberk ise 49 sayı ile EuroLeague rekorunu kıran hünerli ABD'linin korona'dan en çok etkilenen basketbolcu olduğunu söyledi.

Space Jam: Larkin
06 Haziran 2020 - 12:28
Bazı isimler özel olur. Herkes zirveye çıkamaz ama onlar inanılması güç sayılara ulaştılar. Wilt Chamberlain, Michael Jordan, Erman Kunter, Zeljko Obradovic… Spor medyasının duayen isimleri Bilgin Gökberk ve Murat Murathanoğlu, basketbolda kırılan rekorları ve günümüzdeki olasılıkları konuşurken, birçok konuda aynı düşüncedeydi.

- Wilt Chamberlain günümüzde oynasaydı, bir maçta 100 sayı atabilir veya 55 ribaunda ulaşabilir miydi?

B.G.:
Bugünün basketbolunda Chamberlain değil, hiçbir oyuncu atamaz. Şartlar değişti, basketbol değişti. Chamberlain, döneminin en özel oyuncusuydu. Fiziğiyle, şutör özelliğiyle; ama bugün Avrupa'yı geçtim; NBA'de bile o kadar sayı attırıp, o kadar ribaund aldırmazlar. Artık savunma öne çıktı, o sayılar atılmaz. 55 ribaund bu devirde zor, hatta imkânsız.

CHAMBERLAIN BUGÜN YİNE MVP OLURDU!

M.M.:
Wilt Chamberlain ile ilgili en büyük yanılgılardan bir tanesi, şutunun olmamasıdır. O zamanlar antrenörlerin basketbol anlayışı, o boyda oyuncuları mümkün olduğu kadar potaya yakın oynatmaktı. Bu nedenle Lakers’a gelene kadar Chamberlain hiç şut kullanmadı. Lakers’ta Nowitzki’nin hareketine benzer geri giderek, tek ayak üstünde potalı atardı. Şutu vardı ve çok yüksek yüzde ile sokardı.

Konuşmama böyle başlamamın sebebi, Boston Celtics ile oynanan bir play-off maçı öncesinde gözdağı vermek için Boston antrenmanı bitmek üzereyken sahaya erken çıkıyor. Bu arada Tom Heinsohn; Boston Celtics’in Hall Of Fame uzunu, olayı şöyle anlatıyor yıllar sonra:

“Chamberlain yarı sahadan 25 tane şut çekti. Topu atmadı, normal şut çekti. 23’ünü baskete çevirdi.” Yani, şu anda 3 sayı atışıyla ve Anthony Davis gibi uzunlara tanınan serbestlikle Chamberlain’ın ne yapacağını ben açıkçası kestiremiyorum. 100 sayı atması kolay olmaz; ama çok skorer ve ribaundcu olurdu diye düşünüyorum. Aynı sezonda ligin hem sayı hem de ribaund kralı olabilirdi. O kadar önemli bir atletti.

Chamberlain'in çok fazla görüntüleri olmayabilir; ama savunma ribaundunu alıp tam saha dribbling ile gelip pozisyonu kendi bitirdiğini... Ya da köşedeki şutörü gördüğünü, 3 saniyeye o hızla girerken bile vücut kontrolünün ne kadar önemli derecede iyi olduğunu, şahsen izlemiş biri olarak Wilt Chamberlain her zaman All-Star seviyesinin üstünde, MVP adayı olarak oynardı diye düşünüyorum.



ÇÜNKÜ OYUNA SİYAHİLER DAHİL OLDU

- NBA'deki rekorlara bakılınca genelde 60'lar ve 70'ler de kırılıyor, günümüz basketbolu ile kıyaslarsak en önemli sebep neydi?


B.G.: O dönemi çok iyi hatırlıyorum... Batur Abi'nin Türkiye'de kurduğu ilk altyapı ve ben de o takımdaydım. Herkeste fundamental hastalığı vardı. 60'ların sonunda potasız sahada 3 ay idman yaptık, neredeyse herkesin Magic Johnson kadar fundamentali vardı! O dönem yedikleri yemekten, içtikleri sulardan olsa gerek özel oyuncular çıktı. İyi ki de çıktı! Bu oyunun temelinde Chamberlain, Magic, Jordan vs gibi yıldızlar var.

M.M.: Bunda siyahi oyuncuların basketbola dahil edilmesinin, üzerlerindeki kısıtlamanın kalkmasının çok önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum. O zamanlar, 80’lere kadar çok fazla savunma yapılmıyor. Hatta 70’ler, birçok kişiye göre NBA’in kara 10 yılıdır. Herkes bireysel istatistikler peşinde, oyuncuların büyük bir bölümü uyuşturucu kullanıyor… Ama birinci sebep olarak kural değişiklikleri ve siyahi oyuncuların dahil olması diyorum.

