Mücadele | Rıdvan Aksoy

İzmir BŞB Tekerlekli Sandalye Basketbol'un başarılı oyuncusu Rıdvan Aksoy, "9 yaşımdan bu yana yaklaşık 12 yıldır tekerlekli sandalye basketbol takımlarında oynuyorum. 6 yıl önce amatörlükten profesyonelliğe geçiş benim için hiç kolay olmadı. Azimle, kararlı bir şekilde çok çalıştım ve basketbolcu olmak için çok mücadele ettim" diyor.

Mücadele | Rıdvan Aksoy
03 Kasım 2021 - 14:50
RÖPORTAJ: HÜSEYİN  DEMİR
 
İzmir’in Kadifekale mahallesinde yetiştim ve hareketli, aktif bir çocukluğum oldu. Mahallede tanıdığım bir abimin tavsiyesi üzerine basketbola ve spora başladım. Basketbola başlarken annemin, hocalarımın ısrarı ve etkisi çok oldu. Açıkçası; çocukluğumda bu spora ilk başlarken basketbolu hiç sevmiyordum, o dönem futbolu daha çok seviyordum. Beni zorla elimden tutarak salona götürüyorlardı, kenarda otururken A takım antrenmanlarını izliyordum.
 
O zaman tekerlekli sandalye basketbol takımının altyapı grupları yoktu ve bu benim için çok sıkıcı oluyordu. Kendimi hep sahada görmek istiyordum. Yaşım ilerledikçe A takım organizasyonlarına yavaş yavaş dâhil oldum. Hocalarım beni antrenmanlara almaya başladı ve ufkum daha çok açıldı. Profesyonelliğin ilk adımlarını atarken basketbola daha çok heveslendim.
 
Basketbola olan ilgim ve tutkum daha da arttı. Basketbola amatör ruhla başladım; fakat profesyonel olunca kendimi daha iyi motive ettim. Takımın içerisine ‘girdiğin an’ kendi sorumluluğunu ve görevini daha iyi hissediyorsun. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'na girdiğimde ‘aidiyet’ duygum çok gelişti.
 
Ben basketbol oynamasaydım eğer gerçekten çok farklı biri -mahalle ağzıyla; serseri, berduş- olabilirdim. Sporcu olduğum için kendimi şanslı hissediyorum; çünkü kötü alışkanlıklardan hep uzak durdum. Bir sporcu gündelik ve sosyal hayatında nasıl yaşıyorsa öyle yaşıyorum. Hem beslenme düzenime hem antrenmanlarıma ve özel çalışmalarıma önem veriyorum. Çok çalıştım, kendimi basketbola verdim. Basketbol, bir engelli birey olarak bana özgüvenimi kazandırdı. Dışarıya olan bağlantımı daha çok güçlendirdi.
 
Basketbol oynamak bana çok şey kazandırdı. Hayatımı tamamen değiştirdi. Mesela; en önemlisi çok sosyal biriyim. Basketbol sayesinde çok farklı ülkeler, şehirler gezdim ve farklı kültürleri, toplumları tanıdım. Basketbol oynamasaydım eğer bunları gerçekleştiremezdim. Hobilerim arasında arkadaşlarımla birlikte vakit geçirmeyi, gezmeyi ve playstation oynamayı çok seviyorum.
 
2020 Tokyo Paralimpik Olimpiyatları'na katılmak ve orada yaşanan atmosferi görmek beni çok mutlu etti. O salonda antrenman yapmanın ve maça çıkmanın çok büyüleyici bir etkisi oldu. Açıkçası maça çıkarken tüylerim diken diken oluyordu. Sporun zirve noktası olan Olimpiyatlar'ın kültürel ve sosyal farklılığı, eğlence kültürünü yaşamak ayrı bir deneyim ve tecrübeydi. Olimpiyat Köyü'nde olmak çok farklı bir duyguydu. 2000 doğumluyum; belki de bu branşta Olimpiyatlar'a giden en genç oyunculardan biri olmuş olabilirim.
 
2020 Tokyo Oyunlarında elimizden gelenin en iyisini yaparak mücadele ettik. Takımda bazı abilerimiz son turnuvalarını yaşıyor. Keşke turnuva ’da en azından ikinci ya da üçüncü olarak bir madalya alsaydık ülkemize büyük gurur ve sevinç yaşatabilirdik. Gruptan çıktık ve çeyrek finalde maalesef ABD'ye yenildik. Çeyrek final maçında heyecanlı oynadık. ABD, abartıldığı kadar iyi bir takım değildi. Sadece biz daha deneyimsiz olarak sahaya çıktık.
 
67. Gillette-Milliyet Yılın Paralimpik - Engelli Sporcusu/Takımı ödülünü, Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımı olarak kazandık. Bu bizim için çok gurur verici, değerli bir ödül oldu.
 
Genç ve A milli takımlarda oynadım. Şu an hem U-23 hem de A Milli Takım'da oynuyorum. Genç takımlarımız şu an çok iyi durumda. İlk milli takım turnuvama Kanada Toronto’da katıldım.; bu deneyimim benim için bambaşka bir duyguydu.
 
Milli takım oarak şu an hedefimizde U-23 Dünya Şampiyonası var. Benim için milli takım kamplarında yer almak biraz zor oldu. U-23 ve A milli takım kamplarına arka arkaya katıldım. Fiziksel olarak ve mental olarak da yoğun bir dönem geçti. Ama milli takımın formasını giymek ve o gururu yaşamak, her şeye değer.
 
İyi ki basketbola ve spora başlamışım. Engelli bireylere ve ailelerine seslenmek istiyorum; gerçekten de çocuklarınızı sosyalleştirin. Bu basketbol, yüzme, goalball olur, bocce ya da başka bir spor olabilir. Aileler; çocuklarına zarar gelmesini istemediği için çok evhamlı davranıyor. Bu da çocukların psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkileyebiliyor. Engelli bireyler ve çocuklar hep evde kalmasın, öyle olunca kendilerini cezaevinde kalmış gibi hissediyorlar.
 
Çocuğunuzu evde tutarak bir şey elde edemezsiniz. Sporlara, okullara, sanata, kültüre yönlendirin. Eksik kalmasın evde... Sosyalleşmesi için elimizden ne geliyorsa yapın; ama özellikle spor yapsın...
 
TİPLEME
- En beğendiğin koç?

- Zeljko Obradovic
- En beğendiğin oyuncu? 
- Stephen Curry
- En iyi ilk 5'in? 
- Stephen Curry, Michael Jordan, Cedi Osman, James Harden, Jan Vesely

YORUMLAR

  • 0 Yorum