Hücum Ribaundu: EuroLeague İspanyol Ligi olmasın

THY EuroLeague'in Türk ve Avrupa basketbolu açısından önemine dikkat çeken Murat Murathanoğlu ile Bilgin Gökberk, bu ligin İspanyollaşmasının önüne geçilmesi gerektiği konusunda birleşti.

Hücum Ribaundu: EuroLeague İspanyol Ligi olmasın
16 Kasım 2019 - 12:30 - Güncelleme: 17 Kasım 2019 - 13:06

Türk basının iki önemi ismi Murat Murathanoğlu ve Bilgin Gökberk, EuroLeague'i masaya yatırdı. İkilinin 'Hücum Ribaundu'nun ilkine Murat Murathanoğlu 2. baskısına giren yeni çıkan kitabı 'Salondaki en kötü koltuk' ile Bilgin Gökberk ise basına verdiği arayı anlatarak başladı...

Murat Murathanoğlu: Kitaba ilgi iyi 1'i İzmir'de 3 tane imza günü oldu. İmza günleri de büyük ilgi görüyor. Kitabevi satışlardan çok memnun, okuyanlar, kitap eleştirmenleri de çok beğeniyor, basketbolseverler çok beğeniyor. Ama üzüldüğüm bir konu var, basketbol ailesi ben yokmuşum gibi davranıyor. Kitabımla ilk ilgili medyada ilk defa Ribaund Dergisi'nde yer bulacağım.

Bilgin Gökberk: 1 senedir yokum. Aslında 'Cumhuriyet'teyim... Bizim yazdıklarımızı ve konuştuklarımızı aynen yazan bir yer varsa bizde varız, sisteme uyan kanallarda ve gazetelerde olmak istemiyorum. Yazdığın yazının virgülüne dokunmamak lazım. Bana bu imkanı sadece Cumhuriyet tanıyor. Ben de ona yazıyorum. 1 yıldır yazmıyorum; ama bu Cumhuriyet ile ilgili değil. Önceki yazılarımızdan doğan zararları bu sürede ancak tolere ettik. Yazılarımın okunma oranları çok yüksek. Pizza, makarna satıp, spor basınının toplamından fazla okunmam çok acı. Pizzacı, makarnacıyım çünkü gelirimi buradan kazanıyorum, Cumhuriyet'ten de para almıyorum. Bu aslında acı bir durum. Medyada olmamamın da sebebi bu.

FENER'İ DEĞİL ASIL BEŞİKTAŞ VE G.SARAY'I KONUŞMALIYIZ

- EuroLeague'de yeni sezonu ve geçmiş yılların aksine lige 2 mağlubiyetle başlayan Fenerbahçe Beko'yu nasıl değerlendirirsiniz?


B.G.: EuroLeague en sevdiğim lig, birebir tüm maçları seyrediyorum. Futbolda Şampiyonlar Ligi'nde bile maç seçerken, EuroLeague'de tüm maçları izlemeye çalışıyorum. Fenerbahçe'nin nesini yazalım 5-6 senedir EuroLeague'i domine ediyor. 2 mağlubiyetle başladı sezona, bu da olacak. Belki sonra yine ligi domine edecek.

M.M.: Ligin başındayız ama Fenerbahçe, taraftarını o kadar alıştırdı ki... Onlar 2 mağlubiyeti de sorguluyorlar. Tamam bazı sıkıntılar var; ama konuştuğumuz takım NBA'e 5 yılda 8 oyuncu gönderdi. Ayrıca bu isimler takımın ana parçaları ve onun yerine getirdikleri ile de o çizgiyi korumayı başarmış. Bu sene geçen yıldan sakatlıkların henüz düzelmemesi nedeniyle EuroLeague'deki 2 maçta pivotsuz bir Fenerbahçe izledik. Ben Fenerbahçe'nin çizgiden düşeceğini zannetmiyorum. 6 yıllık oturmuş bir sistem var.

B.G.: Fenerbahçe'den konuşacağımıza tamamen futbol kulübü hâline gelmiş Beşiktaş ve Galatasaray'dan konuşmalıyız. 100 yıllık iki kulüp, futbol kulübü oldu. Özellikle Galatasaray gibi basketbol geleneği sağlam bir kulüpten bahsediyoruz. Ne Beşiktaş ne de Galatasaray'da basketbol gereken önemi maalesef görmüyor.

