Nerede kalmıştık?

11 Mart'ta Utah Jazz'in Fransız pivotu Rudy Gobert'in Covid-19 testinin pozitif çıkmasının ardından ertelenen NBA, aylar sonra yeniden başladı. 30 takımın 29'unun kabulü sonucunda, Doğu'dan 9, Batı'dan 13 olmak üzere, en iyi galibiyet - mağlubiyet sayısına sahip 22 takım, sıralama için 8 maç oynayacak. Eğer konferanslarda 8. ve 9. sıradaki takımlar arasında 4 ya da daha az galibiyet farkı oluşursa, bu iki sıradaki takımlar arasında bir play-in maçı oynayacak ve kazanan takım play-off'a kalacak. Sezonda öne çıkan Los Angeles Lakers, Clippers, Milwaukee Bucks, Toronto Raptors ve Philadelphia 76ers'ın şampiyonluk şanslarını masaya yatırdık...

Nerede kalmıştık?
05 Ağustos 2020 - 09:50 - Güncelleme: 06 Ağustos 2020 - 11:17



LOS ANGELES LAKERS
MOTİVE


“LeBron’un bu sezonki performansı, ne kadar olgunlaştığını, kendine ne kadar iyi baktığını gösteriyor. LeBron James’in bu sene kendi açısından eksiklere rağmen takım arkadaşlarını çok iyi motive edeceğini düşünüyorum.”

MURAT MURATHANOĞLU

Bu yıl dünya çapında yaşanan özel durumdan dolayı, bence NBA'de birçok takımın motivasyonu, en azından Disney World başlarken çok üst seviyede olacak; çünkü biliyorlar ki, normal şartlarda oynanmayacak bir play-off serisi ve finale kadar giden bir yol karşılarına çıkabilir. Tabii ki bunda Covid-19’a yakalananlar da olacaktır. İnşallah olmaz ama mutlaka olacaktır!

Los Angeles Lakers'ta LeBron James’te de ekstra bir motivasyon var. Çünkü yaş olarak da artık yavaş yavaş 35'ine geliyor ve şampiyonluk şansları sayılı kaldı diyebiliriz. Lakers bu sene ligin en iyi 2-3 takımdan biriydi bütün sezon boyunca. O açıdan güvenleri de yerinde. Tabii ki Rondo’nun sakatlığı da önemli. Çünkü zaten Avery Bradley olmayacağı için bir sıkıntı yaşayacaklar. Ama motivasyon olarak LeBron ile birlikte Lakers’ın motive olacak takımlardan biri olarak düşünüyorum.

LeBron’un bu sezonki performansı, ne kadar olgunlaştığını, ne kadar iyi baktığını gösteriyor ve onun kariyerine en az bir şampiyonluk daha lazım diye düşünüyorum. Michael Jordan ile kıyaslandığı G.O.A.T. (Tüm zamanların en iyisi) tartışmalarından dolayı… Ama dediğim gibi, bu sene inşallah normale yakın bir play-off oynanır; ama açıkçası pek zannetmiyorum.

Her ne kadar Orlando'daki Disney World’ün ortamı, en güvenli yerlerden biri olsa da (belki de gelmiş geçmiş en güvenlisi) LeBron James’in bu sene kendi açısından eksiklere rağmen takım arkadaşlarını çok iyi motive edeceğini düşünüyorum.

Lakers için Disney World'de lig başlamadan, ligin en büyük favorisi diyebiliriz; ama Clippers da var, Bucks da var. Dediğim gibi, bu ortamda sürpriz bir aday da çıkabilir. Boston Celtics çok tehlikeli olabilir. Akla bir sürü takım geliyor. Batı Konferası'nda Houston Rockets, Dallas Mavericks; Doğu’da Philadelphia… Onlar bu aradan nasıl dönecek? Ama dinlemiş olmaları, LeBron James ve Anthony Davis açısından çok önemli.

Ben açıkçası sürprizlere gebe bir play-off bekliyorum. İnşallah durdurulmayacak bir play-off izleriz. Ama Covid-19 testi pozitif çıkan oyuncu sayısı artarsa, NBA yönetimi nasıl bir tutum sergileyecek? Ligi durdurup tekrar başlatmak istemeyecekler. Tekrar lafı Los Angeles Lakers'a getirirsek... LeBron’un kariyerine baktığımız zaman, şu an psikolojik olarak da en güçlü konumda olduğu bir dönem diye rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü bu seneki şampiyonlukta psikolojik faktör de çok etkili olacaktır.