B.G.: Nereden aklıma geldiyse Bob Cousy vardı Boston'da mesela. Guard pozisyonunda oynuyordu, Batur Abi ile aynı yaşlardaydı. Batur Abi'nin hayranlık duyduğu bir oyuncuydu. Onun bantları arada bir Batur Abi'nin eline geçerdi. İnternet yok, iletişim yok. 2 dakikalık bantlar hayatımızı değiştirirdi.

Batur Abi, Bob Cousy'den öğrendiklerini o yaşlarda bize öğretmeye çalışırdı. Onun driplinglerini, stop jump shot'larını, underhand'lerini yapmaya çalışırdık. Herkes öğrenmeye açtı ve o dönemden sonra en fantastik oyuncular o yıllarda yetişmeye başladı.

OYUN GUARDLARA KAYDI

- Günümüzde rekorlar pivotlardan, guardlara mı kaydı?

B.G.:
Oyun sistemleri değişti basketbolda. Artık bu oyun 1-2-3 numaralara kaydı.

M.M.: Pivotlardan guardlara kalmasının sebebi, 3 sayı atış kuralının gelmesidir. Antrenörlerin basketbola bakış açısının değişmesidir. Strech 4, strech 5… Daha önce de şut atan uzunlar vardı; ama hiçbir zaman bir strech 4 veya 5 gibi kullanılmıyordu. Herhalde bu değişiklik, esasında Dirk Nowitzki ve hatta bizim Memo’yu (Mehmet Okur) oraya koyabilirim. O yıllarda bir strateji olarak kullanılmaya başlandı. Utah’ın Memo’yu kullanış şeklini hatırlarsak, Carlos Boozer’ın post up oyununun, yardım gelmeden 1’e 1 oynanabilmesi için ve tabii ki pick&pop oyununda, Jazz'ın çok önemli bir silahıydı.



KORONA EN ÇOK LARKIN'İ VURDU

- Shane Larkin'in EuroLeague'de 50 sayı barajına ulaşıp rekorunu geliştirebilme olasılığı nedir?

B.G.:
Larkin belki de korona'dan en çok etkilenen oyuncu oldu. Ona 5 sene önce, 'Sen Türkiye'ye gideceksin, ilk gittiğinde tam adapte olmayacaksın. Ama o sezonun ikinci yarısı ve sonrasında hayatının en iyi basketbolunu oynayacaksın. Sonra bir virüs çıkacak ve bütün dünyayı etkileyecek' diye anlatsalar, herhalde bu hikâyeye güler geçerdi. Hayatının en iyi yılında, müthiş performans gerçekleştirdiği yılda yaşananlar yüzünden, bu süreçten en çok o etkilendi.

M.M.: Shane Larkin olağanüstü bir sezon geçiriyordu. Vallahi koronavirüs şanssızlığı, en fazla onun açısından oldu. Çünkü inanılmaz bir ritim yakalamıştı. Efes’e ilk geldiğinde, ilk 2-3 aydaki Shane Larkin gitti, sanki Space Jam filmindeki gibi basketbol özellikleri olan bir hâl almıştı; o geri geldi. Tabii ki bu verilecek ara ne kadar sürecek, kendini nasıl hazır tutuyor? Koronavirüs sonrası psikolojik süreç de çok çok önemli.

Şimdi Alman Ligi başladı, 63 tane yasak var. Oyuncular bu kadar yasakla, bu kadar uyarıyla sahaya çıktığı zaman ne kadar basketbola konsantre olabilecek, bunu da kestirmek çok zor.

B.G.: Her şey normal olsaydı, Larkin bir 50 sayı daha atsaydı, hiç kimse şaşırmazdı. O kadar üst seviyede oynuyordu. Hakikaten çok özel oynuyordu! Korona sonrası şartlar değişecek. 'Nasıl oynar, konsantasyonu nasıl olacak?' göreceğiz.

Ben çok az oyuncu gördüm, henüz takımdaki 2. senesinde bütün EuroLeague'i kendi hayran bırakıp, her maç üzerine koyan. Larkin 49 sayılık rekorla söyleyeceğini söyledi, benim bir şey söylememe gerek yok.

Avrupa'da Spanoulis, Teodosic, Fernandez, Llull, Navarro gibi iyi guardlar hep vardı. Ama Larkin bir anda adeta hepsinin üzerinden geçti. EuroLeague'in belki de en flaş oyun kurucusu oldu.

9 EUROLEAGUE'İ İNSANLAR PEK ALGILAYAMIYOR

- Zeljko Obradovic'in 9 EuroLeague şampiyonluğuna hangi antrenör yaklaşabilir ve hangi takımlarla?