M.M.: Galatasaray'ın, Teknik Üniversite'nin basketbolun gelişimindeki rolü çok büyüktü özellikle 'Yenilmez Armada'nın...

B.G.: Galatasaray ve Beşiktaş'ın aksine Fenerbahçe, 30 milyon Euroları bulabilirse yine bu şekilde yoluna devam edecek.

M.M.: 30 milyon Euro değil Fenerbahçe'nin bütçesi.

B.G.: Her neyse, bu kriz ortamında bu bütçeleri bulabilirse Fenerbahçe, basketbol yatırımlarına devam edecek. Tebrik etmek lazım, kulüp bu kadar borç içerisindeyken bu şubeyi finanse etmeleri, sponsor bulmaları önemli. Basketbol, futboldan daha farklı bir spor. Basketbolun oyununa biraz vakıfsan seyri çok keyifli bir spor. Mesela ben 1 NBA maçı izliyorsam, EuroLeague maçı 10 tane izliyorum. Murat onun NBA'ine laf ettiğim için kızacak ama...

M.M.: Yok yok kızmam.

DE COLO'NUN İKAMETİNİN BURADA OLMASI BİLE MÜHİM

B.G.:
Ben 'EuroLeague'ciyim. Koçların bu kadar saygı duyduğu hem oyuna hem hakeme... Basketbolcular da oyunda birbirine saygılı. Basketbol farklı bir spor... Bizim de şansımız Fenerbahçe ve Efes olması. Aynı şekilde Obradovic ve Ergin Ataman gibi iki de saygın koçumuz var. Türkiye'ye gitmek tehlikeli mi denilen dönemde, salı günü Barcelona perşembe Maccabi, ertesi hafta Real Madrid geliyordu... Bu gelen takımlardaki yıldızları gördüğümüzde dünyaya "Türkiye güvenilir yoksa; buraya biz gelmeyiz" mesajı veriliyordu. Ayrıca Türkiye'de oynayan 1. sınıf oyuncular da öyle... De Colo'nun ikametinin İstanbul'da olması bile çok önemli.

Bu arada EuroLeague, Türkiye'nin AB ile bağlantısı. Bizim yoksa Avrupa Birliği ile herhangi bir alakamız kalmadı... EuroLeague bizim için çok önemli.

PASTANIN BUNDAN BÜYÜK OLMASI LAZIM!

- EuroLeague'in ilk zamanından bugünlere gelişini nasıl anlatırsınız?


M.M.: EuroLeague'in hedefi; NBA ileride Avrupa'ya yayılmayı düşünürse, muhatap alacağı tek lig olmasıydı. Yavaş yavaş takım sayısını artırıyor, maç sayısını arttırıyorlar. Burada EuroLeague'in eksiği olarak -futbolda Şampiyonlar Ligi'nde ödenen paralar olmasa da- maddi geri dönüşün farklı olması lazım. Fenerbahçe, Efes örneği ortada. Ciddi özveriyle bu kadrolar kuruluyor. Düşünsenize futbolda Şampiyonlar Ligi'nde 5 yıl arka arkaya son 4'e kalan takım neler kazanır! Basketbolda tamam pasta büyük değil; ama bundan da büyük olması lazım!



B.G.: Katılıyorum, her sene Final Four'a kalan bir takımın da bu başarısından 10 milyon Euro civarında gelir elde etmesi lazım.

M.M.: O rakam tartışılır, 10 olur 15 olur ama şu ankinden çok daha farklı olması gerekir.

BARCA BU SEZON UÇANI KAÇANI ALDI

- Bu sezon takımların EuroLeague yapılanmasına dönersek?

M.M.: Bu sene lig çok daha zor. Barcelona uçanı kaçanı aldı, Real Madrid en iyi uzun rotasyonuna sahip, gitti 1 tane daha aldı. Baskonia'nın bile kadrosu iyi. Messina döndü, Milano iyi para harcadı; ama ne kadar devam edecekler. Geri dönüş olmayınca sorun oluyor. Tamam Barcelona ve Real Madrid futbolda kazandıklarıyla basketbola yatırım yapabiliyorlar; ama böyle bir şansı olmayan CSKA Moskova bile bu yıl bütçesinde kısıtlamaya gitti.