LeBron’un geldiği noktanın, kişisel olarak da her türlü engelleri aşabileceği bir nokta olarak düşünüyorum; ama dediğim gibi, eksikler artmaya başlarsa, şu veya bu şekilde sürprizlere açık bir şekilde play-off oynanacak.

Bu nedenle 'şu şampiyon olur' veya 'bu şampiyon olur' demek bence mümkün değil. Çünkü hiç kimse tam olarak, bu maçlar başladığında karşımıza nasıl bir tablo çıkacak, nelerle karşılaşacağız, ne türlü sürprizler olacak; bunu da bekleyip göreceğiz, kesin konuşmak için erken...



LOS ANGELES CLIPPERS
SIRA DIŞI


"Los Angeles Clippers, NBA’deki koç istikrarını sağlayan az sayıdaki takımlardan biri. Büyük şehrin küçük takımı algısını, geçtiğimiz sezonlarda, Lakers’ın yaşadığı savrulmayı da iyi kullanarak aşan Doc Rivers’ın takımı, bu kez hiç olmadığı kadar şampiyonluk favorisi."

KEMAL ILIKKAN

Chris Paul’un olduğu dönemde bile, adı şampiyonlukla anılan bir takım iken, bugün daha tecrübeli, koçun daha hakim olduğu ve kadro kalitesi daha yüksek bir takım hâline gelmişken, Batı’daki 1 numaralı favori olarak onları gösterebiliriz. Ancak karşılarında Spurs değil, çok tehlikeli bir Lakers olacak.

Spurs’ün dönemi geçmediği için Chris Paul’un olduğu takım, bir noktada başarısız olmak durumunda kalmıştı. Şimdi ortada öyle bir tehdit yok; ama bu sefer de Lakers’ın büyük bir tehdit olarak ön plana çıktığını görüyoruz.

Tabii ki şampiyon olabilmeleri için önce finale çıkmaları gerekecek ki, bunun için de büyük olasılıkla 2. sıradan girecekleri play-off tablosunda Lakers’ı devirmeleri gerekecek. Yani, buradaki asıl tartışma konusu, Batı Konferansı’nı kimin kazanacağı. Batı’yı kazananın kim olduğu belli olduktan sonra, Milwaukee’nin oyununa da bakarak şampiyonluk için daha net şeyler söyleyebiliriz; ama Clippers’ın galibiyetiyle 7 maçlık bir Batı Konferansı Final Serisi hayal ettiğimi söyleyebilirim.

Yıllar sonra yeniden bu kadar güçlü dönen bir Lakers, kimin büyük, kimin küçük olduğunu hatırlatmak isteyecektir. Ayrıca, Kobe Bryant’a ithaf edecekleri bir şampiyonluk için, oyuncuların ekstra motive olması kaçınılmaz. Seride kuşkusuz, Doğu’nun net favorisi Milwaukee Bucks olacak. Eğer Clippers finale çıkarsa, bu yıl Covid-19 öncesinde, onların Bucks’a iki kez kaybettiğini hatırlamak lazım.

Elbette NBA’e verilen pandemi arası, bazı takımların ritim kaybı yaşamasına neden olacak. Bunun handikaplarını çabuk atlatan ve 8 maçlık normal sezon sürecini en iyi değerlendiren taraf, mental avantajın sahibi olacak.

Bu noktada, takımların hangilerinin koç üzerine, hangilerinin yıldız oyuncu üzerine kurulu olduğunu göreceğiz. Burada da Clippers’ı iki açıdan da avantajlı görüyorum. Hem Doc Rivers ile oturmuş bir sistem takımı hem de Kawhi Leonard’ın olumlu sonuçlar verdiği bir takım.

Sonuçta Kawhi Leonard dediğimiz oyuncu, oynadığı takımları (San Antonio Spurs ve Toronto Raptors) NBA şampiyonu yaptı. Bu sezon da, transfer döneminde Lakers ile ismi çok anılmıştı; ama gitmedi, Clippers’ı seçti ve bu da Clippers’ın bir artısı olarak ön plana çıkıyor.

