12 Dev Adam ikide iki yaptı
Türkiye, FIBA 2027 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde Fribourg deplasmanında İsviçre'yi 85-60 mağlup ederek gruba 2'de 2 ile başladı.
MAÇ YAZISI : SAİT YARDIMCI
FIBA 2027 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri’nin ilk penceresi, Türkiye adına “işini yapan” bir deplasman galibiyetiyle kapandı. Bosna Hersek’i İstanbul’da 93–71’le geçen 12 Dev Adam, Fribourg’daki ikinci maçta İsviçre’yi 85-60 mağlup ederek grup açılışını 2–0’la geçti ve C Grubu’nda zirve iddiasını daha ilk haftadan hissettirdi.
Skor tabelesinden önce savunma
Site Sportif Saint-Léonard’da oynanan karşılaşmada Türkiye maça sertlik seviyesi yüksek bir savunmayla başladı. İlk çeyrekte 23–17’lik üstünlük, aslında 40 dakikanın da özetiydi: tempoyu kontrol eden, pota altını domine eden ve el üstü şutlara zorlayan bir Türkiye… Devreye 41–25 önde giren Ergin Ataman’ın ekibi, üçüncü periyotta farkı 20 sayının üzerine taşıdı ve maçı 65–42 ile bitirirken rakibini modern milli takım basketbolunda pek sık görülmeyen bir skorda tuttu.
İsviçre, pre-eleme sürecinde zaman zaman agresif savunmasıyla rakiplerini çok düşük sayılarda tutabilen bir takım görüntüsü vermişti. Bu kez aynı tarif, ev sahibi için değil konuk takım için geçerliydi: Türkiye hem yarı saha savunmasında hem de geçiş savunmasında neredeyse kusursuza yakın bir konsantrasyonla oynadı.
Bosna maçından İsviçre deplasmanına: Farklı senaryo, aynı mesaj
İstanbul’daki açılış maçında Bosna Hersek’e karşı 93 sayı üreten ve özellikle üçüncü çeyrekte hücumda patlama yaşayan Türkiye, elemelerin başlangıcını “Türkiye start with a bang” başlığıyla FIBA sayfalarına taşımıştı. Orada hikâye daha çok hücum akıcılığı ve ritim üzerine kuruluydu; Fribourg’da ise sahne sertlik, fiziksel temas ve savunma prensipleriydi.
Skor dağılımında bu kez öne çıkan isimler değişmiş olabilir; ama oyunun omurgası değişmedi:
Yarı saha disiplini,
Topa baskı yapan guard hattı,
Pota altında temasla bitiren ve ribaunt kontrolünü kaybetmeyen uzun rotasyonu.
Bu iki farklı maç profili – biri yüksek skorlu, diğeri düşük tempolu ve savunma odaklı – aslında Ataman yönetimindeki milli takımın bu elemelerde farklı senaryolara cevap verebileceğini gösteriyor.
İsviçre’yi 40 dakika boyunca zorlayan detaylar
İsviçre, pre-eleme döneminde özellikle iç sahada ritmini bulduğunda tehlikeli olabilen bir ekip olduğunu göstermişti. Türkiye bu potansiyeli hiç ortaya çıkarmadı; bunun da birkaç temel nedeni vardı:
Topa baskı ve ilk pasın bozulması
İsviçre setlerini genelde kanattaki ilk pas üzerinden organize etmeye çalıştı. Guardlara uygulanan baskı, o ilk pası sürekli bir-iki metre geriye itti. Bu da hücum aksiyonlarının çizilen yerden daha uzakta başlamasına yol açtı.
Pota altında fizik üstünlüğü
Savunma ribaundlarında neredeyse her pozisyonda iki Türk oyuncunun topun çevresinde olması, İsviçre’nin ikinci şans sayısı üretmesini engelledi. Bosna maçında 39–25’lik ribaunt üstünlüğü yakalayan Türkiye’nin bu alandaki standardını koruduğunu gördük.
Faul dengesi & rotasyon
Maçı kontrol eden taraf Türkiye olduğu için faul problemine girmeden geniş rotasyon kullanma şansı da buldu. Bu da özellikle üçüncü ve dördüncü çeyrekte savunma enerjisinin hiç düşmemesini sağladı.
Grup C denklemi: Fribourg adımı, Belgrad ve İstanbul’a bakış
İlk maçlar sonunda FIBA resmi tablolarında Türkiye ve Sırbistan 1–0, İsviçre ve Bosna 0–1 ile görünüyordu. Fribourg’daki galibiyetle 12 Dev Adam pencereyi 2–0’la kapatırken, İsviçre 0–2’ye geriledi ve Bosna–Sırbistan hattında oynanacak maçlar grubun alt sırasını şekillendirecek.
Grup C’nin kritik noktası şu:
Türkiye, deplasmanda İsviçre’yi,
İçeride Bosna Hersek’i net skorlarla geçerek,
Sırbistan’la oynayacağı çift maçlı seriye (önce Belgrad, sonra Türkiye’de) hata lüksü yüksek bir pozisyonda girecek.
Savunma kimliği güçlü, farklı maç senaryolarına uyum sağlayabilen ve grup liderliği hedefini gizlemeyen bir 12 Dev Adam.