B.G.: Ben Yunan takımlarının hastasıyım.

M.M.: Onlar da son yıllarda bütçe anlamında büyük zorluklar yaşıyor.

B.G.: Yunan takımlarında, koç Yunan, oyun kurucu Yunan, uzunları Yunan... Özetle bir sistemleri var. Ayrıca bıraktırmıyorlar hemen basketbolu... Oyuncuya saygı duyuyorlar, '35 yaşına gelince de oyna' diyorlar. Bizde Efe (Aydan) ve Erman (Kunter) da vardı bir tek onlar... Efe ve Erman İtalya'da da Yunanistan'da da saygı görüyordu. Bir de şu var Yunan takımları 6 milyon Euro'ya da takım kursa iyi kuruyor.

M.M.: Ben Yunanların eski günlerinde olmadıklarını düşünüyorum.

B.G.: Onların bir oyun sistemi var. Güç olarak eskisi gibi olmasalar da hep varlar bu oyunun içinde.

M.M.: EuroLeague İspanyolların yönettiği bir lig. Bir şekilde takım sayısı 4'te kalıyor. 3 tane demirbaş zaten, bu yıl Valencia var, geçen yıl Gran Canaria vardı. Bir yıl 5 bile oldu. Oradaki tehlike de o... Belki de takım sayısını ondan arttırdılar, bu hamle İspanyol Ligi'ne dönüşmekten kurtardı EuroLeague'i.

Asvel'in gelişi anlamlı oldu. Tony Parker ve Batum'un cebinden finanse ettiği bir takım. Nereye kadar? Ama onların şöyle bir şansı var, Fransa'da kaynak çok fazla. NBA'deki Fransız oyuncu sayısına bakınca da bunu görüyoruz. Bizde ve Ruslar'da öyle değil. Yunanlar yetiştiriyor ama Sloukas'tan sonra oyun kurucu da yetiştiremediler. Ki o da 30 yaşına geldi.

Avrupa basketbolunun kurtuluşu sadece Türkiye değil tüm ülkelerin altyapıda başarılı olması. Nüfusuna oranla bunu yapabilenler de bana göre Slovenler ve Litvanyalılar... Biz bir tane guard gönderemedik NBA'e; ama Slovenya'ya bakıyorsun Beno Udrih, Goran Dragiç sonrasında da Luka Doncic... Hiç fena değil.



HER YIL SİLBAŞTAN OLMAZ EFES BU YIL DOĞRU YAPTI

- Geçen yılın finalisti Anadolu Efes'in bu sezonki Final Four şansı için neler söylersiniz?

M.M.: Efes geçen yıl hiç yaşamadığı şekilde sakatlıkla başladı sezona, Moerman'ı kaybetti. Gerçi onun yerine Singleton gibi önemli bir isim geldi. Bu sene lig çok daha çetin; ama Efes uzun süredir ilk defa kadroyu koruyarak önemli bir iş yaptı. Fenerbahçe'ye bakınca tamam her yıl 1-2  diğer demirbaşlarını bir şekilde elde tutuyor. Her yıl sil baştan yaparak olmaz bu iş. Son 4 yıldır Barcelona, keza Maccabi.

B.G.: Yugoslavya ülkeleri diyoruz ya, onlardan sonra EuroLeague'de en önemli 3 parça Maccabi, Yunanistan ve Türkiye. Bu üçlü EuroLeague'in kalbi. Sadece İspanyollara kalsa bu iş olmaz. Efes'in bile bir seyircisi oluştu. Maccabi, Panathinaikos, Olympiakos, Fenerbahçe ve Efes, EuroLeague'in en büyük şansı. Ve EuroLeague'in özellikle bu takımlara kaynak yaratması lazım.

