AVRUPA'NIN GÖLGESİ KISALIYOR MU?

2025 NBA Draftı tamamlandı. Alıştığımız dominant Avrupalı yıldız profili ise bu kez sahnede pek yoktu. Fransa parlamaya devam ederken Türkiye sessizdi.

ALİ BARUTÇUOĞLU

25 Haziran’da gerçekleşen 2025 NBA Draftı, Dallas Mavericks’in Duke çıkışlı Amerikalı yıldız adayı Cooper Flagg’i seçmesiyle başladı. Flagg’in potansiyeli düşünüldüğünde, onu Luka Doncic’in eski takımında izlemenin heyecanı bile başlı başına yeterli. Ne var ki bu yılki draft, bizim için buruk geçti. Zira Türk bir oyuncunun yer almadığı bir yılı geride bıraktık.

Draft’ta Küresel Dağılım ve Avrupa’nın Payı

Draftta toplamda 59 oyuncu seçildi. Bunlardan 36’sı (%61) ABD vatandaşı olurken, geri kalan %39’luk kısmı Asya, Avrupa, Afrika ve Okyanusya kıtalarından gelen oyuncular oluşturdu. Bu da NBA'in artık ne kadar küresel bir organizasyon haline geldiğinin açık bir göstergesi.

Avrupa kıtasından toplam 14 oyuncu draft edildi: İlk turda 8, ikinci turda ise 6 isim. Kıta dışından ise Güney Sudan, Çin, Bahamalar ve Kanada ilk turda; Avustralya ve Senegal ikinci turda temsil edildi. Ancak Avrupa’da öne çıkan ülke, yine Fransa oldu. 6 oyuncusunu NBA’e gönderen Fransa, bu başarıyı üst üste yıllardır sürdürerek sadece “oyuncu üreten” değil, aynı zamanda NBA’e yıldız ihraç eden bir basketbol ülkesi olduğunu bir kez daha gösterdi.

Fransa'nın Sistemli Yükselişi

Fransa’nın bu çıkışı bir rastlantı değil. Ülke, altyapıdan itibaren basketbolcu yetiştirme sistemini sürdürülebilir şekilde kurgulamış durumda. Üstelik bu sistem, sadece NBA'e değil EuroLeague’e de yansıyor. Paris, Monako ve Lyon şehirlerinin EuroLeague’de üç farklı takımıyla mücadele etmesi ve bu takımların rotasyonlarında yerli oyunculara ciddi süre vermesi, bu üretimin saha içi karşılığı.

De Colo, Lauvergne gibi veteranların yanında; Maledon, Hifi, Okobo, Strazel ve Jaiteh gibi oyuncular Fransız liginde gelişim fırsatı buluyor. Aynı şekilde Fournier, Francisco, Ntikilina, Beaubois ve Causeur gibi isimlerle EuroLeague’de mücadele ediyor nu da ABD’lilerden sonra en çok temsil edilen ülke Fransa olmasını sağlıyor.

Yıldızlar Sönük, Beklentiler Durgun

Bu yılki draft’ta Doncic, Wembanyama veya Risacher gibi bir süper yıldız adayı maalesef sahneye çıkmadı. Geçtiğimiz yıl seçilenlerden Nikola Topić, sakatlığı nedeniyle bir maç bile oynayamazken şampiyonluk kazanırken; Zaccharie Risacher çaylak sezonunu 24.6 dakika, 12.6 sayı, 3.6 ribaund ve 1.2 asist ortalamalarıyla tamamladı.

Milli oyuncumuz Adem Bona ise 5.8 sayı – 4.2 ribaund ile sezonu kapattı. Bu tablo, Avrupalı oyuncuların draft edildikten sonra NBA’de hemen yıldız olamayacaklarını; gelişim ve sabır süreci geçirmeleri gerektiğini bir kez daha gösteriyor.

Bu noktada, draft sonrası Avrupa’da 1–2 sezon geçirerek gelişimini sürdüren oyuncu modeli yeniden gündeme geliyor. Luka Doncic, Alperen Şengün, Wembanyama gibi doğrudan NBA'e gitse de hazır gelen isimler haricinde; Bogdan Bogdanovic, Vasa Micic, Dario Saric, Bojan Bogdanovic, Yabusele gibi isimlerin Avrupa deneyimi onların kariyerlerinde belirleyici oldu.

Kulüp Deneyimi Geri Döndü

‘2025 draftı’nda seçilen 14 Avrupalı oyuncudan 7’si, kolej değil Avrupa kulüp altyapılarından geldi. Bu 7 oyuncunun 5’inin Fransız olması, Fransa'nın sadece bireysel yetenek değil, kulüp sistemiyle de fark yarattığını kanıtlıyor. Özellikle Ulm gibi kulüplerin Ben Saraf ve Noa Essengue gibi gençleri NBA'e kazandırması, Alman liginin gelişen potansiyelini de gözler önüne seriyor.

Kulüp deneyimiyle NBA’e giden oyuncular, hem taktiksel farkındalık hem de profesyonellik açısından bir adım önde başlıyor. Ancak her zaman olduğu gibi; organizasyon yapısı, oyuncuya verilen rol ve kadro mühendisliği de en az bireysel yetenek kadar belirleyici. Vasa Micic ve Marko Guduric’in NBA örnekleri bunun net göstergesi.

Türkiye İçin Alarm Zilleri

Ne yazık ki 2025 Draftı’nda Türkiye’den hiçbir oyuncunun adı anılmadı. Bu durum, bireysel yetenek yönetimi ile, uzun vadeli planlamala ihtiyacı ile de açıklanabilir.

Oyuncuların mentorluk alması, ailelerinin bilinçlendirilmesi ve genç sporcular için 1, 5 ve 10 yıllık gelişim planları yapılması artık bir zorunluluk. Nasıl ki öğrenciler üniversite sınavına yıllar boyu hazırlanıyorsa, bir sporcu da NBA hedefi için benzer bir disipline girmeli.

Ancak o zaman Türkiye'den daha fazla genç ismi NBA’euğurlayabiliriz. Yoksa draft geceleri sadece izleyici olarak geçmeye devam ederiz.

Özetle Avrupa Geriye mi Düşüyor?

Bu yılın draftı, Avrupa için heyecan verici bir tablo sunmadı. Fransa dışında başka ülkelerden ciddi çıkışlar görülmedi. Ama bu, Avrupa’nın potansiyelini kaybettiği anlamına gelmiyor. Aksine, sistemli çalışanlar –Fransa gibi– meyvesini topluyor. Türkiye’nin bu tabloda yeniden görünür olabilmesi için ise önce sahada süre alan, sonra sistemli gelişen gençlere ihtiyaç var.

Yeni draft edilen tüm oyunculara sağlıklı ve başarılı bir kariyer dileriz. Kim bilir, belki gelecek yıl NBA’e giden bir Türk yetenek için manşet atarız…