Turgay Çataloluk | Değişim
Ayos Antalya Sportif Direktörü Turgay Çataloluk, "Temel ve basit olandan uzaklaşıp A takım seviyesine donanım eksiği olan sporcular yetiştiriyoruz. Yani problem çok daha büyük ve derinlerde. Bu problemin çözülebilmesi için altyapıya bakışımızı tamamen değiştirmemiz gerekiyor" diyor.
13 Haziran 2024 - 21:02 - Güncelleme: 13 Haziran 2024 - 21:14
RÖPORTAJ: TOLGA YENİGÜN
- Şampiyonluk ile tamamlanan Türkiye Basketbol Ligi'ne yükseldiğiniz sezonu nasıl anlatırsınız?
- Açıkçası bu sezonun bizim için çok kolay geçtiğini söyleyemem. Sezona başladığımızda karşımızda beklediğimizden daha zor ve dinamikleri değişik bir lig bulduk. Takım olarak adaptasyon sürecimiz zaman aldı. Özellikle üst liglerden kadromuza dahil ettiğimiz oyuncularımızın bu ligin dinamiklerine alışarak kalitelerini ortaya koymaları hemen olmadı. Ancak hem başantrenörümüz Engin Gençoğlu ve ekibinin tecrübesi hem kadro kalitemiz hem de organizasyonun profesyonelliği sayesinde hedeflediğimiz sona ulaşmayı başardık.
ÖNCE SALON SONRA ALTYAPI
- İlk yılında TBL'ye yükselen Ayos Antalya'nın kısa ve orta vadeli hedefleri için neler söylersiniz?
- Geçtiğimiz sezonun başında henüz kulübün kuruluş aşamasında, Ayos Holding yöneticileri ile yaptığımız toplantılarda Ayos Holding Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Şirin ve kulüp başkanımız Osman Şirin tarafından bize söylenenle bizden beklenen, 2 sezonda Basketbol Süper Ligi’ne çıkacak bir organizasyon oluşturmamızdı.
Bunun yanında altyapımızın organizasyonuna da zaman kaybetmeden başlamak istiyorduk. Fakat kendi salonumuz olmadan ciddi bir altyapıdan bahsetmek elbette ki anlamsız olacaktı. Bu sebeplerle Antalya’da antrenmanlarımızı yapacağımız, altyapımızı oluşturacağımız ve kulüp merkezi olarak kullanacağımız bir salonun yapılması yönünde de fikir birliğine vardık. Geldiğimiz noktada bazı adımlar atıldı ama süreç devam ediyor. Umuyorum ki önümüzdeki sezon sonrasında kendi salonumuza kavuşmuş olacağız.
Sonuç olarak kısa vadeli hedefimiz olan Kulüp organizasyonu ve TB2L şampiyonluğuna ulaşmış bulunuyoruz. Şimdi de ayakları yere basan bir takım oluşturarak TBL’de iddialı olmak niyetindeyiz. Benim kişisel görüşüm, her işte olduğu gibi sporda da sürdürülebilir olmak ve zaman içinde sağlam bir yapı oluşturarak hedefleri büyütmek daha doğru olandır. Dolayısı ile öncelikle elimizde hangi imkanlar var ona bakacağız. Sonrasında da bu imkanlarla en doğru ve efektif yapıyı nasıl kuracağımızı planlayarak hedeflerimizi belirleyeceğiz ve harekete geçeceğiz.
BASKETBOL ANTALYA SEYİRCİSİNİZ KODLARINDA VAR...
- Biraz da Antalya'daki basketbol ortamından bahsetmenizi istesek, halkın desteği ve ilgisi için neler söylersiniz?
- Bildiğiniz gibi geçmişe baktığımızda zaman içinde Antalya’da çeşitli ciddi basketbol oluşumları vardı. Ancak hiçbiri uzun soluklu olamadı ve faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldılar.
