Savaşçı | Can Sevim
Mersin Büyükşehir Belediyesi MSK Koçu Can Sevim, "Mersin şehrini Süper Lig'de tekrar temsil etmek için play-off'larda şimdiye kadar oynadığımızdan daha iyisini yaparak, daha çok mücadele ederek her topun kıymetini bilip her pozisyon için savaşacağız" diyor.
04 Mayıs 2024 - 12:55 - Güncelleme: 04 Mayıs 2024 - 13:00
ECE ERGEZ
1-2 yıl önce Mersin Yönetimi beni Mersin'e davet etmiş ve onlarla görüşme, tanışma şansımız olmuştu. O günkü koşullar birlikte çalışmamız için uygun olmasa da aramızda güzel bir bağ kurulmuştu. Bu yıl tekrar görüşmek isteyince önceden birbirimizi tanıyor olmamız işlerimizi çok kolaylaştırdı.
Lige çıkmayı çok isteyen bir şehir ve yönetimin olduğunu görmek, bu yolda da ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını ifade etmeleri; bu teklifi kabul etmemdeki en önemli etkenler oldu.
Açıkçası geldiğimde takım bireysel olarak iyi oyunculardan kurulmuş olsa da doğru bir kurgu yoktu. TBL'nin kendine has bir yapısı var ve bu ligin dinamiklerine, benim oynatmak istediğim agresif basketbola uygun değildi. Ben de bunun farkında olarak yönetimimiz ile ilk görüştüğümde yapılması gereken değişiklikleri belirtmiştim. Yönetimimiz ve genel menajerimiz Tolga Köklen bu konuda bana sonuna kadar güvendi ve destekleriyle çok önemli değişiklikler yaptık. Ben hem hücum hem de savunma olarak sistemime çok güveniyorum. O sistem içerisinde de oyuncuların en iyi özelliklerini ortaya çıkararak maksimum verimi almaya çalışıyorum.
Burada olmasını istediğim inandığım oyuncular ile yeni gelenlerin bütünleşmesiyle iyi bir yapı oluşturmuş olduk. Sonrasında taşlar yerine oturunca da ligin ikinci yarısında galibiyet serisi geldi. Taraflı tarafsız herkesin takdirini topladığımızı ve lige çıkmanın en büyük adayı olduğumuza herkesi inandırdığımızı düşünüyorum.
Son çalıştığım ve Afyon ile play-off şampiyonu olarak lige çıktığımız sezon TBL'de en büyük yatırımların yapıldığı ve en üst seviyede rekabetin yaşandığı son sezondu. Sonrasında ciddi bir düşüş olduktan sonra ligin kalitesi ve yatırımlar yeniden artmaya başladı. Bu sezon gerçekten çok çekişmeli bir lig var. Özelikle alt sıralarda takımlar birbirine çok denk ve orada yarış hiç kopmuyor. Üst grupta ise Yalova'nın sezon başındaki üstünlüğü ile biraz erken şekillendi. Onları da tebrik etmek istiyorum, hak edilmiş bir şampiyonluk elde ettiler. Ama biz bu kadroyu daha erken oluşturabilmiş olsaydık lige doğrudan çıkan takım biz de olabilirdik.
Tek ve yegane hedefimiz lige çıkmak. Çok büyük emekler verildi. Çok büyük yatırımlar yapıldı. Bugünkü yönetimimiz başa geldiğinden beri maaşları 1 gün aksatmadan söz verdikleri primi maç biter bitmez ödeyerek ve sadece bu sezonki bütçeyi değil daha şimdiden önümüzdeki yılın Süper Lig bütçesini kasasına koyarak ne kadar inançlı olduklarını gösteriyorlar. Biz de Mersin şehrini tekrar Süper Lig'de temsil etmek için play-off'larda şimdiye kadar oynadığımızdan daha iyisini yaparak, daha çok mücadele ederek her topun kıymetini bilip her pozisyon için savaşacağız.
Mersin'de geçmişe dayanan çok köklü bir basketbol kültürü var. Hemen hemen her Anadolu şehrinde olduğu gibi de taraftar kentini, takımını sahipleniyor. Geldiğimden beri tek bir maçımızı boş tribünlere oynamadık ve şimdi onlar da herkesi yenebileceğimizi gördükten sonra Süper Lig'e çıkacağımıza olan inançları katbekat artmış durumda. Bunu da hem bize hem oyunculara sadece salonda da değil şehrin herhangi bir yerinde alışveriş yaparken yemek yerken bile hissettiriyorlar.