Chicago Bulls’un 1990’lara damga vurduğu dönemin Budist koçu Phil Jackson, “İyi hücum maç kazandırır, iyi savunma şampiyon yapar” diye bir laf ortaya atmıştı. Basketbolda bu lafın doğruluğu pek çok kez kanıtlanmış olsa da, NBA’in son dönemine baktığımızda, bireysel yıldız etkisinin bu sözü aşındırdığını görüyoruz.

Şimdi Clippers’ın elinde hem çok iyi bir savunma takımı hem de 2 kez Finaller MVP’si olmuş Kawhi Leonard gibi bir koz var. Buna Paul George gibi MVP seviyesinde bir sabit şutör eklediler ki, George’un savunma katkısını inkar eden çarpılır.

George’u alabilmek için Gallinari ve bazı isimlerle birlikte draft hakları, Oklahoma City Thunder’a gönderildi. Gallinari, gördüğüm en skorer oyunculardan biridir; ama sırf savunma kalitesini yükseltmek için yapılmış bir hamle bu. Paul George da bu yüzden tercih edildi ve şampiyonluğun yolu, en nihayetinde savunmadan geçeceğini hesapladıklarını gösteriyor.

Kawhi Leonard’ın kısa süre önce Clippers’ta kalmaya karar vermesi, rakiplerin moralini bozan, demoralize eden bir ankle breaker (bilek kıran) hareketiyle Lakers’a karşı yapılmış bir transfer hamlesi. Clippers’ta Leonard - George ikilisinin uyumu, gidişatlarını belirleyici olacak. Patrick Beverley, Montrezl Harrell ve 35 yaşındaki Joakim Noah da hesaba girince, akla gelen ilk şey savunma oluyor.

Clippers’ın kadrosunda 5 özel savunmacı var. Yan parçaları da bir hayli korkutucu olan Rivers’ın takımı, finale daha yakın duruyor. Final için ise, Milwaukee’yi izlemeden ne söylersek, anlamsız olur.



MILWAUKEE BUCKS
HESAP VAKTİ


“Geçtiğimiz sezon kurduğu şampiyonluk hayallerine Konferans Finali’nde veda eden Milwaukee Bucks, Mike Budenholzer'ın play-off'larda yapılan taktiksel hatalardan çıkardığı dersler ile bu yıl yarım kalan hikâyesini tamamlamanın eşiğinde...”

OĞULCAN ÇOKSAYAR

Tüm dünyayı adeta durduran koronavirüs salgınından nasibini alan organizasyonlar arasında NBA ilk sıralara adını yazdırmıştı. 11 Mart’ta oynanan normal sezon maçlarının ardından NBA Yönetimi, salgın nedeniyle ligleri süresiz olarak askıya aldı. Salgın etkisi nispeten azalırken sezonun 22 takımla 31 Temmuz’da Orlando’da devam edeceği müjdelendi. Geçtiğimiz sezon şampiyonluk umutları yalnızca boğazda düğümlenen bir anı olarak kalan Milwaukee Bucks da bu haberin ardından yarım kalan işi tamamlamak için kollarını sıvadı.

Doğu Konferansı'nın en tehlikeli takımı hâline bürünen Bucks, normal sezonda aldığı 53 galibiyet ve 12 mağlubiyet ile puan tablosunun zirvesine kuruldu. Geçtiğimiz sezonu 60 galibiyetle zirvede noktalayan; ancak Konferans Finali’nde Toronto Raptors'a boyun eğen Mike Budenholzer'ın öğrencileri bu tatsız anıyı gelecek şampiyonlukların ışığı olarak kullanmaya niyetli.

Kurt koç, geçen sezon hücumda sağlayamadığı verimliliği, birkaç küçük dokunuşla güçlü bir aşamaya taşırken savunmadaki etkinliğini de korudu. Normal sezonda 118 sayı ortalaması yakalayan Bucks, rakiplerini de ortalama 107 sayıda tutarak oyunun iki yönünü de 'şampiyonluk' havasında oynamayı başardı.