Açıkçası Antalya cennet gibi bir şehir. Hem oyuncular hem de diğer kulüp çalışanları bu güzel şehirde yaşıyor olmaktan mutluluk duyuyor. Hatta rakip takımlar dahi Antalya’ya deplasmana geldikleri için mutlu oluyorlar. Bu bağlamda Antalya başarılı ve sürekliliği olan basketbol organizasyonlarını hak ediyor. Sadece basketbol için değil bu şehirde yapılacak tüm spor branşları için aynı şeyi söyleyebiliriz. Çünkü hem sporcu potansiyeline hem de şehrin gelişmişliğine bakarak olması gerekenin bu olduğunu görebilirsiniz. Ama maalesef Antalya’nın gelişmişliği ve kapasitesine ters orantılı bir şekilde spor açısından oldukça geri kalmış olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim.
Antalya halkının geçmişten gelen kodlarla basketbola belli bir ilgisinin olduğunu görebiliyorum. Bu senemizi seyirci açısından da bir geçiş senesi olarak düşünebiliriz. Sezon içinde maçlarımıza gelen seyirci sayısı çok olmasa da play-off’larda bu sayı oldukça arttı. Gelecek sezon TBL’de oynayacağımız maçların daha kaliteli ve çekişmeli olacağını düşünürsek zaten Antalya seyircisinin kodlarında bulunan basketbol sevgisi ile yeni seyirci sayımız günden güne artacaktır.
ANTALYA'DA POTANSİYEL VAR AMA YETERLİ TESİS YOK
- Önce salon diye vurgu yaptınız, sizin adınızın anıldığı her yerde mutlaka altyapı da hatırlanıyor... Antalya'daki özkaynak düzeni potansiyeli için neler söylersiniz?
- Az önce bahsettiğim gibi doğru düzgün bir altyapı organizasyonu kurmadan süreklilikten bahsedemeyiz. Ama tabii ki sağlıklı bir organizasyon için birinci şart, sürekli kullanabileceğimiz bir salonun olması. Çünkü maalesef Antalya’da ciddi bir salon sıkıntısı var ve ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzak gözüküyor.
Özkaynak potansiyeli olarak Antalya şehrinin fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyorum. Ben Banvit’te görev yaparken de pek çok sporcumuz Antalya kökenliydi. Bu arkadaşlarımızın bazıları şu anda A Milli Takımımızda kadroya giriyor. Dolayısı ile Antalya’nın özkaynak problemi olduğunu düşünmüyorum. Asıl problem, bu çocuklarımızın yetişeceği ciddi organizasyonların ve salonların olmayışı…
ASIL SORUN ÜLKE SPORUNUN PLANSIZ, PROGRAMSIZ OLMASI...
- Son olarak BSL için alınan 4+3 yabancı kuralı ve A Milli Takım'ın mevcut durumu için sizin görüşleriniz nelerdir?
- Bana göre '4+3 iyi midir kötü müdür?' diye tartışmak veya konuşmak çok da bir anlam ifade etmiyor. Çünkü önemli olan yabancı kuralı değil. Önemli olan ülkemizde spora bakış açısı. Biz maalesef bir spor ülkesi değiliz ve spor kültürümüz çok gerilerde. Plansız programsız günlük başarılar peşinde koşan ve maddi kaynaklarımızı har vurup harman savuran bir spor anlayışımız var. Bu söylediklerim pek çok spor branşı için geçerli.
Başta kulüp yönetimleri ve taraftarlar olmak üzere günlük başarılar peşindeyiz. Genel olarak aktif spordan uzak bir toplum olduğumuz ve içimizde sporcu ruhu olmadığı için sürdürülebilir başarıya ulaşmak adına nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini bilmiyoruz. Bu yanlış bakış açısı da en alt seviyeden en üst kademeye kadar hem antrenörlerimizi hem de sporcularımızı negatif etkiliyor ve yanlışa yönlendiriyor.
