HAYALLERİMİZ VAR DAHA

Burçin Badem

EuroBasket 2025’te 24 yıl sonra yeniden finale çıkan 12 Dev Adam, Alperen’in etrafında birleşerek sahaya sadece bireysel yıldızları değil, bir takım ruhunu koydu. Altın kaçtı ama Türk basketbolunun geleceğini parlatan yeni bir başlangıç Riga’da yazıldı.

Avrupa basketbolunun kalbi bu yaz EuroBasket 2025’te attı. Turnuvanın en çok konuşulan hikâyelerinden biriyse şüphesiz Türkiye Milli Takımı oldu. Yıllardır beklenen o kıvılcımı sonunda bulan ay-yıldızlılar, sahaya sadece bireysel yıldızlarla değil, “takım olabilmenin” gücüyle çıktı. Alperen Şengün’ün etrafında şekillenen oyun, kaptan Cedi Osman’ın liderliği ve Şehmus Hazer’in enerjisiyle birleşince, Türkiye parkelerde hem rakiplerine hem de tribünlere aynı mesajı verdi: Bu kez farklıyız.

Bu sene en iyi kadromuzu sorunsuz bir araya getirdik. Ancak yine de her takımda olabilecek soru işaretleri vardı. Özellikle formda olanlar belliydi ama Furkan, Onuralp ve sağlık durumu belirsiz olan Shane gibi isimler üzerine şüpheler vardı.

Doğru planlanmış 65 gün, doğru sonuçların ilk adımı oldu… Hazırlık maçlarının başında bocalayan takımın zamana ihtiyacı olduğu belliydi. Son iki maçta gösterilen performans ise sürecin ne kadar doğru yönetildiğinin kanıtıydı.

Grup Maçları: Adım Adım Yükseliş

Letonya Kralı: Sipahi
Maç öncesi Letonyalı oyuncuların verdiği demeçler Ergin Ataman’a çok iş bırakmadı. Bizim çocuklar savunmalarıyla rakibi durdurdu ama imza, kimsenin beklemediği birinden geldi. Daha önce Riga’da gençlerde en iyi oyuncu seçilen Kenan Sipahi, basketbolumuza özel bir resital sundu.

Türkiye, turnuvaya güçlü bir giriş yaptı. Alperen Şengün boyalı alanı domine ederken, Sipahi ve kaptan Osman dış şutlarıyla oyunun ritmini elinde tuttu. Adem Bona’nın blokları ve ribaundlarıyla tamamlanan savunma, ilk galibiyetin anahtarı oldu.

Çekya Maçı: Soğukkanlılık Sınavı
Çekya’nın sert savunması Türkiye’yi zaman zaman sıkıştırsa da Alperen’in hücum aklı ve pas trafiğini yönlendiren etkisi oyunu açtı. Cedi Osman kritik anlarda sorumluluk alırken, Şehmus Hazer kenardan gelerek savunmaya agresiflik, hücuma enerji kattı. Furkan Korkmaz’ın dış şutları ve Kenan Sipahi’nin oyun kurucu aklı galibiyeti garantiledi.

Estonya Karşısında Takım Oyunu
Üçüncü maçta Estonya karşısında Türkiye artık takım oyununu iyice göstermeye başladı. Alperen’in ribaund ve asist katkıları, Larkin’in oyunu yönlendirmesi ve Bona’nın boyalı alandaki caydırıcılığı fark yarattı. Osman ve Hazer’in birlikte sahada olduğu dakikalarda takımın enerjisi zirve yaptı.

Portekiz Maçı: Kimliğin Oturduğu An
Grubun son maçında Portekiz karşısında ay-yıldızlılar sahaya kendinden emin çıktı. Alperen hem pota altında hem de dışarı açılarak hücumu yönlendirdi. Osman kritik anlarda sahneye çıkarken, Furkan Korkmaz üçlükleriyle farkı açtı. Şehmus Hazer’in oyuna kattığı dinamizm, takımın “bir bütün” olduğunun altını çizdi.

Basketbol Resitali: Türkiye – Sırbistan
Sırbistan maçı sadece grup liderliği için değil, Türkiye’nin zirveye hazır olduğunu göstermek için bir fırsattı. Daha ilk çeyrekten itibaren sahneye çıkan Alperen Şengün, rakip savunmayı tek başına parçaladı. 32 sayı, 15 ribaund, 7 asistlik dev istatistikleriyle sadece skora değil, maçın ruhuna da damgasını vurdu.

Ama zafer sadece Şengün’ün eseri değildi. Nikola Jokić’in 28 sayı ve 12 ribaunduna rağmen, Türk savunmasının kritik anlarda gösterdiği dayanıklılık zaferin kilidiydi. Shane Larkin’in son dakikalardaki serbest atışları ve Adem Bona’nın blok tehdidi, Sırbistan’ın geri dönüş umutlarını söndürdü.

Bu galibiyet, Türkiye’nin turnuvadaki iddiasını tüm dünyaya ilan etti. Ama Sırbistan maçı sonrasında, adında “SPOR” olan radyolarda hayatını düzensiz, beceriksiz futbolun üzerinden kazanan; yokluklar üzerinden kendini idame ettiren bahis yorumcuları, takımımızın savunmasından şikâyetçiydi! Ergin Ataman’ın maç saatiyle ilgili açıklamalarının yanlış olduğundan konuşuyor, muhtemel Yunanistan eşleşmesinde Antetokounmpo’ları nasıl durduramayacağımızdan bahsediyorlardı.