Yunan yıldızı Giannis Antetokounmpo'nun günden güne gelişen vücut yapısı ve belirgin düzeyde yükselen performansı Bucks'ın en büyük avantajı olarak göze çarpıyor. Parkede hemen hemen her bölgede sırıtmadan görev alabilen bir yıldıza sahip olmak hiç şüphesiz Bucks'ın şampiyonluk ihtimalini yükselten bir unsur.

Bire bir oyunlarda ön plana çıkan gücüyle rakiplerini çaresiz bırakan Antetokounmpo, çok yönlülük özelliğiyle daha önceden kestirilemeyen oyun yapısı ile alınan önlemleri de bertaraf ediyor. Mike Budenholzer, hem hücumda hem de savunmada yıldızını parlatan Giannis'e sahip olmanın etkisiyle aklındaki oyun sistemini, bir makinenin çarklarındaki ahenk misali parkeye aktarıyor.

Bu sezon Wesley Matthews, Khris Middleton gibi dış çizgiden şut tehdidi olan oyuncularıyla boyalı alanda Antetokounmpo'ya nefes aldıran bir sisteme kucak açan Milwaukee Bucks, yeni oyun tarzıyla tabelayı değiştirmek için artık yalnızca Yunan yıldızının eline bakmıyor. Geçtiğimiz yıl play-off'larda durulan Giannis ile çok arzuladıkları şampiyonluğu kaçıran Doğu Konferansı'nın lideri, bu yıl aynı hatayı yapmayarak şampiyonluk ipini göğüsleme amacında.

Giannis'in boyalı alanda nefes alamadığı anlarda Brook Lopez, alternatifini elinde bulunduran Bucks için, Lopez’in alan dışındaki eşsiz istikrarı ve switch savunmasında bölgeler arasındaki geçişin uyumu göze alındığında bu sezon play-off'lar adına tünelin ucunda ışık gözüküyor.

Geçtiğimiz yıl Giannis kadar Khris Middleton'ın da play-off'lardaki performansı Budenholzer'ın taktik oyunlarını baltalayan bir diğer unsurdu. Tabelayı değiştirmek için güvendiği isimlerden faydalanamayan tecrübeli koç, aynı senaryoyu yaşamamak adına bu yıl Orlando’da ipleri daha sıkı tutacaktır.

Savunma ile hücum dengesini koruyan yeni oyun stiliyle Bucks, bu sezon yarım kalan işi tamamlayarak Batı Konferansı'ndaki mutlak favorileri yarış dışına atabilecek potansiyeli damarlarında hissetmeye çoktan başlamıştır.



TORONTO RAPTORS
GÜNEYE İNERKEN


"Orlando’da devam edecek NBA heyecanında gözler, son şampiyon unvanıyla güneye inen Toronto Raptors’ta da olacak. Kuzeyin Koruyucuları, yaz aylarında sıcağın bir hayli hissedildiği Florida’ya tatile gitmiyor elbette. Doğu Konferansı’nın en tehlikeli takımlarından birisi yine onlar."

BARIŞ CEVAHİR

Toronto Raptors, geçen sezon yaşanan rüya şampiyonluğun başrol oyuncuları Kawhi Leonard ile yardımcısı Danny Green’in Hollywood’ın farklı yakalarına gitmesiyle birlikte kağıt üstünde güç kaybetti. Ancak salgın öncesi döneme kadar bu eksikliği oldukça etkili bir biçimde idare etmeyi de bildiler. Bu noktadaki en büyük destekçiler ise Fred Van Vleet, OG Anunoby gibi şampiyonluğun önemli yan parçalarının üstüne koyarak ilerlemesi oldu.

Koç Nick Nurse’ün oyuncular üzerindeki etkisi bir yanda dursun, bu karakterlere sahip olmak Raptors’ın en büyük şanslarından biri. Deneyim dolu Serge Ibaka ve -bu sezon sakatlıklar canını sıksa da- Marc Gasol ile DeRozan ve Leonard gibi iki ana parçanın yanında hep ikinci adam olarak gözüken Kyle Lowry de şampiyonluğun getirdiği özgüvenle birlikte takımını daha da ileriye taşıyıp temsil ediyor artık.

Pascal Siakam’ın G-League’den bu yana gösterdiği gelişim de cabası. Özellikle savunmada rakip kısaların belalısı olan Van Vleet ile birlikte sahaya getirdiği enerji Raptors’ın güney seyahatinde çok önemli bir etken olacak. Nitekim Raptors, NBA’de şu an maç başına en fazla top çalan ikinci takım ve çalınan bu topların birçoğu açık alanda hızlı hareket eden atletik isimlerle buluşuyor.