Temel ve basit olandan uzaklaşıp A takım seviyesine donanım eksiği olan sporcular yetiştiriyoruz. Yani problem çok daha büyük ve derinlerde. Bu problemin çözülebilmesi için altyapıya bakışımızı tamamen değiştirmemiz gerekiyor. Spesifik olarak basketbol için konuşmak gerekirse, ben şu anda baktığımda ülkemizde toplamda maksimum 2-3 kulübün altyapıya nispeten daha doğru ve ciddi yaklaştığını görüyorum. Dolayısı ile özkaynaklarınızı doğru kullanarak, doğru eğiticiler ve eğitimle sürekli bir altyapı organizasyonu sağlamadan yabancı kurallarını konuşmak bir işe yaramıyor.
Sonuçta bu kuralı kulüpler istedi ve bu konuda onları da anlamak gerek. Son senelerde inanılmaz rakamlara ulaşan bir yerli oyuncu piyasası oluştu. Bu soruna çözüm bulmak istiyorsak, altyapı için uzun vadeli planlar yapmak suretiyle üst yapıyı da yerlisiyle yabancısıyla daha dengeli hâle getirmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde sürdürülebilir bir yapı oluşturabiliriz ve yabancı sayısını arttırmaya gerek kalmadan yerli oyuncularımızı geliştirerek efektif bir şekilde kullanabiliriz. Yoksa sürekli yabancı kuralı üzerinden tartışmalarımıza devam etmek zorunda kalacağız.
Elbette ki A Milli Takımımız hepimizin göz bebeği ve hep iyi olsun istiyoruz. Ancak anlatmaya çalıştığım tüm sebeplerin sonucu olarak maalesef iç açıcı bir konumda değiliz. Yeterince hazır olmayan yerli oyuncularımız A Milli Takımımızda sorumluluk almaya başlayınca sıkıntılar yaşıyoruz. Her ne kadar iyi teknik kadrolara sahip olsak da, zaten kısıtlı çalışma süresine ve şansına sahip Türk Milli Takımı'nın başarısı için öncelikle oyuncularımızın seviye atlaması zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Her şeye rağmen benim 2025’te yapılacak olan EuroBasket’e katılacağımızdan hiç şüphem yok. Ama önemli olan orada başarılı olmak. Umarım EuroBasket’te bizi sevindirecek sonuçlar alabiliriz.
- Şampiyonluk ile tamamlanan Türkiye Basketbol Ligi'ne yükseldiğiniz sezonu nasıl anlatırsınız?
- Açıkçası bu sezonun bizim için çok kolay geçtiğini söyleyemem. Sezona başladığımızda karşımızda beklediğimizden daha zor ve dinamikleri değişik bir lig bulduk. Takım olarak adaptasyon sürecimiz zaman aldı. Özellikle üst liglerden kadromuza dahil ettiğimiz oyuncularımızın bu ligin dinamiklerine alışarak kalitelerini ortaya koymaları hemen olmadı. Ancak hem başantrenörümüz Engin Gençoğlu ve ekibinin tecrübesi hem kadro kalitemiz hem de organizasyonun profesyonelliği sayesinde hedeflediğimiz sona ulaşmayı başardık.
ÖNCE SALON SONRA ALTYAPI
- İlk yılında TBL'ye yükselen Ayos Antalya'nın kısa ve orta vadeli hedefleri için neler söylersiniz?
- Geçtiğimiz sezonun başında henüz kulübün kuruluş aşamasında, Ayos Holding yöneticileri ile yaptığımız toplantılarda Ayos Holding Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Şirin ve kulüp başkanımız Osman Şirin tarafından bize söylenenle bizden beklenen, 2 sezonda Basketbol Süper Ligi’ne çıkacak bir organizasyon oluşturmamızdı.
