LEBRON MU YOKSA JORDAN MI?

"Basketbolda bana ilham veren kişi Michael Jordan'dı, hep bunu belirtirim. Lise yıllarımda hep onun gibi olmak istiyordum. Michael Jordan'ın bu dünyadan olmadığını düşünürdüm ve onun gibi olamayacağımı hissederdim. Sonra Kobe'yi izledim ve oyunumu geliştirmemde çok büyük katkısı oldu" LeBron James



LEBRON JAMES ‘GOAT’ OLABİLİR Mİ?

"Aslında son 10 yıllık performansına bakarsak tüm ibreler Lebron’un Jordan’ı geçebileceğini gösterirken, ‘Kral’ın birden karşısına Golden State Warriors çıktı ve tüm yollar sanki onun için başa döndü."
 
SERDAR SÖZKESEN
 
NBA’de 15. sezonunu geride bırakan LeBron James, basketbolun GOAT’ı (gelmiş geçmiş en iyisi) kabul edilen Michael Jordan’la son yıllarda fazlasıyla karşılaştırılıyor. Sadece bu bile onun ne kadar büyük bir star olduğunun göstergesi. İki ismin oynadıkları dönemin dinamikleri, hücumları ve savunmaları bir hayli farklı olsa da işin rakamsal boyutuna bakarsak; 6 yüzük, 3 yüzüğü ezer geçer; ama LeBron, asist ve ribaund alanında Jordan’ın çok ötesinde. Hatta NBA’in gelmiş geçmiş ‘en all – round’ oyuncusu diyebiliriz onun için...
 
RİSKLİ LAKERS TERCİHİ
NBA tarihinin gördüğü en mükemmel oyunculardan biri olan Shaquille O’Neal, geçtiğimiz sezonun sonlarında LeBron James için bir TV programında şu ifadeleri kullanmıştı : “O artık yaşlı. Yolu kısaldı. Kaç yüzüğü var, 3 değil mi? Onun yerinde olsam bu yaz Warriors’a gider, 3 tane yüzük daha kazanırım ve toplamda Jordan gibi 6 tane yüzüğüm olur.” Shaq, LeBron’un yerinde olsa belki bu dediklerini yapardı; ama tanıdığımız LeBron tabii ki bunu yapmadı ve NBA’in efsane takımlarından Los Angeles Lakers’ın yolunu tuttu.
 
Hem Miami, hem de Cleveland takımları ile dönem dönem yaşadığı türlü sıkıntılara rağmen asla mücadelesinden ödün vermeyen, sorumluluk almaktan vazgeçmeyen LeBron James’in bu yaz döneminde verdiği Los Angeles Lakers kararı çok konuşuldu. İlk başta Lakers, onun için riskli bir seçim gibi görünse de, onun kimseye kendini kanıtlama gibi bir gayesinin olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
LeBron James’li Los Angeles Lakers’ın, daha ilk iç saha maçında (Rockets) satışa çıkardığı en ucuz biletin 934 dolar seviyesinde olduğunu görünce, onun Lakers’ın son yıllarda nispeten düşüşe geçen itibarını tekrar yukarı seviyelere çekeceğini öngörmek, sanırım herkesin varacağı sonuçlardan biri olsa gerek.
 
LeBron James, yeni bir yapılanmanın eşiğindeki Lakers’ta özellikle potansiyelli gençlere, Rajon Rondo ile beraber çok güzel bir rol model olacak. İki tecrübeli ismin; Lonzo Ball, Kyle Kuzma, Brandon Ingram, Ivica Zubac ve Josh Hart gibi geleceğinin parlak olması beklenen birçok oyuncunun gelişimine çok değerli katkılar vermesi yüksek ihtimal. Ayrıca Lebron’un mütevazi görünen kadro ile alacağı sonuçlara ve takımının sezon sonundaki sıralamasına göre MVP’lik konusunda da bir hayli iddialı olacağı da aşikar. Gerçi karşısında tarihin en iyi takımı Warriors var ama LeBron'un olduğu yerde her zaman umut vardır.
 
 
SÜREKLİ KENDİNİ GELİŞTİRİYOR

O hâlâ çok sıkı çalışıyor, kendini sürekli yeniliyor. Adeta bu spora kendini adamış halde. Şut yüzdesini de son yıllarda inanılmaz geliştirdi. Cristiano Ronaldo’nun futboldaki hali gibi. Sistemsel çalışma sonucunda kusursuz işleyen bir makineyi andırıyor. Yaşı 33 ama vücut yaşı 25’ten farksız. Dinamizmi, atletik gücü, fiziksel seviyesi ve basketboldan aldığı haz, hâlâ en üst seviyede. Belki geçtiğimiz sezonlarda, Cleveland’da sıklıkla görmeye alıştığımız maç başı 40 dakikaya yakın absürt dakikalarda parkede kalmayacak; ama onu Staples Center’da ve diğer salonlarda, hele Lakers gibi geçmişi muazzam bir takımın mor-sarı forması İle izlemek biz basketbol severler için muazzam bir keyif olacak.
 
Nam-ı diğer ‘Kral’, 2016 NBA finallerinde Curry, Thompson, Green ve Igadoula’lı Golden State Warriors karşısında 3-1’den geri gelip şampiyon olduğunda adını tarihe altın harflerle yazdırmıştı. Hatta bu efsane şampiyonluk sonrası; Jordan’dan önce yine sıklıkla karşılaştırıldığı Kobe Bryant’ı yüzük sayısı ile olmasa da genel performansı ile geçtiğini düşünenler bir hayli çoğunluktaydı. 
15. sezonunda bu denli üst düzey performansa ulaşıp, 82 maçın tamamında aynı ciddiyetle sahaya çıkmak ve oyunun her metrekaresine imza atmak, ancak seçilmiş basketbolcuların yapacağı bir durumdu.
 