Raptors’ın farklı bir macera yaşayacağını düşündüğüm güney seyahatinde Kanada ekibi, taraftarsızlığı en fazla hissedecek takımların başında gelebilir. Zira geçtiğimiz sezon şeytanın bacağını kıran Raptors, bunu olağanüstü bir PR çalışmasıyla birlikte ortaya çıkan etkinliklerle gerçekleşti.

Raptors ofisinin yıllardır verdiği emek, geçtiğimiz yıl Scotiabank Arena’nın her maçta tıklım tıklım olmasını sağladı. Her ne kadar basketbol sahada oynanır desek de sporda taraftarın etkisi yadsınamaz ve Raptors da bu başarıyı Toronto’nun eşsiz seyircisiyle gerçekleştirdi.

Basketbolcular, boş salonlardan etkileneceklerdir ve bu, içinde bulunduğumuz durumda skora yön verebilecek bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Raptors’ın salgın arası sonrası da en büyük rakibi ise değişmedi. Milwaukee Bucks, Giannis Antetokounmpo önderliğinde finalin en büyük adaylarından biri.

Geçtiğimiz sezon kaybedilen Doğu Konferansı Finali’nin rövanşını almak isteyen Bucks, pandemi arasından önce Raptors’tan daha güven vererek oynasa da Orlando’da her şey yeniden başlayacak. Artık oyuncuların fiziksel durumu ve bireysel antrenmanları öne çıkacak. Geçen sezon Bucks karşısında lider oyuncu açığını Leonard ile kapatan Raptors’ın yıldızları, belirttiğim gibi henüz gelişme sürecinde.

Bir MVP karşısında bir MVP ile durabilirsiniz ki bu böyle oldu da. Ancak Antetokounmpo ve çetesi, bu sezon olası bir Doğu Konferansı Finali’nde kuzeylileri çok daha fazla zorlayacak.

Tabii ki kampüs içinde sezona istediği seviyede devam edemeyen; fakat Disney ortamında hızlıca yükselişe geçebilecek Celtics, Sixers gibi takımlar da yer alıyor. Bizi tam olarak ne bekliyor, bunu ilk maçlara kadar tam anlamıyla bilemeyiz; fakat bildiğimiz tek şey şu ki Raptors ile Bucks’ın şampiyonluk hayali bir kez daha buluşursa tadından yenmeyecek maçlar oynanacak.

Raptors, güneye inerken geçtiğimiz yıl “Biz Kuzeyiz” diyerek inanılmaz işlere imza atan seyircisini yanında götüremiyor. Ancak 2019 NBA şampiyonluğu Toronto şehrine ve takıma çok şey kattı. Hava değişiklikleri iyidir, hele bir de işin içine güney, güneşli ve sıcak günler girerse, ne kadar kuzey de olursanız olun, bu ortamda eğlenip güzel işler başarabilirsiniz. Evet, NBA şampiyonluğunu bile.

PHILADELPHIA 76ERS
SÜRPRİZ YUMURTA


"Bu sezonki Sixers’ın neler yapabileceğini düşünürsek, kaçıncı sıradan play-off’a girerse girsin, serilerde saha avantajının olmamasını iyi değerlendirirse, Toronto'yu da Bucks'ı da geride bırakıp 19 yıl sonra final görebilir. Tam tersi ilk turda süpürüledebilir! Bu takım kestirilecek gibi değil."

BERTAN ERMAN

NBA’de Doğu Konferansı, sanki 1-2 takımın tekelinde gibi gözükse de, hiçbir zaman emin olamayacağımız sonuçlara gebe olabilir. Baktığınız zaman, her bir takım, serilerinde favori olmasa da sürpriz bir şekilde üst tur atlayabilir. Bu konferansta yeşil ışıklar daha çok Milwaukee Bucks ve Toronto Raptors için yanıyor olsa da, ardından gelen takımlar da can yakabilir. Ancak sağı solu belli olmayan bir Philadelphia 76ers, asla ama asla göz ardı edilmemeli.