Bunun yanında altyapımızın organizasyonuna da zaman kaybetmeden başlamak istiyorduk. Fakat kendi salonumuz olmadan ciddi bir altyapıdan bahsetmek elbette ki anlamsız olacaktı. Bu sebeplerle Antalya’da antrenmanlarımızı yapacağımız, altyapımızı oluşturacağımız ve kulüp merkezi olarak kullanacağımız bir salonun yapılması yönünde de fikir birliğine vardık. Geldiğimiz noktada bazı adımlar atıldı ama süreç devam ediyor. Umuyorum ki önümüzdeki sezon sonrasında kendi salonumuza kavuşmuş olacağız.
Sonuç olarak kısa vadeli hedefimiz olan Kulüp organizasyonu ve TB2L şampiyonluğuna ulaşmış bulunuyoruz. Şimdi de ayakları yere basan bir takım oluşturarak TBL’de iddialı olmak niyetindeyiz. Benim kişisel görüşüm, her işte olduğu gibi sporda da sürdürülebilir olmak ve zaman içinde sağlam bir yapı oluşturarak hedefleri büyütmek daha doğru olandır. Dolayısı ile öncelikle elimizde hangi imkanlar var ona bakacağız. Sonrasında da bu imkanlarla en doğru ve efektif yapıyı nasıl kuracağımızı planlayarak hedeflerimizi belirleyeceğiz ve harekete geçeceğiz.
BASKETBOL ANTALYA SEYİRCİSİNİZ KODLARINDA VAR...
- Biraz da Antalya'daki basketbol ortamından bahsetmenizi istesek, halkın desteği ve ilgisi için neler söylersiniz?
- Bildiğiniz gibi geçmişe baktığımızda zaman içinde Antalya’da çeşitli ciddi basketbol oluşumları vardı. Ancak hiçbiri uzun soluklu olamadı ve faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldılar.
Açıkçası Antalya cennet gibi bir şehir. Hem oyuncular hem de diğer kulüp çalışanları bu güzel şehirde yaşıyor olmaktan mutluluk duyuyor. Hatta rakip takımlar dahi Antalya’ya deplasmana geldikleri için mutlu oluyorlar. Bu bağlamda Antalya başarılı ve sürekliliği olan basketbol organizasyonlarını hak ediyor. Sadece basketbol için değil bu şehirde yapılacak tüm spor branşları için aynı şeyi söyleyebiliriz. Çünkü hem sporcu potansiyeline hem de şehrin gelişmişliğine bakarak olması gerekenin bu olduğunu görebilirsiniz. Ama maalesef Antalya’nın gelişmişliği ve kapasitesine ters orantılı bir şekilde spor açısından oldukça geri kalmış olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim.
Antalya halkının geçmişten gelen kodlarla basketbola belli bir ilgisinin olduğunu görebiliyorum. Bu senemizi seyirci açısından da bir geçiş senesi olarak düşünebiliriz. Sezon içinde maçlarımıza gelen seyirci sayısı çok olmasa da play-off’larda bu sayı oldukça arttı. Gelecek sezon TBL’de oynayacağımız maçların daha kaliteli ve çekişmeli olacağını düşünürsek zaten Antalya seyircisinin kodlarında bulunan basketbol sevgisi ile yeni seyirci sayımız günden güne artacaktır.
ANTALYA'DA POTANSİYEL VAR AMA YETERLİ TESİS YOK
- Önce salon diye vurgu yaptınız, sizin adınızın anıldığı her yerde mutlaka altyapı da hatırlanıyor... Antalya'daki özkaynak düzeni potansiyeli için neler söylersiniz?
- Az önce bahsettiğim gibi doğru düzgün bir altyapı organizasyonu kurmadan süreklilikten bahsedemeyiz. Ama tabii ki sağlıklı bir organizasyon için birinci şart, sürekli kullanabileceğimiz bir salonun olması. Çünkü maalesef Antalya’da ciddi bir salon sıkıntısı var ve ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzak gözüküyor.