1-2 yıl önce Mersin Yönetimi beni Mersin'e davet etmiş ve onlarla görüşme, tanışma şansımız olmuştu. O günkü koşullar birlikte çalışmamız için uygun olmasa da aramızda güzel bir bağ kurulmuştu. Bu yıl tekrar görüşmek isteyince önceden birbirimizi tanıyor olmamız işlerimizi çok kolaylaştırdı.
Lige çıkmayı çok isteyen bir şehir ve yönetimin olduğunu görmek, bu yolda da ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını ifade etmeleri; bu teklifi kabul etmemdeki en önemli etkenler oldu.
Açıkçası geldiğimde takım bireysel olarak iyi oyunculardan kurulmuş olsa da doğru bir kurgu yoktu. TBL'nin kendine has bir yapısı var ve bu ligin dinamiklerine, benim oynatmak istediğim agresif basketbola uygun değildi. Ben de bunun farkında olarak yönetimimiz ile ilk görüştüğümde yapılması gereken değişiklikleri belirtmiştim. Yönetimimiz ve genel menajerimiz Tolga Köklen bu konuda bana sonuna kadar güvendi ve destekleriyle çok önemli değişiklikler yaptık. Ben hem hücum hem de savunma olarak sistemime çok güveniyorum. O sistem içerisinde de oyuncuların en iyi özelliklerini ortaya çıkararak maksimum verimi almaya çalışıyorum.
Burada olmasını istediğim inandığım oyuncular ile yeni gelenlerin bütünleşmesiyle iyi bir yapı oluşturmuş olduk. Sonrasında taşlar yerine oturunca da ligin ikinci yarısında galibiyet serisi geldi. Taraflı tarafsız herkesin takdirini topladığımızı ve lige çıkmanın en büyük adayı olduğumuza herkesi inandırdığımızı düşünüyorum.
Son çalıştığım ve Afyon ile play-off şampiyonu olarak lige çıktığımız sezon TBL'de en büyük yatırımların yapıldığı ve en üst seviyede rekabetin yaşandığı son sezondu. Sonrasında ciddi bir düşüş olduktan sonra ligin kalitesi ve yatırımlar yeniden artmaya başladı. Bu sezon gerçekten çok çekişmeli bir lig var. Özelikle alt sıralarda takımlar birbirine çok denk ve orada yarış hiç kopmuyor. Üst grupta ise Yalova'nın sezon başındaki üstünlüğü ile biraz erken şekillendi. Onları da tebrik etmek istiyorum, hak edilmiş bir şampiyonluk elde ettiler. Ama biz bu kadroyu daha erken oluşturabilmiş olsaydık lige doğrudan çıkan takım biz de olabilirdik.
Tek ve yegane hedefimiz lige çıkmak. Çok büyük emekler verildi. Çok büyük yatırımlar yapıldı. Bugünkü yönetimimiz başa geldiğinden beri maaşları 1 gün aksatmadan söz verdikleri primi maç biter bitmez ödeyerek ve sadece bu sezonki bütçeyi değil daha şimdiden önümüzdeki yılın Süper Lig bütçesini kasasına koyarak ne kadar inançlı olduklarını gösteriyorlar. Biz de Mersin şehrini tekrar Süper Lig'de temsil etmek için play-off'larda şimdiye kadar oynadığımızdan daha iyisini yaparak, daha çok mücadele ederek her topun kıymetini bilip her pozisyon için savaşacağız.
Mersin'de geçmişe dayanan çok köklü bir basketbol kültürü var. Hemen hemen her Anadolu şehrinde olduğu gibi de taraftar kentini, takımını sahipleniyor. Geldiğimden beri tek bir maçımızı boş tribünlere oynamadık ve şimdi onlar da herkesi yenebileceğimizi gördükten sonra Süper Lig'e çıkacağımıza olan inançları katbekat artmış durumda. Bunu da hem bize hem oyunculara sadece salonda da değil şehrin herhangi bir yerinde alışveriş yaparken yemek yerken bile hissettiriyorlar.
YORUMLAR