M.M.:
Obradovic’in 9 şampiyonluğuna hangi antrenör yaklaşabilir? Yani… Hiç kimse yaklaşamaz. Belki en yakın gelecek olan, bundan sonra Laso veya doğru bir takıma gidecek olursa Jasikevicius mu acaba? O kadar bir fark var ki… 9 şampiyonluğun ne kadar büyük bir rakam olduğunu insanlar pek algılayamıyor. 5 farklı takımla… Obradovic’in birçok rekoru bir süre zorlanmayacak.

Messina eski heyecanını kaybetmiş. Tabii ki o 5 geride başladığı için en yakın aday gibi gözüküyor. Milano dünyanın parasını harcadı; ama lig devam etseydi, play-off yapamayacak gibi duruyorlardı.

Laso herhalde… Çünkü Real Madrid’de devam edecektir. Her ne kadar bütçeler düşecek olsa da iyi bir altyapısı var. Kendi oyuncularını yetiştiriyor. ULEB olduğu sürece her zaman saha dışında da çok önemli bir ağırlığı var. 5-6 şampiyonluğa ulaşır; ama 9 şampiyonluğu pek mümkün görmüyorum.

B.G.: Zor bundan sonra zor. Obradovic'e şu an yakın isim 4 EuroLeague şampiyonluğuyla Messina, ama Obradovic devam ediyor. Bu daha çok kupa kazanabilir demek. Onun rekorunun kırılması zor dostum zor!



ERMAN'INKİ MÜMKÜN OLMAYAN BİR REKOR

- Erman Kunter'in 153 sayılık rekoruna şu an oyunculardan hangisi kaç sayıyla yaklaşabilir?

M.M.:
Erman’ın 153 sayılık rekoru, mümkün olmayan bir rekordu. Hilalspor maçıydı zaten. Fenerbahçe bütün topları ona kullandırdı. Başta Aliço. (Ali Limoncuoğlu) Bir de tabii ki Hilalspor düşmeyi garantilemişti ve genç bir takımla çıkmıştı. 153 sayı bir kenara, ben 50 sayı bile zor diyorum. Hadi Larkin EuroLeague’de 49 sayı attı; ama 60 sayı bile zor diyorum. 60’tan daha fazla yaklaşılacağını düşünmüyorum.

B.G.: O maç rakip çok zayıftı. Çok tuhaf bir maçtı, Erman'ın performansını sadece o maçla yorumlamak, bir kere Erman'a haksızlık olur. Çok özel bir oyuncuydu Erman. O sene Levent (Topsakal) olabilir; o da 80 mi 90 mı ne atmıştı Hilal'e. O maçtaki Erman'ı yorumlamayalım. Erman her takıma sayı atan, çok özel bir oyuncuydu. Zayıf bir takıma 150 atması önemli değil, çok iyi takımlara karşı, ürettiği yüksek skorlar önemli.

Larkin'in 49 sayı attığı maçı hatırla, bugün ancak o olabilir. Karşındaki takım alt küme takımı olursa, belki o sayılara çıkarsın. Gerçi o da imkânsız. Larkin'in 49 attığı maçta, Ataman onu dinlendirirken; o oyuna girmek istedi. Anladı rekoru... Özetle bugün en fazla o kadar olur.

- Basketbolda Türkiye Ligi için yüksek skorlu maçları tekrar görebilir miyiz?

B.G.:
Üstünde planlanamaz bu. Para yok, korona sonrası altyapıya yönelecek takımlar, doğrudur. Ama bu durumu sen sever misin? 3 Büyükleri altyapıyla sahaya çıkar, futbolda da basketbolda da 2 maç gider, sonra bırakır seyirci. Bu ülkede ya şampiyonluğa, ya da küme düşmeye oynadığında maçlara seyirci gidiyordu. Sporsever değil, 'skorsever' kaynıyor ülke.

M.M.: Bu korona'dan sonra insanlar ne kadar baskı ve yakın savunma yapacak bilmiyorum. Psikolojik olarak bu durum bir süre daha devam edecektir. Zaten Avrupa basketbolu atmaktan ziyade attırmamak üzerine, sert bir mücadele üzerine kurulu. Bunun nedeni de, NBA’e baktığın zaman 25-26 yaş altı kaç tane çok önemli yıldız var; izahatı orada.

B.G.: Gerçek olan şey para yok, mümkün olduğu kadar genç takım yapacaksın. Efes gibi kurumsal takımlar biraz bütçe kıssa da sorun olmaz. Önemli olan spor kulüpleri. Bundan sonra Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ta yüksek bütçeler imkânsız gibi. İlk defa sponsorlarda da para yok. Zaten ülkede de para yok.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları