Yakup Sekizkök | Ateşi yaktık

"Basketbol Şampiyonlar Ligi Finali, yıllardır yakmak istediğimiz bir ateşti. Şimdi o ateşi canlı tutmak ve daha da büyütmek bizim için çok daha büyük bir sorumluluk. Galatasaray'ı yeniden Avrupa'nın zirvesine taşımak için kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz."

SAİT YARDIMCI / ATİNA

- BCL’de final maçına çıkmadan önce soyunma odasında oyuncularınıza ne söylediniz? Bu maçı mental olarak nasıl hazırladınız?

- Final maçları her zaman bir sezonun bütün yükünü ve duygusunu içinde barındırır. Onlara ilk söylediğim şey, “Heyecanı kontrol etmek zorundayız” oldu. Final gibi büyük bir karşılaşmada sadece fiziksel olarak değil, zihin sel olarak da sakin kalmak gerekir.

Oyuncularımın içindeki enerjiyi boşa harcamadan sahaya yansıtmaları gerektiğini hatırlattım. Özellikle hücumda sabırlı olmamız, acele etmememiz gerektiğini söyledim. Çünkü bu tarz maçlarda alınan ani kararlar ya da gereksiz riskler, rakibe avantaj sağlamak anlamına geliyor. “Ne yaparsak yapalım, kontrol bizde olsun” dedim.

- FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde finale kadar gelen bu başarıyı sezonun hangi kırılma anı belirledi? Sizce bu yolculuğun dönüm noktası neydi?

- Her başarılı sezonun bir ya da birkaç dönüm noktası olur. Bizim için bu noktayı kesin olarak belirlemek gere kirse, iç sahada oynadığımız Unicaja Malaga maçı derim. Sadece fiziksel olarak değil, mental olarak da bir sıçrama yaşadık. Oyuncularımı Malaga karşısında gösterdiği performans bizi sezonun devamı için umutlandırdı. Doğru kararlarla oyunu yönlendirmek ve maçın son anına kadar mücadele etmek, bize “bu kupa bizim olabilir” duygusunu gerçek anlamda yaşattı. O maçın ardından takımın özgüveni arttı, inancı güçlendi. Bence işte bu ruh değişimi, tüm sezonun gidişatını etkileyen en önemli kırılma anıydı.

- Hem Avrupa arenasında hem de Türkiye Süper Ligi’nde yoğun bir fikstürde takımı diri tutmak kolay değil. Sezon boyunca sizi en çok zorlayan süreç neydi?

- Sezon boyunca aslında bizi zorlayan tek bir dönem den değil, adım adım artan bir yorgunluktan söz etmek gerekir. Avrupa’da üst tura çıktıkça hem fikstür yoğunluğu hem de fiziksel yorgunluk arttı. Ancak bu yorgunluk sadece vücutta değil, zihinde de birikiyor. Her hafta farklı bir ülkede farklı iklimlerde, farklı saatlerde maçlara çıkıyorsunuz. Dönüyorsunuz, Türkiye Ligi’nde güçlü rakiplere karşı yine kazanmak zorundasınız.

Bizi en çok zorlayan şey bu döngü içerisinde yaşanan sakatlıklar oldu. Bazı maçlara çıkarken ideal rotasyonu muzdan uzak kaldık. Planladığımız sistemleri maçtan maça revize etmek zorunda kaldık. Bu da takımı hem oyun hem de hazırlık anlamında sürekli bir adaptasyon sürecine itti. Örneğin Final Four’da dahi sakatlıkların etkisiyle bazı oyuncuları farklı pozisyonlarda denemek, farklı yapılarla maça çıkmak zorunda kaldık. Bu da doğal olarak takım kimyasını etkileyebiliyor. Ama tüm bu zorluklara rağmen oyuncularımın göstermiş olduğu direnç, teknik ekibin sabrı ve kulüp içindeki destek zinciriyle bu süreci en az hasarla geçmeyi başardık.

- Takım olarak sahada görmekten en gurur duy duğunuz özellik hangisiydi? Mücadele gücü mü, savunma disiplini mi yoksa birlik duygusu mu?

- Her takımın başarılı olabilmesi için sahip olması gereken temel değerler vardır: mücadele, disiplin ve bir lik. Biz sezon boyunca bu üç temel üzerine inşa ettiğimiz oyunumuzu sahaya yansıtmaya çalıştık. Bu değerlerin hepsini ayrı ayrı maçlarda farklı şekillerde gördük. Ama beni en çok gururlandıran şey, hücumda gösterdiğimiz yaratıcılık ve çeşitlilik oldu. Bugünün basketbolunda sadece savunma yapmak ya da sadece bireysel perfor manslarla kazanmak yeterli değil. Kolektif bir akılla hücu mu yönlendirebilen, her pozisyonda farklı katkı verebilen oyunculara ve sistemlere sahip olmak çok kritik. Bizim takımımız, zaman zaman çok dar bir kadroyla bile sahada farklı varyasyonlar üretebilen, hücumda topu iyi paylaşan, doğru şutu bulan, gerektiğinde bireysel yeteneklerini kolektif yapıya entegre edebilen bir yapıdaydı. Rakipler imize karşı bizi “diğerlerinden farklı” kılan şey tam olarak buydu. Elbette mücadele ve birlik olmazsa bu başarı zaten gelmezdi ama bizi finale taşıyan en önemli özelliğimiz hücumdaki derinliğimiz ve esnekliğimizdi.

- Bu başarı sadece bu sezonluk bir hedef miydi yoksa daha büyük bir yapının ilk adımı mı? Gal atasaray basketbolu için bundan sonra ne planlıyor sunuz?

- Bu sezon aldığımız başarıyı asla bir son ya da tesadüf olarak görmüyorum. Aksine bu, uzun zamandır planladığımız yeniden yapılanmanın ilk büyük adımı. Galatasaray, basketbol tarihinde çok önemli başarılara imza atmış, Avrupa’da kupa kaldırmış bir camia. Bu camianın genlerinde kazanmak, zirvede olmak var. Şampiyonlar Ligi finaline çıkmak, bu geleneğin yeniden uyanışının bir simgesi oldu bizim için. Ama asıl sorumluluk şimdi başlıyor. Bu başarıyı geçici değil, kalıcı bir standarda dönüştürmek istiyoruz. Bunun için altyapıya daha fazla yatırım, oyuncu gelişim programlarının daha sistemli yürütülmesi, kadro istikrarı ve sürdürülebilir bir bütçe yapısı gibi konulara odaklanıyoruz. Hedefimiz, Galatasaray basketbolunu yalnızca Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da yeniden en güçlü ve istikrarlı kulüplerinden biri haline getirmek. Kısa vadeli değil, uzun vadeli planlarla bu yapıyı ayakta tutmak ve her sezon Avrupa’da sonuna kadar gitmeyi hedefleyen bir sistem kurmak istiyoruz