Pandemi nedeniyle ertelenme sürecine kadar, normal sezonda inişli çıkışlı bir Philadelphia vardı. Ancak Sixers, öyle kritik yerlerde, öyle galibiyetler aldı ki, 39 galibiyet ve 26 mağlubiyet elde etti; kısıtlı maç sayısı da, NBA’in pandemi bölümünde kendilerini bir anda play-off’a soktu.

Sadece 7 karşılaşma oynayacaklar ama hepsi de birbirinden kritik. Burada 3 tane karar maçı var; Washington Wizards, Orlando Magic ve Toronto Raptors sınavları. Wizards ve Magic ile oynanacak karşılaşmalar, Phila’nın Doğu’da kaçıncı sıradan gireceğini önemli ölçüde netleştirecek. Raptors maçı ise, muhtemel bir play-off eşleşmesi olacağı için, gelecekte ne olabileceği ile ilgili mesajlar verebilir.

Burada önemli olan husus, Orlando Faunusu’nda maçların seyircisiz oynanacak olması. Devre arası gösterileri, mola arasındaki etkinlikler, şovlar vs. olmayacak. Daha sakin bir ortamda oyuncular daha konsantre olacaklardır. Tabii ki her maç farklı; akışı neyse, ona göre gidişatlar olur. Lakin, bu faktörleri göze aldığınız zaman, İspanya ve Almanya’da neler yaşandığını akıllara getirmek gerekir.

İspanya’da Real Madrid Final Four’a kalamadı, San Pablo Burgos normal şartlarda göremeyeceği yarı finale yükseldi. Almanya’da da şampiyonluğun ciddi adaylarından Bayern Münih, çeyrek finalde Riesen Ludwigsburg’a elendi. Formatlar farklı olsa da, buradaki mesaj belli…

Eğer Philadelphia 76ers, kondisyon olarak, fiziksel anlamda hazırsa, sıralamanın önemi yok; rakiplerinin korkulu rüyası olacaktır. Aradan geçen aylarda tüm oyuncular, teknik anlamda eskisi gibi olabilir mi? Olsa da yüzde yüz olmaz. Bu noktada atletizm çok önemli.

Günümüz basketbolunun anti tezi olan bu takımda oyun kurucu olan Ben Simmons’ın şutu yok; ama içeri girdiğinde de durdurulamaz bir vaziyette oluyor, üstelik triple double performansları ortaya koyuyor.

Pota altında Joel Embiid gibi bir bölüm sonu canavarı var. Embiid’in ribaundlarıyla, bloklarıyla, pota altındaki bitiriciliğiyle rakiplerine üstünlük kurması ve bununla birlikte dışarıdan şutunun olmasının yanı sıra psikolojik olarak da karşısındakini baskı altına alabilmesi, Sixers’ın ligdeki en iyi pivota sahip olmasını sağlıyor.

Tobias Harris, Shake Milton, Josh Richardson, Matisse Thybulle’nin şutlarının devreye girmesi de, Philadelphia için büyük avantaj olacaktır. Bir parantez de Furkan Korkmaz’a açmak lazım. Milli basketbolcumuzun Sixers’ın sosyal medya hesaplarında paylaşılan ters smacı, bizi gururlandırmakla birlikte bazı ipuçları da verdi.

Anadolu Efes ve Bandırma’da gördüğümüz atletizmini ve bildiğimiz ceza şutlarını sahaya yansıtırsa, Furkan bu sürecin X-Factor oyuncusu olabilir. Ne diyelim; inşallah Furkan Korkmaz, Survivor yarışmasında katıldığı oyunda soruları nasıl seri bir şekilde bildiyse, kalan maçlarında da seri bir şekilde isabetli şutlar bulur ve bizi gururlandırır.

Sixers’ın neler yapabileceğini düşünürsek, kaçıncı sıradan play-off’a girerse girsin, serilerde saha avantajının olmamasını iyi değerlendirmesi durumunda, Toronto Raptors’ı da geçer, Milwaukee Bucks’ı da geride bırakır ve 19 yıl sonra NBA Finalleri’nde kendilerini görebiliriz.

Bunun tam tersi de olabilir; ilk turda karşılaşacağı takım tarafından süpürülebilir de… Gerçekten bu takım kestirilecek gibi değil.


YORUMLAR

  • 0 Yorum