Özkaynak potansiyeli olarak Antalya şehrinin fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyorum. Ben Banvit’te görev yaparken de pek çok sporcumuz Antalya kökenliydi. Bu arkadaşlarımızın bazıları şu anda A Milli Takımımızda kadroya giriyor. Dolayısı ile Antalya’nın özkaynak problemi olduğunu düşünmüyorum. Asıl problem, bu çocuklarımızın yetişeceği ciddi organizasyonların ve salonların olmayışı…
ASIL SORUN ÜLKE SPORUNUN PLANSIZ, PROGRAMSIZ OLMASI...
- Son olarak BSL için alınan 4+3 yabancı kuralı ve A Milli Takım'ın mevcut durumu için sizin görüşleriniz nelerdir?
- Bana göre '4+3 iyi midir kötü müdür?' diye tartışmak veya konuşmak çok da bir anlam ifade etmiyor. Çünkü önemli olan yabancı kuralı değil. Önemli olan ülkemizde spora bakış açısı. Biz maalesef bir spor ülkesi değiliz ve spor kültürümüz çok gerilerde. Plansız programsız günlük başarılar peşinde koşan ve maddi kaynaklarımızı har vurup harman savuran bir spor anlayışımız var. Bu söylediklerim pek çok spor branşı için geçerli.
Başta kulüp yönetimleri ve taraftarlar olmak üzere günlük başarılar peşindeyiz. Genel olarak aktif spordan uzak bir toplum olduğumuz ve içimizde sporcu ruhu olmadığı için sürdürülebilir başarıya ulaşmak adına nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini bilmiyoruz. Bu yanlış bakış açısı da en alt seviyeden en üst kademeye kadar hem antrenörlerimizi hem de sporcularımızı negatif etkiliyor ve yanlışa yönlendiriyor.
Temel ve basit olandan uzaklaşıp A takım seviyesine donanım eksiği olan sporcular yetiştiriyoruz. Yani problem çok daha büyük ve derinlerde. Bu problemin çözülebilmesi için altyapıya bakışımızı tamamen değiştirmemiz gerekiyor. Spesifik olarak basketbol için konuşmak gerekirse, ben şu anda baktığımda ülkemizde toplamda maksimum 2-3 kulübün altyapıya nispeten daha doğru ve ciddi yaklaştığını görüyorum. Dolayısı ile özkaynaklarınızı doğru kullanarak, doğru eğiticiler ve eğitimle sürekli bir altyapı organizasyonu sağlamadan yabancı kurallarını konuşmak bir işe yaramıyor.
Sonuçta bu kuralı kulüpler istedi ve bu konuda onları da anlamak gerek. Son senelerde inanılmaz rakamlara ulaşan bir yerli oyuncu piyasası oluştu. Bu soruna çözüm bulmak istiyorsak, altyapı için uzun vadeli planlar yapmak suretiyle üst yapıyı da yerlisiyle yabancısıyla daha dengeli hâle getirmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde sürdürülebilir bir yapı oluşturabiliriz ve yabancı sayısını arttırmaya gerek kalmadan yerli oyuncularımızı geliştirerek efektif bir şekilde kullanabiliriz. Yoksa sürekli yabancı kuralı üzerinden tartışmalarımıza devam etmek zorunda kalacağız.
Elbette ki A Milli Takımımız hepimizin göz bebeği ve hep iyi olsun istiyoruz. Ancak anlatmaya çalıştığım tüm sebeplerin sonucu olarak maalesef iç açıcı bir konumda değiliz. Yeterince hazır olmayan yerli oyuncularımız A Milli Takımımızda sorumluluk almaya başlayınca sıkıntılar yaşıyoruz. Her ne kadar iyi teknik kadrolara sahip olsak da, zaten kısıtlı çalışma süresine ve şansına sahip Türk Milli Takımı'nın başarısı için öncelikle oyuncularımızın seviye atlaması zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Her şeye rağmen benim 2025’te yapılacak olan EuroBasket’e katılacağımızdan hiç şüphem yok. Ama önemli olan orada başarılı olmak. Umarım EuroBasket’te bizi sevindirecek sonuçlar alabiliriz.
YORUMLAR