Yıllar geçse de oyunun gerektirdiği tüm alanlarda yeteneği daha bir gelişen, profesyonel yaşantısında her daim kendisine çok iyi bakan ve üçlük yüzdesi dahil birçok konuda kendini modern basketbolun kurallarına çok kolay adapte edebilen LeBron James’in yapabileceklerinin açıkçası bir sınırı yok. 
 
Parkede özellikle pota altında rakiplerine büyük korku salan, saha içi oyun görüşünü geçmişe nazaran en az iki kat arttıran LeBron, tüm önemli istatistiklerde hala en üst sıralarda. O, 2010 yılından bu yana NBA’in en iyi oyuncusu ve her geçen zamanda yeni kırılabilecek rekorların baş adayı konumunda.
 
Kim bilir belki de Warriors diye bir takım olmasaydı, LeBron beşinci, hatta altıncı şampiyonluğunu kazanmış ve GOAT seviyesine çoktan çıkmıştı bile. Hatta bu durumu ‘ti’ye alanlar “Golden State Warriors, LeBron’un Jordan’ı geçmemesi için kurulmuş bir organizasyon” diyerek durumu espri konusu haline bile getirdiler.

 
 
JORDAN HÂLÂ ERİŞİLEMEZ Mİ?

Michael Jordan… Yıllardır basketbolu takip eden / etmeyen herkesin diline sakız gibi yapışan, bu sporun gelmiş geçmiş en iyisinin adı… Ne var ki her spor dalında olduğu gibi basketbolda da bir zaman sonra sivrilen, yeteneği ve istatistikleri ile baş döndüren biri çıktığı zaman, hemen kıyaslama moduna geçilir. Örneğin futbolda hala devam eden Maradona, Messi, Pele, Ronaldo ya da teniste Federer, Nadal ve Djokovic’in içinde yer aldığı “En iyi kim?” tartışmalarının her daim güncelliğini koruduğu gibi.
 
Michael Jordan 2003 yılında basketbolu bıraktıktan sonra onu, tüm hareketleri ve stili ile adeta birebir yansıtan ve yaşatan isim olan Kobe Bryant ile de fazlasıyla karşılaştırıldı. “Yeni Jordan” olarak lanse edilen Kobe, kısa zamanda NBA tarihinin gördüğü en iyi isimlerden biri oldu ve kariyerini 5 yüzükle kapattı. Kusursuz şut yeteneği ve mağlubiyeti asla kabul etmeyen hırsı ile birçok basketbol seyircisinin gönlünü kazanan ‘Black Mamba’, kariyerinin son yıllarında hem sakatlıklarla, hem de kadro olarak yerlerde diyebileceğimiz Lakers ile şanssız bir dönem yaşadı ve nihayetinde 2016’da emekli oldu. Veda maçında attığı 60 sayı ise hafızalardan asla silinmeyecek şekilde kalplere kazındı.
 
Tekrar Jordan’a dönersek... Chicago Bulls forması ile tam anlamıyla ‘winner’ bir oyuncu olan Michael Jordan, çıktığı 6 NBA finalinde kazandığı 6 şampiyonlukla bu kategoride en tepede. Ayrıca bu finallerin tamamında MVP olması da onu çok özel bir mertebeye taşıyan istatistiklerden sadece bir tanesi.

 
ADI BİLE YETİYOR
Michael Jordan’ın NBA’e, özellikle basketbol sporuna kattığı anlam, marka değeri ve küresel çaptaki popülaritesinin yanı sıra dönemindeki basketbolun şimdiki düzene göre farklılıkları, 2 kez bıraktıktan sonra tekrar en üst seviyede basketbol oynaması ve 6 finalde kazandığı 6 şampiyonlukla, karşılaştırılacağı her oyuncudan bir adım önde olduğu gerçeği kolay kolay değişmeyecek.
 
NBA tarihinde birçok rekoru elinde bulunduran Michael Jordan 55 yaşında olmasına rağmen, hâlâ NBA’i ve tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Öyle ki, adına çıkarılan ‘Air Jordan’ ayakkabıları bugün NBA’in en önemli yıldızlarının ayağında. Bugün Carmelo Anthony, Chris Paul, LeBron James, Dwyane Wade gibi önemli isimler Jordan markasının havalı ayakkabılarını giyiyorlar. Jordan her anlamda kitleleri etkilemeye, yıldız adaylarını motive edici bir rol model olmaya devam ederken, NBA denilince ondan önce bir başkasının adının en üstte yazması pek de mümkün görünmüyor.
 
2016’da tarihe geçen şampiyonluğu sonrasında, “Benim motivasyonum, sürekli takip ettiğim bir hayalet ve onu geçmek istiyorum” diyen LeBron James dahi bugün, onlarca basketbolcu tarafından ilham almak amacıyla giyilmeye devam edilen efsane Michael Jordan forma numarası olan 23’ü sırtında taşımaya devam ediyor…
 
Oyunun hemen hemen tüm istatistiklerinde en tepede görmeye alışık olduğumuz LeBron’un GOAT seviyesine gelebilmesi için belki iki, en az bir şampiyonluğa daha ihtiyacı var ama o, kariyerini bitirdiğinde çok büyük ihtimalle bu sporun gördüğü iki büyük isimden birisi olarak anılacak.