Tam 25 sene önce Mustafa Denizli’nin haykırışı “İçimizdeki İrlandalılar!” hâlen ölmemişti.

Son 16: İsveç Karşısında Gücün İlanı
Kâğıt üstünde kolay görünen İsveç eşleşmesi, öğlen 12.00’de başlayan maç nedeniyle sıkıntılı geçti. Ergin Ataman “Bu saçmalık! Ama sabah 03.00’te bile oynasak madalya hedefimizi kimse engelleyemez!” diyerek tepki gösterdi.

İlk çeyrekte İsveç sertliğiyle üstünlük kurdu. Ancak ikinci çeyrekten itibaren Alperen Şengün pota altındaki ağırlığını koydu, ribaundlarda kurduğu üstünlükle oyunu kontrol altına aldı.

Cedi Osman kritik üçlüklerle sorumluluk üstlenirken, Şehmus Hazer oyuna girdiği anda enerjiyi yükseltti. Larkin’in oyun aklı, Bona’nın savunma sertliği, Sipahi’nin temposu ve Korkmaz’ın şutlarıyla Türkiye farkı açarak çeyrek finale yükseldi.

Çeyrek Final: Polonya – Bir Takımın Manifestosu
12 Dev Adam, yurt dışında bir şampiyonada ilk kez art arda 6 maç kazanarak kararlı adımlarla Polonya karşısına geliyordu.

Alperen Şengün, 19 sayı – 12 ribaund – 10 asistlik triple-double ile gecenin yıldızı oldu. Ama esas etki rakamların ötesindeydi. Sırtı dönük top aldığında paniklemedi, doğru paslarla takım arkadaşlarını oyuna kattı.

Cedi Osman kritik üçlükleri ve savunmadaki liderliğiyle sahadaydı. Şehmus Hazer üçüncü çeyrekte yaptığı savunma baskısı ve hızlı hücum bitirişleriyle oyunun ateşleyicisi oldu. Furkan Korkmaz’ın şutları, Kenan Sipahi’nin soğukkanlı tercihleri, Larkin’in pas akışı ve Bona’nın savunma sertliği bu zaferi tamamladı.

Son düdük çaldığında skor 91-77 idi. Ama yazılan sadece bir skor değildi; Türk basketbolunun geleceğine dair bir umut manifestosu sahaya kazınmıştı.

Yunanistan Maçı – Birlik Olmanın Kanıtı
Dünya basketbolu şu soruyu yüksek sesle dile getiriyordu: “Türkiye gerçekten finale yürüyebilir mi?” Cevap netti: Evet, hem de nasıl!

Avrupa basketbolunun en köklü rekabetlerinden biri yeniden sahnedeydi. Türkiye, Giannis’li Yunanistan karşısında baştan sona üstün oynadı.

Cedi Osman hem savunmada hem hücumda liderlik etti, Hazer’in baskısı Yunan guardlarını bezdirdi. Ama gecenin yıldızı Ercan Osmani’ydi. Hiç serbest atış kullanmadan %78 isabetle 28 sayı attı, yanına 6 ribaund, 2 asist, 2 top çalma ve 1 blok ekledi.

Bu sadece bireysel bir performans değil, Ataman ve ekibinin detaylı analizlerinin sahaya yansımasıydı. Shane Larkin ise bu dansın şefi oldu.

Bu zafer, Alperen ve arkadaşlarının dünyaya attığı bir haykırıştı.

Final: Tecrübenin Dersi – Almanya 88, Türkiye 83

Türkiye, finalde ev sahibi Almanya’ya beş sayı farkla kaybetti. Ama kaybedilen sadece bir maçtı, kazanılan ise çok daha büyüktü.

Alperen Şengün 24 sayı, 11 ribaund ile double-double yaptı. Larkin 18 sayı, 8 asistle mücadele etti. Üç çeyrek kafa kafaya giden maç, son bölümde tecrübe farkına kurban gitti. Schröder, Bonga, Wagner kardeşler ve Obst, soğukkanlılıklarını sahaya koydu.

Bitime 4:50 kala 76-71 öndeydik. Bonga dört faulle oynarken, Shane Larkin’in devrilen Osmani’ye attığı kötü pas dönüm noktası oldu. Kalan dakikalarda telaşlı hücum tercihleriyle kontrol rakibe geçti.

12 DEV ADAM, gümüşle yetindi ama aslında altın değerinde bir tecrübe kazandı.

Ve Alperen’in Etrafında Toplanarak Yaşama Dönen 12 Dev Adam Efsanesi
EuroBasket 2025, Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Alperen Şengün sadece istatistikleriyle değil, etrafına verdiği güvenle takımın merkezine oturdu.

Cedi Osman kaptanlığıyla, Şehmus Hazer enerjisiyle, Osmani, Bona, Sipahi ve Korkmaz tamamlayıcı rolleriyle bu bütünlüğü sağladı.

Bu başarı sadece bir yazın hikâyesi değil; yıllardır beklenen “Biz artık bir takımız” mesajının güçlü yankısıydı. Türkiye, EuroBasket 2025’te yalnızca maçları değil, 12 DEV ADAM ruhunu da geri kazandı.