M.M.: Bütçe konusunda tüm sorumluluk kulüplerin omuzlarına yüklenmemeli, EuroLeague Yönetimi de takımlara maddi yönden destek vermeli. Bilgin'in dediği kaynak bulunursa bu, başka kulüplerin de yatarım yapmasına rol açar. Mesela Çin'in istediği bir oyuncuyu EuroLeague alamıyor, 2 buçuk ya da 3 milyon dolara... O geri dönüş artarsa basketbolcular Çin'e gideceğine EuroLeague'e gelir.

B.G.: Seyir keyfi olarak çok iyi bir lig EuroLeague ama kulüpleri finansal açıdan da desteklemeli.



OBRADOVİC'İ BEĞENSEK NE OLUR BEĞENMESEK NE OLUR!

- EuroLeague'de bu sezon koçlar arasında da büyük bir rekabet olacak, sizin favorileriniz kimler?


M.M.: Beğendiğim isimler arasında Zeljko Obradovic'i söylemiyorum bile zaten, biz onu beğensek ne olur, beğenmesek ne olur? Jasikevicius'u beğeniyorum. Çok net Ergin Ataman... Ergin renk veriyor, ona hangi takımı verirsen ver 'Şampiyon olacağım' diyor.

B.G: İtalyan efsane Messina döndü. Türk basketbol koçlarının tümünün beğendiği Real Madrid'in koçu Laso var. Koçları eleştirecek kadar basketbol bilgim yok; ama ben kazanmak isteyen koçu severim. Türkiye'de birkaç yıl öncesine kadar -isim vermeyelim arkadaşlarımız kırılmasın- bazı koçlara, 5 milyon Euro'ya şampiyonluğa oynayan takım kur denilince, '5 milyona şampiyonluğa oynayan değil de 3 milyona daha mütevazı bir takım kuralım' diyorlardı. Bunlar loser koçlardı, Obradovic'in Ergin Ataman'ın farkı hep kazanmak istemeleri...

Ben bir de EuroLeague'deki koçların hakeme itiraz tarzlarını seviyorum. Diyalogları çok iyi basketbolun, EuroLeague'in başka kuralları var... Belki de salonda olduğu için daha yakın insanlar birbirlerine... Tek kaşı kalkık konuşmaları, hakemlerin onlara pozisyonu izah etmesi... Bunlar güzel detaylar.

M.M.: EuroLeague'de kafası en rahat koç Laso. 10 senedir Real Madrid'de, onunla gelen İspanyol Milli Takımı’nın demirbaşları Llull ve Fernandez'in yanına sınırsız bütçe de eklenince... 4 iyi uzunu var, Laso, '5. olsa elim daha güçleniyor' diyor, tak diye NBA'den uzun alınıyor. Başarılı ama onu ne kadar beğendiğimden emin değilim, çünkü onun şartları farklı.

Tabii ki Obradovic... 5 farklı takımla EuroLeague şampiyonu olmak bu bütçe ve kadroyla ilgili değil... 8 oyuncu NBA'e göndermek de kolay değil... Bu da takımın, koçun başarısı. Ergin Ataman, her gittiği kulübü havaya sokuyor, 'Biz şampiyon olacağız' diyor. Altın dönemini yaşayabilir çünkü Larkin'i var. İlk Final Four'unda da Mulaömerovic'i vardı, ardından Beşiktaş ve Galatasaray'da Arroyo'su vardı. Oyun kurucuyu yakalayamadığı
zaman Russ Smith, Toney Douglas örneklerindeki gibi bir bocalıyor. Ama onun kafasında
bir basketbol var. 1 lider olacak direksiyonun başına geçecek, 4 de ribaund alıp, üçlük atacak. Ondan sonra oyuncuları serbest bırakıyor. Micic'in gösterdiği gelişme Anadolu Efes'i çok yukarılara çekti.

B.G.: Şimdi dünya öyle bir yere geldi ki... Kimse pas oyunu seyretmeyi sevmiyor, hücum görmek istiyorsun. Futboldan örnek verirsek 'Abdullah Avcı'nın topu kaybettim 8 saniyede geri aldım' demeci gibi... Biz orasıyla ilgilenmeyiz, seyir zevkindeyiz. Basketbolun futboldan üstün tarafı her maçın daha dinamik geçmesi. Basketbolda Ergin'in takımı keyif verdiği için insanlar izlemek istiyor.


YORUMLAR

  • 0 Yorum